Yeni bilimsel araştırmalara göre, plastik kirliliği yalnızca çevreyi kirletmekle kalmıyor; Dünya ekosisteminin işleyişini köklü bir şekilde değiştirerek iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı, okyanus asitlenmesi ve su ile toprak kullanımını ciddi anlamda kötüleştiriyor. Araştırmacılar, plastik sorununun yalnızca atık yönetimi ile çözülemeyeceğini, ekosistemler ve insan sağlığı üzerindeki zararların dikkate alınması gerektiğini vurguluyor.
Bu önemli uyarı, plastik kirliliğine karşı yasal olarak bağlayıcı bir küresel anlaşmanın müzakere edileceği Güney Kore’deki zirve öncesinde geldi. Ancak anlaşma süreci, 712 milyar dolarlık dev plastik üretim sektörünün faaliyetlerine müdahale etme gerekliliği konusundaki görüş ayrılıkları yüzünden engelleniyor. Özellikle gelişmiş ülkeler, endüstri lobilerinin baskısıyla üretim sınırlamalarından kaçınılması yönünde eleştiriler alıyor. Müzakerelerin başlayacağı 25 Kasım, plastik kirliliğinin küresel etkilerini hafifletmek için nadir bir fırsat olarak görülüyor.
Plastik kirliliğinin kapsamı: Mikroplastikler her yerde
Dünya genelinde 2022 yılında en az 506 milyon ton plastik üretildi, ancak bunun yalnızca %9’u geri dönüştürülebiliyor. Geri kalan plastik atık, ya yakılıyor ya da çöplüklere bırakılıyor. Mikroplastikler, Everest Dağı’nın zirvesinden Mariana Çukuru’nun derinliklerine kadar her yerde tespit ediliyor ve insan sağlığını tehdit ediyor.
Plastik kirliliği üzerine yapılan yeni analiz, plastiğin tüm yaşam döngüsünün çevreye olan etkilerini inceliyor. Araştırmanın yazarları, Birleşmiş Milletler (BM) görüşmelerine katılan delegeleri plastiği sadece atık sorunu olarak görmekten vazgeçmeye çağırıyor. Bunun yerine, ham maddeden başlayarak tüm üretim süreci, kullanım şekli ve çevreye salınımına kadar tüm aşamaların değerlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Plastiğin tüm yaşam döngüsü sorun yaratıyor
Araştırmayı yöneten Stockholm Dayanıklılık Merkezi’nden Patricia Villarrubia-Gómez, “Plastiklerin çevreye ve sağlığa zarar vermeyen, etkisiz ürünler olarak düşünülmesi büyük bir yanılgı. Aslında, binlerce zararlı kimyasal içeriyorlar. Bu kimyasallar, ekosistemler ve insan sağlığı üzerinde toksik etkilere neden oluyor” dedi. Villarrubia-Gómez, plastiklerin fosil yakıtlardan üretilen kimyasal bir kombinasyon olduğuna dikkat çekerek, plastiğin tüm yaşam döngüsünün dikkate alınması gerektiğini belirtti.
BM antlaşma müzakerelerinin başkanı ve İngiltere Ekvador Büyükelçisi Luis Vayas Valdivieso da benzer bir görüşü paylaşıyor. “Ürettiğimiz plastik miktarını yönetemiyoruz. Sadece %10’u geri dönüştürülebiliyor. Bu nedenle tüm yaşam döngüsü yaklaşımı benimsenmeli,” dedi.
Plastik kirliliği sağlık ve ekosistemi tehdit ediyor
Göteborg Üniversitesi’nden Prof. Bethanie Carney Almroth, plastiklerin artık insan vücudu da dahil olmak üzere en ücra köşelerde bile tespit edildiğini söyledi. Almroth, “Plastikler çevreye yayıldıkça ekosistemlerde ve insan sağlığında kalıcı zararlara yol açıyor. Çözüm önerilerinin bu karmaşıklığı dikkate alarak tasarlanması şart,” dedi.
Küresel Anlaşma İçin Çağrı: “İnsanları ve Gezegeni Koruyacak Çözümler Şart”
Bilim insanları, plastik kirliliğini engellemek için küresel düzeyde alınacak önlemlerin aciliyetine dikkat çekiyor. Güney Kore’deki zirve, plastik kirliliğinin küresel kriziyle başa çıkmak için hükümetlere benzersiz bir fırsat sunuyor. Ancak, fosil yakıt ve plastik üretim sektörünün güçlü lobileri karşısında uluslararası toplumun ne ölçüde somut adımlar atabileceği belirsizliğini koruyor.
Bu kritik zirvede plastiğin tüm yaşam döngüsünün dikkate alındığı, insan sağlığı ve ekosistemi önceliklendiren sürdürülebilir bir çözümün benimsenmesi, gelecekte temiz ve yaşanabilir bir dünya için büyük önem taşıyor.