Uluslararası Adalet Divanı’nda iklim krizi davası: Büyük kirleticiler ile ada devletleri karşı karşıya

Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) iklim değişikliğiyle ilgili şimdiye kadarki en büyük hukuki dava başladı. İki hafta sürecek duruşmalarda, 100’den fazla ülke ve kuruluş temsilcisi, devletlerin iklim değişikliği konusundaki yasal yükümlülükleri üzerine görüşlerini sunacak.

Davayı başlatan Pasifik Adası devleti Vanuatu, iklim krizinin sorumluluğunun az sayıda yüksek emisyonlu devlete ait olduğunu savunarak, hukuki sorumlulukların BM antlaşmaları ve Paris Anlaşması gibi mevcut çerçevelerin ötesine geçmesi gerektiğini ifade etti.

Büyük kirleticilerin statükoyu koruma çabası

Dünyanın en büyük emisyon kaynakları olan ABD ve Çin, mahkemeden, mevcut uluslararası iklim anlaşmalarının sınırlarını aşmayan bir karar almasını talep etti. ABD Dışişleri Bakanlığı Hukuk Danışmanı Margaret Taylor, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) ve Paris Anlaşması’nın devletlerin iklim konusundaki uluslararası yükümlülüklerini tanımlamada en açık ve güncel çerçeve olduğunu belirtti. Taylor, geçmişteki emisyonlardan kaynaklanan tarihi sorumluluklara yönelik hesap verme mekanizmalarının oluşturulmasına karşı çıktı.

Çin’in temsilcisi Ma Xinmin de benzer bir görüş bildirerek, BM’nin mevcut iklim rejiminin küresel iklim yönetiminde birincil kanal olması gerektiğini savundu. Çin, Vanuatu’nun karşılaştığı zorlukları anladığını ancak devletlerin yükümlülüklerinin mevcut BM çerçevesiyle ele alınması gerektiğini belirtti.

Avustralya’nın duruşu ve eleştiriler

Vanuatu’nun önerisini destekleyen ülkeler arasında yer alan Avustralya, duruşmalarda beklenmedik bir pozisyon sergiledi. Başsavcı Stephen Donaghue, mahkemenin uluslararası yasaları Paris Anlaşması ve UNFCCC ile uyumlu bir şekilde yorumlamasını talep etti. Donaghue, bu çerçevelerin iklim değişikliğiyle mücadelede yeterli olduğunu iddia etti. Ancak, Avustralya’nın bu pozisyonu, özellikle Vanuatu ve diğer ada devletleri tarafından hayal kırıklığıyla karşılandı.

Vanuatu İklim Değişikliği ve Çevre Özel Temsilcisi Ralph Regenvanu, Avustralya, ABD, Çin ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin mevcut anlaşmaları savunmasını eleştirerek, bu yaklaşımın iklim krizine karşı somut eylemleri gölgede bıraktığını söyledi. Regenvanu, “Bu ülkelerin dayanışma içinde hareket etmesi gerekirken, eylemsizliği meşrulaştırmaya çalışmaları savunmasız ülkeler için büyük bir endişe kaynağı” dedi.

Ada devletlerinden daha fazla sorumluluk talebi

Ada devletleri, mevcut anlaşmaların önemini kabul etmekle birlikte, bu çerçevelerin hukuki sorumluluğun yerine geçmemesi gerektiğini savunuyor. Regenvanu, dünyanın en büyük kirleticilerinin iklim değişikliğiyle mücadelede başarısız olduklarını belirtti. “Onların yardımlarına bağımlılığımız, sorumlu ve dayanışma içinde hareket etmelerini daha kritik hale getiriyor” diyen Vanuatu temsilcisi, hukuki bir çerçevenin bu ülkeler üzerinde daha fazla baskı kurması gerektiğini ifade etti.

Yasal sorumlulukların geleceği

UAD, bu davada bağlayıcı bir karar almasa da, vereceği tavsiye görüşü uluslararası iklim politikalarını şekillendirme potansiyeline sahip. Ancak büyük kirleticilerin mevcut rejimi savunması, daha güçlü yasal sorumluluklar oluşturulması için ciddi bir engel teşkil ediyor. Özellikle Vanuatu gibi savunmasız ülkeler, hukuki bir çerçevenin krizle mücadelede kritik önemde olduğunu vurgulamaya devam ediyor.

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
×