Türkiye iklim değişikliği performansında sınıfta kaldı! 63 ülke arasında 53’üncü!: CCPI 2025 Raporu Değerlendirmesi

İklim Değişikliği Performans Endeksi’nin (CCPI) 2025 sonuçları, uluslararası iklim politikalarındaki şeffaflık ve ülkelerin performansına dair önemli veriler sundu. Bu yıl 63 ülke ve Avrupa Birliği’nin değerlendirildiği listede ilk üç sıranın boş bırakılması dikkat çekti. En iyi performansı 4. sıradaki Danimarka, 5. sıradaki Hollanda ve 6. sıradaki Birleşik Krallık gösterdi. Türkiye ise 53. sırada yer aldı.

Türkiye’nin performansı: Zayıf kategoriler öne çıkıyor

CCPI, ülkeleri dört ana kategori üzerinden değerlendiriyor: yenilenebilir enerji, sera gazı emisyonları, enerji kullanımı ve iklim politikaları.

  • Yenilenebilir enerji: Türkiye, bu alanda “orta” derecelendirme aldı.
  • Sera gazı emisyonları ve enerji kullanımı: Her iki kategoride “düşük” performans sergilendi.
  • İklim politikaları: Türkiye’nin en zayıf olduğu alan; “çok düşük” değerlendirmesi aldı.

Kısa ve uzun vadeli hedeflerin eksikliği

CCPI uzmanlarına göre, Türkiye’nin iklim politikaları tutarsız ve net uzun vadeli hedefler belirlemiyor. Uzmanlar, fosil yakıtların aşamalı olarak kaldırılmasının yanı sıra somut ve ölçülebilir hedefler ortaya konulması gerektiğini vurguluyor.

2053 uzun vadeli iklim stratejisi eleştiriliyor

Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’e sunduğu “2053 Uzun Vadeli İklim Stratejisi Belgesi”, uzmanlar tarafından kafa karıştırıcı bulunuyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, COP29’da fosil yakıtların zamanla devre dışı bırakılacağını açıklasa da belgede kömürden çıkışa dair net bir plan yer almıyor.

Kurum’un açıklamaları ve belgede eksik kalan noktalar, CCPI raporunda belirtilen kısa ve uzun vadeli hedef eksikliğini destekler nitelikte. Bu durum, Türkiye’nin iklim politikalarında teori ve pratiğin çeliştiğini gösteriyor.

Yaklaşan iklim kanunu ve toplum üzerindeki etkileri

Türkiye, yakın zamanda yasalaşması beklenen İklim Kanunu ile karbon fiyatı ve vergisini gündeme alacak. Ancak bu düzenleme bireyler, kurumlar ve şirketler için ek maliyetler getirecek.

  • Termik santrallere yatırım devam ederken, sera gazı yaymanın bedelini kim ödeyecek?
  • Toplum, hangi iklim politikasını destekleyecek?

Bu sorular, Türkiye’nin iklim değişikliği politikalarında karşı karşıya kaldığı büyük çelişkileri yansıtıyor.

Toplumun iklim politikalarına desteği neden önemli?

İklim değişikliğiyle mücadelede toplumun desteği, politikaların başarısında kritik bir rol oynuyor. Centre for Climate Change Economics and Policy tarafından yayımlanan bir rapora göre, bir iklim politikasının toplum tarafından benimsenmesi üç temel algıya dayanıyor:

  1. Etkililik algısı: Politikanın emisyonları gerçekten azaltacağına dair inanç.
  2. Eşitsizlik algısı: Düşük gelirli haneler üzerindeki olumsuz etkilerle ilgili endişeler.
  3. Kişisel çıkar algısı: Politikanın bireylerin yaşamına nasıl etki edeceği.

Türkiye’de iklim değişikliği algısı

Türkiye’de toplum, iklim değişikliğini öncelikli bir sorun olarak görmüyor. Metropoll Araştırma’nın Mayıs 2024’te yaptığı ankete göre, halkın en büyük endişesi ekonomi.

Ancak Türkiye, iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgelerden biri olan Akdeniz Havzası’nda yer alıyor. Bilimsel çalışmalar, bölgedeki:

  • Yüksek hava sıcaklıklarının daha uzun süreli ve şiddetli olacağını,
  • Kentsel su baskınları ve orman yangınlarının artacağını,
  • Ekosistemlerin zarar göreceğini öngörüyor.

Güçlü bir iklim politikası için gerekenler

Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelede etkili bir politika oluşturabilmesi için:

  • Hedeflerle uyumlu politikalar geliştirmesi,
  • Net kısa ve uzun vadeli stratejiler belirlemesi,
  • Politikaların icraata dönüşmesini sağlaması,
  • Kamuoyunu bilinçlendirecek güçlü bir iletişim stratejisi oluşturması gerekiyor.

İklim değişikliği Türkiye’nin de sorunu

Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadelede kritik bir dönemeçte. Toplum desteğini artırmak ve somut politikalarla emisyon azaltımını sağlamak için daha kararlı adımlar atılması gerekiyor.

Türkiye’nin geleceği, iklim değişikliğiyle etkin mücadelede atacağı adımlara bağlı. Bu konuda uluslararası taahhütlere uyum sağlanması ve halkın sürece dahil edilmesi büyük önem taşıyor.

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
×