Kışın ayak sesleri neden duyulmuyor? Mevsim normallerine meydan okuyan sıcaklıklar

Kasım ayının sonlarına yaklaşırken Türkiye, meteorolojik açıdan alışılmadık bir tabloyla karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Normal şartlarda kar yağışlarının konuşulmaya başlanması gereken bir dönemde, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden gelen son veriler, ülkenin hala sonbahar ile kış arasında sıkışıp kaldığını gösteriyor. Batı bölgelerinde gök gürültülü sağanak yağışlar beklenirken, iç ve doğu kesimlerde hayatı durma noktasına getirebilecek yoğun sis hadisesi öne çıkıyor.

Peki, takvimler kışı gösterirken termometreler neden hala mevsim normallerinin üzerinde direniyor? Ege kıyılarında beklenen yağışlar kurak geçen sezona can suyu olabilecek mi, yoksa kentsel altyapıyı zorlayacak ani baskınlara mı dönüşecek? İç Anadolu ve Marmara’nın doğusunda beklenen sis, sabah trafiğinde sürücüleri nasıl bir kaosa sürükleyebilir? Bu atmosferik bölünmüşlük, iklim değişikliğinin Türkiye üzerindeki yeni normali mi oluyor?

Ege ve Trakya’da şemsiyeler açılıyor

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) tarafından yayınlanan son tahmin raporuna göre, Türkiye atmosferik olarak ikiye bölünmüş durumda. Ülkenin batı ucu, Akdeniz üzerinden gelen nemli ve yağışlı hava kütlesinin etkisi altına giriyor. Rapora göre; Ege kıyıları (İzmir, Aydın, Muğla hattı), Balıkesir’in batı kıyı ilçeleri (Ayvalık, Edremit, Burhaniye) ve Edirne çevrelerinde yerel olmak üzere sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlar bekleniyor.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği, doğa koruma ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

×

Uzmanlar, bu bölgelerdeki yağışların “yerel” karakterli olmasının, kısa sürede dar bir alana yüksek miktarda yağış düşmesi riskini barındırdığına dikkat çekiyor. Özellikle Ege Bölgesi’nde devam eden zeytin hasadı için bu yağışlar, ürün kalitesi açısından kritik önem taşıyor. Ancak Edirne gibi taşkın riski taşıyan havzalarda ve İzmir gibi metropollerde, ani su birikintilerine karşı belediyelerin ve vatandaşların tedbirli olması gerekiyor. Ülkenin kuzey, iç ve batı kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu geçmesi, güneş enerjisinden yararlanma oranlarını da gün içinde düşürecektir.

Görünmez tehlike: İç ve doğu kesimlerde yoğun sis ve inversiyon

Yağışlı sistemin ulaşmadığı Marmara’nın doğusu (Kocaeli, Sakarya, Bilecik), İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde ise yüksek basıncın etkisiyle “atmosferik durağanlık” hakim olacak. MGM, bu bölgelerde sabah ve gece saatlerinde pus ve yer yer sis hadisesinin görüleceğini bildiriyor.

Bu durum, meteorolojide “sıcaklık terselmesi” (inversiyon) olarak bilinen olayın bir sonucudur. Yerin soğumasıyla birlikte alçak seviyelerde sıkışan kirli hava ve nem, görüş mesafesini yer yer 10 metrenin altına düşürebilir.

  • Ulaşım Uyarısı: Özellikle Bolu Dağı geçişi, Ankara-Eskişehir karayolu ve Doğu Anadolu’daki yüksek rakımlı geçitlerde sürücülerin “sis farlarını” kullanmaları ve takip mesafesini artırmaları hayati önem taşıyor.
  • Hava Kalitesi: Sisin yoğun olduğu sanayi bölgelerinde (Dilovası, Ankara, Iğdır gibi), hava kalitesinin düşmesi ve partikül madde oranının artması, astım ve KOAH hastaları için ciddi bir sağlık riski oluşturuyor.

Termometreler mevsimi şaşırdı

Raporun en dikkat çekici ve belki de en endişe verici kısmı, sıcaklık verilerinde gizli. Hava sıcaklıklarının yurt genelinde “mevsim normallerinin üzerinde” seyretmeye devam edeceği tahmin ediliyor. Küresel iklim verilerine göre 2024 yılının en sıcak yıllardan biri olma yolunda ilerlediği düşünüldüğünde, Türkiye’deki bu tablo şaşırtıcı değil ancak riskli.

Sıcaklıkların düşmemesi, enerji tasarrufu açısından (daha az doğalgaz tüketimi) olumlu görünse de, tarımsal döngü ve su kaynakları için tehdit oluşturuyor. Doğu Anadolu’da kar yağışının gecikmesi, ilkbaharda nehirleri besleyecek kar örtüsünün oluşmamasına ve baraj doluluk oranlarının riskli seviyelerde kalmasına neden olabilir. Ayrıca meyve ağaçlarının “yalancı bahar” etkisiyle erken uyanması, ilerleyen haftalarda gelebilecek ani bir soğuk hava dalgasında zirai don hasarını kaçınılmaz kılabilir.

Rüzgarın yönü ve lodosun psikolojik etkisi

Rüzgarın genellikle güney yönlerden (Lodos ve Kıble) hafif, ara sıra orta kuvvette esmesi bekleniyor. Lodos, Türkiye coğrafyasında sadece bir rüzgar değil, aynı zamanda fiziksel ve psikolojik etkileri olan bir fenomendir. Güneyden taşınan ılık hava, atmosferdeki iyon dengesini değiştirerek insanlarda baş ağrısı, halsizlik ve konsantrasyon bozukluğuna yol açabilir.

Ayrıca hafif de olsa lodosun esmesi, soba ve doğalgaz bacalarının çekiş gücünü etkileyebilir. Özellikle gece saatlerinde rüzgarın ters esmesi (baca tepmesi) riski her zaman mevcuttur. Bu nedenle Ege ve Marmara’daki soba kullanıcılarının, rüzgarın “hafif” olduğuna aldanmadan, gece yatmadan önce sobalarını tam olarak söndürmeleri hayati bir güvenlik kuralıdır.

Türkiye ve bölgesel kuraklık riski

MGM’nin bu raporu, Türkiye’nin iklim değişikliğinin “sıcak nokta”sı olan Akdeniz Havzası’ndaki kırılganlığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Kasım ayında beklenen “cephesel sistemlerin” (soğuk ve yağışlı hava dalgalarının) yeterince derinleşememesi ve yüksek basınç blokajları, Türkiye’yi kurak bir kışa hazırlıyor olabilir. Baraj doluluk oranlarının özellikle İstanbul ve Ankara gibi metropollerde kritik seviyelerde izlenmesi gereken bu günlerde, Ege’ye düşecek her damla yağmur altın değerinde. Ancak yağışın sadece batı ile sınırlı kalıp, su kaynaklarının ana deposu olan Doğu Anadolu’ya kar olarak düşmemesi, 2025 yazı için hidrolojik kuraklık sinyalleri veriyor.

Sisli yollar ve belirsiz iklim

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün çizdiği bu tablo, klasik bir sonbahar sonu manzarasından ziyade, iklim krizinin gölgesinde şekillenen hibrit bir mevsimi andırıyor. Batıda gök gürültüsü, doğuda yoğun sis ve ülke genelinde mevsim normallerini aşan sıcaklıklar… Bu atmosferik çeşitlilik, günlük yaşamı planlarken vatandaşların maksimum dikkatini gerektiriyor.

Özellikle sis hadisesi, “sessiz ve sinsi” bir tehlikedir. Görüş mesafesinin düştüğü sabah saatlerinde yaşanabilecek zincirleme trafik kazaları, maalesef ülkemizin acı bir gerçeğidir. Sürücülerin “yolu biliyorum” rehavetine kapılmadan hızlarını düşürmeleri gerekir. Öte yandan, sıcaklıkların yüksek seyretmesi kışlık giysi ve yakıt masraflarını ötelese de, doğanın dengesinin bozulduğunun en somut kanıtıdır. “Hava güzel” diyerek tadını çıkarırken, su tasarrufu ve ekolojik farkındalık konusunda da aynı hassasiyeti göstermek zorundayız.

Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM)

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top