Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, iklim değişikliğinin önümüzdeki yıllarda verimlilik, lojistik kayıplar ve tedarik zinciri sorunları nedeniyle potansiyel üretimi olumsuz etkileyeceği uyarısında bulundu.
İstanbul Bilgi Üniversitesi İşletme Fakültesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, iklim krizinin sadece çevresel değil, aynı zamanda makroekonomik göstergeler açısından da ciddi sonuçlar doğurabileceğini söyledi. Sanayi, turizm ve tarım gibi temel sektörleri doğrudan etkileyen iklim değişikliği, üretim yapısından kamu maliyesine kadar birçok başlıkta yeni riskler yaratıyor.
Küresel GSYH %40’a varan oranda gerileyebilir
Avustralya’daki New South Wales Üniversitesi tarafından yapılan yeni araştırmada, iklim değişikliğinin küresel Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) üzerindeki etkileri senaryolar bazında incelendi. Ekonometrik modeller ve iklim projeksiyonları birlikte ele alınarak yapılan çalışmada, yüksek emisyon senaryosunda 2100 yılı itibarıyla küresel GSYH’da %40’a varan kayıplar öngörüldü.
Haftalık Çevre Bültenine Kaydolun
En önemli haberleri anında alın
Araştırmada, iklim koşulları hesaba katılmadığında bu kaybın %11 ile sınırlı kalabileceği, ancak iklim faktörlerinin dahil edilmesiyle ekonomik zararların ciddi oranda arttığı ifade edildi.
TAVSİYE EDİLEN
“İklim krizi doğrudan ve dolaylı etkiler yaratıyor”
AA muhabirine konuşan Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, iklim değişikliğinin ekonomik faaliyetler üzerinde hem doğrudan hem de dolaylı birçok etkisi olduğunu vurguladı. ❝En önemli etkisi, doğa olaylarıyla birlikte yaşanan can kayıplarıdır❞ diyen Aslanoğlu, sıcaklık artışlarının kalp krizi ve tansiyon gibi sağlık sorunlarını tetikleyerek ölümlere neden olabileceğine işaret etti.
Doğal afetlerin yol açtığı verimlilik kayıplarının yanı sıra, iş gücü performansında da düşüş yaşandığını belirten Aslanoğlu, bu süreçlerin “ölçülemeyen” maliyetler yarattığını söyledi.
“Hasar, kurtarma ve önleme maliyetleri üçlü baskı oluşturuyor”
İklim krizinin neden olduğu fırtına, sel ve kuraklık gibi doğa olaylarının ciddi bir hasar maliyeti yarattığını belirten Aslanoğlu, bu afetlerin ardından gelen kurtarma maliyeti ve süregelen önleme maliyetinin de devletlerin bütçesi üzerinde baskı oluşturduğunu ifade etti.
Bu maliyetlerin kamu dengelerini bozduğunu vurgulayan Aslanoğlu, ❝İklim krizi kamu açıklarını ve kamu borçlarını artırarak makroekonomik istikrarı tehdit edebilir❞ değerlendirmesinde bulundu.
Lojistikte aksama, tedarikte gecikme ve enflasyon riski
İklim değişikliğinin küresel tedarik zincirlerini de zayıflattığını ifade eden Aslanoğlu, afetlerin ulaşım ve lojistikte gecikmelere neden olduğunu söyledi. Gemiler ve uçakların seferlerinin aksaması, taşımacılık firmalarının riskleri fiyatlara yansıtması gibi gelişmelerin, maliyet artışını beraberinde getirdiğini kaydeden Aslanoğlu, ❝Bu durum, fiyatlar genel seviyesini yükselterek enflasyonist baskı yaratıyor❞ dedi.
Çevre kirliliği, yanan ormanlar ve deniz kirliliği gibi faktörlerin doğal yaşamı tehdit ettiğini belirten Aslanoğlu, iklim krizinin geri döndürülemez çevresel kayıplara yol açtığına dikkat çekti.
“Pasta küçülürse pay kapma mücadelesi artar”
İklim değişikliğinin küresel büyümeyi olumsuz etkileyerek potansiyel üretimi düşürebileceğini dile getiren Aslanoğlu, artan dünya nüfusunun bu koşullar altında daha az üretimden daha küçük paylar alacağını ifade etti.
Ekonomide “pasta” metaforunu kullanan Aslanoğlu, ❝Pasta büyürse, toplumlar dilimlerini korur ya da artırır. Ama küçülürse refah da azalır. Bu da işsizliği, eşitsizliği ve çatışma riskini artırır❞ diye konuştu.
“İklim anlaşmaları emisyon azaltımında anahtar rol oynuyor”
Kyoto Protokolü ve Paris Anlaşması gibi uluslararası çevre mutabakatlarının iklim kriziyle mücadelede önemli roller üstlendiğini hatırlatan Aslanoğlu, bu tür anlaşmaların sıfır emisyon hedefleri doğrultusunda tüketim ve üretim alışkanlıklarını dönüştürme gücüne sahip olduğunu ifade etti.
Paris Anlaşması’nın 2030 ve 2050 hedeflerine ulaşılabilmesi için 3 ila 4 trilyon dolarlık küresel yatırımla yeni bir altyapı kurulması gerektiğini belirten Aslanoğlu, gelişmekte olan ülkelerin borçlarının yapılandırılarak iklim yatırımları yapabilecek duruma getirilmesi gerektiğini söyledi.
❝Dünya liderleri iş birliği içinde hareket etmeli; gezegeni kurtarmak için eşgüdümlü bir ekonomik dönüşüm planına ihtiyaç var❞ çağrısında bulundu.








