Türkiye, İkinci Ulusal Katkı Beyanı’nı Birleşmiş Milletler’e sundu

Türkiye, İkinci Ulusal Katkı Beyanı’nı (NDC) Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sekretaryası’na sundu. Yeni referans senaryoya göre, emisyonların 2035’e dek 1.109 milyon tona çıkacak şekilde artmaya devam etmesi, yeni azaltım hedefi ile de bu seviyeden yapılacak %42 azaltım ile 643 milyon tona inmesi hedefleniyor. Hedefin gerçekleşmesi durumunda Türkiye’nin emisyonları önümüzdeki 10 yıl boyunca 2023 yılına kıyasla %16 artacak.

Türkiye, İkinci Ulusal Katkı Beyanını (NDC) Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sekretaryası’na sundu. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu sırasında Genel Sekreter Antonio Guterres ve Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva’nın ev sahipliğinde düzenlenen İklim Zirvesi’nde Türkiye NDC’sini duyurmuştu.

Yeni referans senaryoya göre emisyonların 2035’e kadar 1.109 milyon tona çıkacak şekilde artmaya devam etmesi, yeni azaltım hedefi ile de bu seviyeden yapılacak %42 azaltım ile 643 milyon tona inmesi hedefleniyor. Bu hedef, gerçekleşmesi durumunda, emisyonları önümüzdeki 10 yıl boyunca 2023 yılına kıyasla %16 artıracak. Türkiye bir önceki 2030 hedefine benzer şekilde artıştan azaltım yöntemini tercih ediyor.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği, doğa koruma ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

×

Emisyon azaltım hesaplamasında farklı yaklaşımlar mevcut. Bunlardan biri mutlak azaltım. Mutlak azaltım ülkenin en son ve en güncel emisyon verisinden yola çıkılarak yapılan emisyon azaltım hesaplaması. Mevcut politikalar ve referans senaryodan azaltım olarak da bilinen artıştan azaltım yaklaşımında ise emisyonların normal şartlarda artmaya devam etmesini kabul eder ve bu artışın alınacak önlemlerle sınırlandırılmasını hedefler. Türkiye ikinci yöntemi benimsiyor.

İklim Ağı: Etkili bir iklim hedefine her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyoruz

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın duyurusunun ardından, iklim alanında çalışan 15 sivil toplum kuruluşunu bir araya getiren İklim Ağı da hedefin eksikleri ve yaratacağı risklere dikkat çekerek şu açıklamayı yapmıştı: “Akdeniz iklim kuşağında yer alan Türkiye, iklim değişikliğinin etkilerine karşı Avrupa’nın en kırılgan ülkelerinden biri. Orman yangınları, seller, kuraklık ve tarımsal üretimdeki kayıplar toplumun bütün kesimlerini olumsuz etkiliyor. Bu nedenle iklim krizine karşı bizi daha dirençli hale getirecek etkili bir iklim hedefine her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü güçlü bir iklim hedefi, ekonomilerin karbonsuzlaşmasını mümkün kılarak toplum için adil dönüşümün zamanında gerçekleşmesini sağlayacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı 2035 İklim Hedefi, emisyonlarda artıştan azaltım hedefliyor. Aslında emisyonlarda mutlak bir azalma değil, öngörülen artıştan bir azaltım içeriyor. Yani Türkiye’nin referans aldığı mevcut büyüme senaryosunda seragazı emisyonları artmaya devam ederken, iklim hedefiyle bu büyüme senaryosu üzerinden bir azaltım öngörülüyor.”

İPM: Türkiye emisyonlarını 2035’e kadar %35 azaltabilir

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) ise yakın zamanda yayımladığı çalışmasında Türkiye’nin seragazı emisyonlarının, 2036’ya kadar kömürden kademeli çıkış ve yenilenebilir enerji kurulumunun hızlanmasıyla 2035’te 2010 seviyesine gerileyebileceğini ortaya koydu. Bu aynı zamanda 2035’e kadar %35 mutlak azaltım demek. Enerji dönüşümü, sanayide teknoloji dönüşümü ve binalarda elektrifikasyon sağlanırsa 2053’e kadar toplam seragazı emisyonlarını ise %61 azaltabilir.

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
×