Küresel yenilenebilir enerji yarışında 3 kat artış hedefi ulaşılabilir görünüyor ama ulusal planlar geri kaldı

Uluslararası enerji düşünce kuruluşu Ember‘in yayımladığı son analiz, küresel yenilenebilir enerji sektöründeki fiziksel kurulumların, 2030 yılına kadar kapasitenin üç katına çıkarılması yönündeki COP28 taahhüdünü “ulaşılabilir” kıldığını gösterdi. Ancak dünya çapında güneş ve rüzgar enerjisi kurulumları rekor hızda artmasına rağmen, ülkelerin mevcut ulusal iklim planlarının (NDC’ler) bu devasa taahhüde yönelik yeterli hedefi içermemesi, belirsizlik yaratan en büyük engel olarak öne çıktı. Brezilya’nın Belem şehrinde düzenlenecek COP30 zirvesi öncesinde yayımlanan bu rapor, ülkelerin hedeflerini acilen güncellemeleri gerektiği yönünde güçlü bir uyarı niteliği taşıdı.

Bu gelişme neden önemliydi? Dubai’deki COP28’de 100’den fazla ülke, 2030’a kadar küresel yenilenebilir enerji kapasitesini 11 teravata (üç katına) çıkarma sözü vermişti. Ember’in analizi, bu iddialı taahhüdün teknolojik ve endüstriyel olarak gerçekleşebilir olduğunu kanıtladı; ancak ulusal planlardaki hedef eksikliği, bu büyümeyi destekleyecek kritik şebeke, depolama ve esneklik altyapısının zamanında inşa edilememe riskini doğurdu. Eğer hükümetler bu büyümeyi planlarına entegre edemezse, rekor hızdaki kurulumlar bile, istikrarsız elektrik şebekeleri nedeniyle tam potansiyelinde kullanılamayabilirdi.

Çin’in inanılmaz büyümesi ve 2025 rekoru

Ember’in eylül ayına kadar olan aylık verilere dayanarak yaptığı analizde, 2025 yılının rüzgar ve güneş enerjisi kurulumları açısından yeni bir rekor yıl olacağı öngörüldü. Bu büyümenin ana itici gücü, özellikle güneş enerjisi ve Çin’in devam eden devasa yatırımları oldu.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği, doğa koruma ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

×

Analizdeki çarpıcı rakamlar şunlardır:

  • 2025 Kapasite Artışı Tahmini: Bu yıl söz konusu kaynaklarda toplam 793 gigavat (GW) yeni kapasite ekleneceği hesaplanıyor. Bu, 2024’teki 717 GW’lık artışa göre yüzde 11’lik bir büyümeye karşılık geliyor.
  • Büyümenin Kaynağı: Güneş enerjisi kapasitesinin 2025’te yıllık yüzde 9, rüzgar enerjisi kapasitesinin ise yüzde 21 artması bekleniyor.
  • Çin’in Dominasyonu: Çin’in, güneşteki küresel büyümenin yüzde 66’sını ve rüzgardaki büyümenin de yüzde 69’unu tek başına oluşturacağı tahmin ediliyor.

11 teravat hedefine giden yolda azalan gereksinim

COP28’deki üç katına çıkarma hedefine (11 TW) ulaşılabilmesi için, başlangıçta 2023’ten 2030’a kadar rüzgar ve güneşteki kapasite artışının her yıl yüzde 21 artması gerektiği hesaplanmıştı. Ancak ilk iki yıllık veriler bu hedefi şimdiden kolaylaştırdı.

Ember’in hesaplamalarına göre:

  • Mevcut Performans: 2023-2025 dönemindeki yıllık ortalama artış şimdiden yüzde 29 oldu.
  • Yeni Gereksinim: Bu rekor büyüme sayesinde, 2026-2030 arasındaki dönemde rüzgar ve güneşteki yıllık kapasite artışının sadece yüzde 12 olması bile, küresel 11 teravat hedefine ulaşılabilmesi için yeterli olacaktır.

Altyapı uyarıları ve ulusal planların eksikliği

Ember Enerji Analisti Katye Altieri, yenilenebilir enerjideki kurulumların hükümetlerin beklediğinden daha hızlı gerçekleştiğini belirterek, tehlikenin hedef eksikliğinde yattığını vurguladı:

“Yenilenebilir enerji gücü güneş öncülüğünde hızla büyüyor. Ancak ülkeler acil şekilde hedeflerini güncellemezse, bu olağanüstü büyümeyi desteklemek için gerekli şebeke, esneklik ve depolama altyapısını yetersiz inşa etme riskiyle karşı karşı kalırız.”

Altieri’nin uyarısı, mevcut ulusal planların sadece kapasitenin iki katına çıkarılmasını sağlayacak hedefleri barındırdığını gösteren verilerle desteklendi. Hedeflerin geride kalması, hükümetlerin bu devrim niteliğindeki büyümeyi planlama ve regülasyonla destekleyemediği anlamına geliyordu.

Türkiye’nin yenilenebilir enerji stratejisi için bağlantı

Ember’in analizi, Türkiye’nin ulusal enerji ve iklim politikaları için kritik bir yol haritası sunmaktaydı. Türkiye, yenilenebilir enerji potansiyeli yüksek olmasına rağmen, 2030 ve sonrası için belirleyeceği kapasite artış hedeflerini küresel üç katına çıkarma taahhüdüne uygun olarak revize etmek zorundaydı.

Analistin altyapı eksikliği uyarısı, Türkiye için de hayati önem taşımaktaydı. Türkiye’de de güneş ve rüzgar enerjisi kurulumları hız kazanırken, bu yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerjinin şebekeye sağlıklı bir şekilde entegrasyonu ve enerji güvenliğinin sağlanması için enerji depolama tesislerine ve akıllı şebeke yatırımlarına hız verilmesi gerekiyordu. Aksi takdirde, Türkiye de tıpkı diğer ülkeler gibi, rekor seviyede kurulan güneş ve rüzgar santrallerinden tam verim alamama riskiyle karşı karşıya kalacaktı. COP30 öncesinde Türkiye’nin güncelleyeceği ulusal planların, sadece kapasite hedefinin büyüklüğünü değil, aynı zamanda bu kapasiteyi destekleyecek şebeke esnekliği ve depolama stratejilerini de kapsaması kritik bir beklentiydi.

Siyasi çekincelerin bedeli

Ember’in verileri, teknolojik ve ekonomik ivmenin, iklim taahhütlerini geride bıraktığını gösterdi. Ülkelerin mevcut ulusal planları, fiziki kurulum hızının çok gerisinde kalarak, bu muazzam yenilenebilir enerji devriminin önündeki en büyük siyasi engeli oluşturdu. Özellikle Çin’in tek başına küresel büyümeye liderlik etmesi, diğer büyük ekonomilerin de bu büyümeyi hızla desteklemesi gerektiğini ortaya koydu. Hükümetler, hedeflerini güncellemekte gecikirse, sadece 2030 hedefine ulaşmayı tehlikeye atmakla kalmayacak, aynı zamanda gerekli altyapı yatırımlarını yapmayarak kendi enerji güvenliklerini de riske atacaktı. COP30, bu ulusal çekincelerin masaya yatırıldığı ve küresel taahhüdün ulusal planlara somut olarak dönüştürüldüğü bir dönüm noktası olmak zorundaydı.

Kaynak: Uluslararası enerji düşünce kuruluşu Ember Analizi, COP28 Taahhütleri

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
×