Papa Francis, iklim adaletinin küresel sesi olarak hatırlanıyor

Papa Francis, yalnızca Katolik dünyasının değil, gezegenin de vicdanıydı. Onun ardından şimdi, iklim krizine karşı verdiği kararlı mücadele ve çevresel adaleti savunmadaki sarsılmaz tutumu bir miras olarak anılıyor. Papa, iklim değişikliğini sadece çevresel değil, aynı zamanda ahlaki ve sosyal bir sorun olarak tanımlayan ilk dini liderlerden biri olarak tarihe geçti.

“Yaratılışı yok etmek, kendi sonumuzu hazırlamaktır”

Francis, papalığı boyunca çevre tahribatını “günah” olarak nitelendirmiş ve insanlığın doğayı “enkaz ve pislikle dolu bir çoraklığa” çevirdiğini söylemişti. Fosil yakıt endüstrisinin liderlerini Vatikan’a çağırarak hesap sormaya davet etmiş, 2019’da küresel iklim acil durumu ilan etmişti.

Laudato Si ve Laudate Deum: İklimle gelen miras

2015 yılında yayımladığı “Laudato Si’” genelgesi, Katolik inancını iklim kriziyle doğrudan ilişkilendiren ilk büyük metin olarak tarihe geçti. Francis, bu metinde iklim değişikliğinin ekonomik eşitsizliklerle olan bağını gözler önüne serdi ve zengin ülkelerin fakir halklara karşı bir “sosyal borcu” olduğunu belirtti.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği, doğa koruma ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

×

2023’te bu söylemi daha da ileriye taşıyarak yayımladığı “Laudate Deum” adlı yeni genelgesinde ise dünyayı “kırılma noktasına” taşıyan yaşam tarzlarına karşı daha sert uyarılarda bulundu.

Küresel takdir ve anılar

Papa’nın ölümünün ardından, dünya liderleri ve iklim savunucuları onu bir dönemin çevre bilinci simgesi olarak andı. BM İklim Yetkilisi Simon Stiell, onun “doğa ile barışın ve yoksulları korumanın ortak refahın temel şartları olduğunu hatırlattığını” söyledi.

Barbados Başbakanı Mia Mottley, Papa’yı “karanlık zamanlarda yol gösteren küresel ahlaki bir ışık” olarak tanımladı. “Onun mizahı, sesi ve cesareti bize yalnızca umut değil, yön de verdi,” dedi.

Katolik dünyasında yeşil devrim

Francis’in öncülüğünde, çevresel duyarlılık Katolik dünyasında merkezi bir öğreti haline geldi. Papalık biyografisi yazarı Austen Ivereigh, onun hakkında şöyle demişti:

“Papa Francis, Katolik olmayı çevreyi korumakla eş tuttu. Bu artık bir seçenek değil, bir zorunluluk haline geldi.”

Sosyal adalet ve iklim: Ayrılmaz iki mesele

Francis, iklim krizinin etkilerinin en çok yoksul toplulukları vurduğunu defalarca vurguladı. Onun en çok alıntılanan ifadelerinden biri şuydu:

“Hem yeryüzünün hem de yoksulların çığlığını duymalıyız.”

Bu yaklaşımıyla, iklim krizini sadece bilimsel ya da teknik değil, insani ve ahlaki bir mücadele alanı haline getirdi.

Cesareti ve radikalliğiyle anılacak

Francis’in sesi, çoğu zaman cesur ve alışılmadık noktalara ulaştı. Protestocuları savundu, yaşam tarzlarımıza yönelik sorular sordu, hatta Katolik Kilisesi içinde dahi tepki çeken açıklamalarda bulundu. Ama hepsinde kararlıydı.

“Toplumun boş bıraktığı alanı doldurmak, gelecek nesillerin hakkını savunmaktır,” demişti.

Bir mirasın devamı: COP30 ve ötesi

Bu yıl Kasım ayında Brezilya’da düzenlenecek olan COP30 zirvesi, Papa Francis’in kıtasından yükselen sesi olmadan geçecek. Ancak onun bıraktığı miras, yalnızca doktrinlerde değil, hareketlerde de yaşamaya devam ediyor.

Simon Stiell’in sözleriyle:

“Francis’in mesajı yaşıyor: İnsanlık bir topluluktur. Ve terk edilen her toplulukla birlikte hepimiz eksiliriz.”

Papa Francis’in ardında bıraktığı gezegen ve umut

Papa Francis, iklim krizine karşı inançla, bilgiyle ve vicdanla mücadele eden bir liderdi. O, sadece bir dini lider değil, çevre adaletini kutsal bir sorumluluk olarak tanıyan evrensel bir ses olarak anılacak.

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
×