Uzmanlar ve yeni bilimsel araştırmalar, iklim krizinin önümüzdeki on yıllarda yıldırım düşmesiyle çıkan orman yangınlarının sıklığını artıracağını gösteriyor. Bu durum, sadece ormanları değil, aynı zamanda kamu güvenliğini ve sağlığını da tehdit eden zincirleme bir etki yaratıyor. Yıldırım kaynaklı yangınlar genellikle uzak bölgelerde çıktığı için geç fark ediliyor ve kontrol altına alınmaları zorlaşıyor. Bu da onları, insan kaynaklı yangınlara göre daha büyük ve yıkıcı hale getiriyor.
Bu yeni bulgu neden bu kadar kritik? Çünkü yıldırım kaynaklı yangınların artması, daha fazla orman yangını dumanının atmosfere salınmasına ve özellikle son yıllarda ABD’de görüldüğü gibi, kıyıdan kıyıya uzanan hava kirliliği sorunlarının şiddetlenmesine neden oluyor. Bu gelişme, iklim değişikliğinin dolaylı ancak ölümcül sonuçlarını bir kez daha gözler önüne seriyor.
Makine öğrenmesi ile geleceğin yangınları tahmin ediliyor
Geleneksel iklim modellerinin bu ilişkiyi yeterince açıklayamadığını belirten araştırmacılar, bu sorunu çözmek için ilk kez makine öğrenmesi tekniklerini kullandı. Kaliforniya Üniversitesi-Merced’den iklim bilimci Dmitri Kalaşnikov liderliğindeki ekip, gelecekteki yıldırım sıklığını, hava sıcaklığı, nem, rüzgâr ve toprak nemi gibi değişkenlerle birleştirerek yangınların yayılma olasılığını tahmin etti.
Haftalık Çevre Bültenine Kaydolun
En önemli haberleri anında alın
Çalışmanın sonuçları endişe verici: Genel eğilim, yıldırım kaynaklı yangın riskinin artacağı yönünde. Örneğin, ABD’nin batısındaki bölgelerin %98’inde yıldırım kaynaklı orman yangınlarının sayısında artış olacağı öngörülüyor. Bu durum, bu yıl Kaliforniya’da bir dizi kuru fırtına sonrası çıkan ve tarihi bir maden kasabasına zarar veren yangınlarla benzerlik taşıyor.
TAVSİYE EDİLEN
Bölgesel farklılıklar ve geniş kapsamlı sonuçlar
Araştırma, yıldırım ve yangın ilişkisinin bölgeden bölgeye değiştiğini de ortaya koydu:
- Nemli Bölgeler: Pasifik’in kuzeybatısı gibi nemli ortamlarda yıldırım düşmeleri artsa da, genel yangın riskinde daha küçük bir artış yaşanacak.
- Kurak Bölgeler: Güneybatı çölleri gibi zaten kurak olan yerlerde ise, yıldırım sayısında büyük bir değişiklik olmasa bile, genel kuraklık nedeniyle orman yangını riski artacak.
Bu bölgesel farklılıklara rağmen, sonuç net: Gelecekte neredeyse herkes daha fazla orman yangını riskiyle karşı karşıya kalacak. Bu artış, yıldırım sayısının artmasından, yangınların daha kolay yayılmasına olanak tanıyan hava koşullarının gelişmesinden veya her ikisinin kombinasyonundan kaynaklanacak.
Duman ve sel tehdidi: Ekolojik ve sağlık sorunları
Yıldırım kaynaklı yangınlardaki artışın sonuçları, yangınların kendisinden daha da geniş kapsamlı olabilir:
- Hava Kirliliği: ABD’de son 15 yılda orman yangını dumanı her yıl yaklaşık bin kişinin ölümüne neden oldu. Bu artış, bu rakamın yüzyılın ortasına kadar yılda 20.000’den fazla kişiye ulaşmasına yol açabilir.
- Sel ve Toprak Kayması: Yıldırım kaynaklı fırtınalardaki artış, özellikle yeni yanmış bölgelerde ani sel ve toprak kaymalarına neden olabilir.
- Buzulların Erimesi: Yangınlardan çıkan duman, Kanada ve Grönland’daki buzulların üzerine koyu renkli parçacıklar bırakarak, erime hızlarını artırabilir.
Çözüm yolları ve geleceğin şehirleri
Uzmanlar, yangınlarla mücadele kaynaklarının sınırlı olduğu bir dünyada bu durumun endişe verici olduğunu belirtiyor. Kaliforniya Üniversitesi’nden orman yangını uzmanı Max Moritz, kaynakların tükenmesinin büyük felaketlere yol açabileceğine dikkat çekiyor. Moritz, kısmi bir çözümün, yangına eğilimli bölgelerde şehirleri inşa etme biçimimizi değiştirmek olduğunu savunuyor. Şehirleri çevreleyen tarımsal tampon bölgeler oluşturmak ve temel yangın güvenliği yapı yönetmeliklerini uygulamak, yangınların şehirlere ulaşmasını engelleyebilir.
Yorum
Bu araştırma, iklim krizinin sadece sıcaklık artışları veya kuraklıkla sınırlı olmadığını, aynı zamanda domino etkisi yaratarak beklenmedik ve yıkıcı sonuçlara yol açtığını bir kez daha kanıtlıyor. Yıldırım kaynaklı yangınların artması, hem çevresel hem de insan sağlığı açısından yeni bir küresel tehdit oluşturuyor. Bu krizle mücadele etmek için sadece yangın söndürme kapasitelerini artırmak değil, aynı zamanda kentleşme politikalarını gözden geçirmek ve iklim değişikliğine karşı köklü adımlar atmak gerekiyor.
Kaynak: Reuters, Ulusal Bilimler Akademisi Bildirileri (PNAS)
Fotoğraf: Shlomo Shalev








