COP29’da 300 milyar dolarlık iklim finansmanını kim ödeyecek?

Dubai’de düzenlenen COP29 İklim Zirvesi’nde gelişmiş ülkeler, 2035 yılına kadar gelişmekte olan ülkelere her yıl 300 milyar dolar finansman sağlama taahhüdünde bulundu. Bu söz, 2009 yılında belirlenen 100 milyar dolarlık hedefin üç katına çıkarılması olarak lanse edilirken, gelişmekte olan ülkeler bu vaadi yetersiz ve aldatıcı buldu. Zirvenin koridorlarında sıkça dile getirilen “Kötü bir anlaşmadan, hiçbir anlaşma olmaması daha iyidir” sloganları, tartışmaların boyutunu gözler önüne serdi.

Yeni hedef kapsamında, başta ABD, İngiltere ve AB ülkeleri olmak üzere toplam 23 gelişmiş ekonominin bu finansmanı sağlaması bekleniyor. Ancak şu ana kadar hiçbir ülke, belirli bir katkı miktarı açıklamadı. İsviçre Çevre Bakanı Albert Rösti gibi bazı liderler, kamu kaynaklarının artırılmayacağını ve bu tür fonların özel sektör desteğiyle sağlanması gerektiğini belirtti. Rösti, “Ütopik rakamlar belirlemek yerine ödenecek miktarlar üzerinde durmak daha akıllıca” diyerek bu konuda temkinli bir yaklaşım sergiledi.

Uzmanlar, vaat edilen yıllık 300 milyar dolarlık hedefin büyük ölçüde mevcut ulusal taahhütler ve çok taraflı kalkınma bankalarının katkılarıyla sağlanabileceğini, ancak bu finansmanın büyük bölümünün halihazırda başka alanlar için ayrılmış kaynakların yeniden yönlendirilmesiyle gerçekleştiğini ifade ediyor. Bu durum, finansmanın gerçekten yeni kaynaklardan gelmediği eleştirilerini beraberinde getiriyor.

Enflasyonun Etkisi ve Gerçek Değer

Uzmanlar, 2035 yılına kadar belirlenen 300 milyar dolarlık yıllık hedefin, yüksek enflasyon nedeniyle bugünkü değerine göre çok daha düşük bir satın alma gücüne sahip olacağını öngörüyor. Yapılan analizler, yüzde 5’lik bir yıllık enflasyon oranıyla bu miktarın gerçek değerinin 2035’te 175 milyar dolara kadar düşebileceğini gösteriyor. Bu da gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarını karşılamak için gereken gerçek finansmanın önemli ölçüde artacağı anlamına geliyor.

Gelişmekte Olan Ülkelerin Tepkisi

Küresel Güney ülkeleri, taahhüt edilen miktarı “yetersiz ve gecikmiş bir çözüm” olarak değerlendiriyor. Bu ülkeler, iklim değişikliğinin ağır etkilerini yaşarken, finansman ihtiyaçlarının her geçen yıl daha da arttığını belirtiyor. BM İklim Paneli bilim insanları, bu finansmanın yeni ve ek kaynaklardan sağlanması gerektiğini vurgularken, mevcut kalkınma yardımlarından yapılan kesintilerin iklim finansmanı olarak yeniden etiketlenmesi, gelişmekte olan ülkelerin tepkisini çekiyor.

Sonuç ve Beklentiler

COP29’da verilen 300 milyar dolarlık taahhüt, olumlu bir adım olarak görülse de uygulama detaylarının belirsizliği ve enflasyon etkisi, bu hedefin etkili olup olmayacağı konusunda soru işaretleri yaratıyor. Gelişmekte olan ülkeler, finansmanın sürdürülebilir kalkınma hedeflerini aksatmadan, gerçekten yeni kaynaklardan sağlanmasını talep ediyor. Ancak finansman mekanizmasının etkinliği, zengin ülkelerin taahhütlerini yerine getirme istekliliğine ve özel sektör katkılarının artırılmasına bağlı görünüyor.

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
×