Denizlerde yaşayan planktonlar, okyanus ekosistemlerinin temel yapı taşlarını oluşturuyor. Gözle görülmeyen bu mikroskobik canlılar, en küçük balıktan en büyük balinaya kadar pek çok canlının ana besin kaynağı olarak biliniyor. Ancak İngiltere’deki Bristol Üniversitesi’nde yapılan ve Nature dergisinde yayımlanan iki yeni araştırmaya göre, okyanusların ısınmasıyla birlikte planktonların yaşam alanları ciddi bir tehdit altında. İklim değişikliği önlenmezse, önümüzdeki yıllarda deniz yaşamının büyük bir kısmı tehlike altına girebilir.

Planktonlardaki azalma zincirleme etki yaratabilir
Bristol Üniversitesi’nden iklim bilimci Daniela Schmidt, planktonların azalmasının ekosistem için yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini belirtti. “Bu mikroskobik canlılar ortadan kalkarsa, önce küçük balıklar, ardından büyük balıklar ve son olarak da deniz memelileri etkilenecek,” diyen Schmidt, deniz ekosisteminde planktonların hayati bir rol oynadığını vurguladı. Schmidt’in çalışmasında, 20 bin yıl önceki buzul çağından bugüne kadar yaşanan ısınma sürecine adaptasyon sağlayabilen planktonların, günümüzde yaşanan hızlı ısınmaya uyum sağlamasının mümkün olmadığı belirtiliyor.
Planktonların nüfusu hızla azalıyor
Nature dergisinde yayımlanan diğer araştırma ise, 1940’lardan bu yana plankton popülasyonunda dörtte bir oranında azalma olduğunu ortaya koyuyor. Plankton ekolojisti Sonia Chaabane’nin öncülüğünde yapılan çalışmada, 80 yıllık veriler incelendi ve birçok plankton türünün sıcak su bölgelerinden uzaklaşarak daha derin sulara göç ettiği gözlemlendi. Ancak Chaabane, bu göçün planktonları korumak için yeterli olmayabileceğine dikkat çekiyor. Çalışmalar, planktonlardaki düşüşün domino etkisiyle diğer deniz canlılarının popülasyonunu da azaltacağını öngörüyor.
İklim değişikliği ve okyanusların asitlenmesi planktonları tehdit ediyor
Planktonlar, su akıntıları ile hareket ettiklerinden soğuk bölgelere göç etmeleri oldukça zor. Ayrıca, iklim değişikliği nedeniyle okyanusların asit seviyeleri yükseliyor. Bu da, plankton türlerinden biri olan foraminiferlerin kabuk yapısını bozarak onların hayatta kalmasını güçleştiriyor. Chaabane, “Göç yetenekleri sınırlı olan planktonlar için bu değişimler büyük bir tehdit oluşturuyor,” dedi.
Planktonların yok olması, insanları nasıl etkiler?
Planktonlar, yalnızca deniz canlıları için değil, insanlık için de kritik öneme sahip. Birçok ülkede deniz ürünleri önemli bir protein kaynağı olarak tüketiliyor. Bunun yanı sıra planktonlar, deniz tabanına karbon taşıyarak atmosferdeki karbondioksit seviyesini dengeliyor. Bu işlevleri, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmada önemli bir rol oynuyor. Ancak uzmanlara göre, plankton popülasyonunda yaşanacak yüzde 10’luk bir azalma bile, iklim krizini daha da derinleştirebilir.
Mercan resifleri de tehlike altında
Planktonlar dışında, iklim değişikliğinin etkilediği diğer bir deniz ekosistemi unsuru ise mercan resifleri. Uluslararası Doğa Koruma Birliği tarafından yayımlanan rapora göre, mercan resiflerinin yüzde 40’ından fazlası yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Isınan deniz suyu nedeniyle mercanlar, simbiyotik alglerini kaybederek beyazlaşıyor ve besin kaynağını yitiriyor. Okyanuslardaki tüm bu tehditlerin, insanlığın gıda güvenliğini ve ekolojik dengeyi ciddi şekilde sarsabileceği belirtiliyor.
Çözüm: Sera gazı emisyonlarını azaltmak
Araştırmacılar, sera gazı emisyonlarını azaltarak iklim değişikliğinin etkilerini sınırlamanın mümkün olduğunu söylüyor. Bu ay Azerbaycan’da gerçekleşen BM İklim Zirvesi’nde ülkelerin, yüzyılın sonuna kadar sıcaklık artışlarını 1,5 santigrat derecenin altında tutma hedefini desteklemesi bekleniyor. Tasmanya Üniversitesi’nden ekolog Kerrie Swadling ise, “Emisyonları sınırlamak, ısınmayı tersine çevirebilmemizin tek yolu,” diyerek acil önlem alınması gerektiğini vurguladı.
Sonuç
Okyanuslarda yaşanan ekosistem değişiklikleri, yalnızca deniz yaşamını değil, insanlığı da doğrudan etkiliyor. Planktonların azalması, denizlerdeki gıda zincirini ve iklimin dengesini tehdit ederken, mercan resiflerinin yok olması da ekolojik çeşitliliği azaltıyor. İklim değişikliği ile mücadelede zaman kaybetmeden harekete geçmek, deniz ekosistemlerinin ve dolayısıyla insanlığın geleceği için kritik öneme sahip.