BM raporu: Küresel emisyonlar 2035’e kadar yalnızca yüzde 12 azalacak

Paris Anlaşması hedeflerinin gerisinde kalınırken, uzmanlar “1,5 derece penceresi hızla kapanıyor” uyarısı yaptı

Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) tarafından yayımlanan yeni NDC Sentez Raporu, ülkelerin mevcut iklim taahhütleriyle küresel sera gazı emisyonlarının 2035’e kadar yalnızca yüzde 12 oranında azalacağını ortaya koydu.

Bu oran, önceki tahminlere göre kısmi bir ilerlemeye işaret etse de, küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlamak için gerekli %60’lık azaltım hedefinden oldukça uzak kalıyor. Uzmanlar, mevcut taahhütlerle dünyanın bu yüzyıl içinde “geri dönülmesi zor” bir ısınma eşiğine yaklaşabileceğini belirtiyor.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği, doğa koruma ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

×

COP30 öncesi yayımlanan rapor: Küresel çabada yavaş ama ileri bir adım

Rapor, Brezilya’nın Belem kentinde düzenlenecek BM İklim Konferansı (COP30) öncesinde kamuoyuyla paylaşıldı.
Paris Anlaşması’na taraf ülkelerin sunduğu veya güncellediği Ulusal Katkı Beyanları (NDC) temel alınarak hazırlanan belge, 2019 emisyon seviyelerine kıyasla 2035 yılına kadar %12’lik bir düşüş öngörüyor.

Bu oran, UNFCCC’nin 28 Ekim’de yayımladığı ve yalnızca %10’luk bir düşüş öngören önceki raporuna göre %2’lik bir iyileşme anlamına geliyor. Ancak bilim insanlarına göre, bu ivme “dünyayı kurtarmaya yetmeyecek kadar yavaş.”

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), 1,5 derece hedefinin korunabilmesi için 2035’e kadar emisyonların 2019 seviyesine göre %60 azaltılması gerektiğini vurguluyor. Mevcut rakam, hedeflenen azaltımın yalnızca beşte biri düzeyinde.

❝Emisyon eğrisi ilk kez aşağı yönlü❞

UNFCCC İcra Sekreteri Simon Stiell, COP30 öncesi yaptığı değerlendirmede, Paris Anlaşması’nın 2015’te imzalanmasından bu yana ilk kez küresel emisyon eğrisinin “aşağı yönlü bir kırılma” gösterdiğini belirtti.

“❝Kaçınılan her ondalık derece ısınma, milyonlarca hayatı ve milyarlarca dolarlık iklim zararını önleyecek❞” diyen Stiell, bu azalmanın iklim eyleminin hızlanması halinde daha da derinleşeceğini söyledi.
Ancak Stiell’e göre mevcut ilerleme “gerçek ama yetersiz”:
— ❝Paris Anlaşması’nın ruhu yaşıyor, fakat uygulamada dünya hâlâ 1,5 derece rotasında değil.❞

Temiz enerji yatırımları belirleyici olacak

Stiell, temiz enerjiye yapılan yatırımların iklim mücadelesinin en güçlü ayağını oluşturduğunu ifade etti.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) verilerine göre, 2023 itibarıyla yenilenebilir enerji yatırımları fosil yakıtların iki katına ulaşmış durumda. Ancak dünya genelinde enerji talebinin hâlâ %80’i fosil kaynaklardan karşılanıyor.

UNFCCC raporu, enerji dönüşümündeki finansman açığına da dikkat çekiyor. Gelişmekte olan ülkelerin, yeşil enerjiye geçiş için yılda en az 2,4 trilyon dolar yatırıma ihtiyaç duyduğu belirtiliyor.
Raporda ayrıca, küresel iklim finansmanının “adaletsiz dağıldığı” ve Afrika ile Orta Doğu’daki ülkelerin taahhütlerini yerine getirmekte zorlandığı vurgulanıyor.

Türkiye ve bölge için uyarı niteliğinde

Türkiye, 2021’de Paris Anlaşması’nı onayladı ve 2053 Net Sıfır Emisyon hedefini açıkladı.
Ancak ulusal sera gazı envanterine göre Türkiye’nin 2023 itibarıyla toplam emisyonu 558 milyon ton CO₂ eşdeğerine ulaştı.
Bu oran, 1990 seviyesinin yaklaşık iki katı.

Uzmanlara göre, Türkiye’nin 2030’a kadar emisyon artışını yüzde 41 oranında azaltma hedefi, küresel ortalama taahhütlerle uyumlu olsa da 1,5 derece hedefiyle tam örtüşmüyor.
Boğaziçi Üniversitesi İklim Politikaları Merkezi’nden Prof. Dr. Ethem Kıral, Türkiye’nin konumuna ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
— ❝Türkiye’nin hedefi önemli bir adım, ancak enerji dönüşümünde finansman ve teknolojik kapasite artırılmadan bu hedefler kâğıt üzerinde kalır.❞

Türkiye’nin özellikle yenilenebilir enerji yatırımlarında Avrupa’nın en hızlı büyüyen ülkelerinden biri olması ise umut verici gelişmeler arasında.
Uzmanlar, enerji verimliliği, elektrikli ulaşım ve sanayide karbon yönetimi gibi alanlarda atılacak adımların ulusal katkı beyanının somut sonuçlara dönüşmesi için kritik olduğuna dikkat çekiyor.

“İlerleme” değil, “yetersiz iyimserlik”

BM raporu, küresel iklim diplomasisinin son on yılda yön değiştirdiğini gösteriyor. İlk kez küresel emisyonlar artış eğrisinden dönmüş olsa da, bu kırılma gezegeni 1,5 derecelik güvenli bölgede tutmak için yeterli değil.

İklim uzmanları, “küçük başarıların büyük krizi durduramayacağı” uyarısında bulunuyor. Çünkü her geciken önlem, ileride çok daha ağır ekonomik ve insani maliyetler doğuracak.
COP30’a giden süreçte, ülkelerin 2025 sonrası taahhütlerini güçlendirmesi, yalnızca çevre için değil, gelecek nesillerin yaşam hakkı için de zorunlu görülüyor.

Dünya artık bir yol ayrımında: Yavaş ilerleme mi, kararlı dönüşüm mü?
Rakamlar hâlâ birincisini gösteriyor.

Kaynak: UNFCCC, IPCC, Reuters, Anadolu Ajansı, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA)

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
×