Son 4 yılda 5.000’den fazla fosil yakıt lobicisi BM zirvelerine sızdı! Sondaj faaliyetleri rekor kırdı

Yeni bir araştırma, son dört yılda düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) iklim zirvelerine 5.000’den fazla fosil yakıt lobicisinin katılmasına izin verildiğini ortaya koydu. Bu dönem, aşırı hava olaylarında felaket niteliğindeki artışlara, yetersiz iklim önlemlerine ve rekor düzeyde petrol ve gaz genişlemesine sahne oldu. İklim bozulmasından büyük ölçüde sorumlu olan şirketlerin çıkarlarını temsil eden bu lobicilerin, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik iddialı politikaların taahhüt edilmesi gereken yıllık müzakerelerde kritik bir etki alanı yarattığı belirlendi.

Bu gelişme neden önemliydi? Bu sayı, fosil yakıt endüstrisinin küresel iklim sürecini nasıl “ele geçirdiğini” ve etkili bir şekilde nasıl “büyük bir karbon ticareti merkezine dönüştürdüğünü” açıkça gösterdi. Kick Big Polluters Out (KBPO) koalisyonu tarafından yapılan analize göre, 2021-2024 yılları arasında iklim görüşmelerine lobici gönderen fosil yakıt şirketlerinin sadece 90’ı, geçen yıl üretilen tüm petrol ve gazın yarısından fazlasını (%57) üretti. En önemlisi, aynı 90 firma, yedi Avrupa ülkesinin toplam kara kütlesini kaplayacak kadar petrol üretecek kapasiteye sahip kısa vadeli genişletme projelerinin de neredeyse üçte ikisini (%63) oluşturuyordu. Bu durum, şirketlerin küresel ısınma tehdidine rağmen kâr odaklı genişlemeye devam ettiğini kanıtladı.

Lobiciler sayısı ve endüstrinin ölçeği

Guardian ile özel olarak paylaşılan araştırmaya göre, son yıllarda dünya liderleri ve müzakerecilerle temas kuran yaklaşık 5.350 lobici, en az 859 fosil yakıt örgütü için çalıştı. Bu örgütler, tedarik zincirinin her aşamasında yer alan 180 petrol, gaz ve kömür şirketini içeriyordu.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği, doğa koruma ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

×

Lobicilerin sayısı, iklim eylemi açısından en savunmasız 10 ülkeden gelen toplam delege sayısından (%70 daha fazla olan 1.773 lobici COP29’a katıldı) çok daha yüksekti. Bu durum, en çok kirletenlerin, en çok risk altında olanlardan daha fazla erişim hakkı kazandığı utanç verici bir tabloyu ortaya koydu. Bilinen en fazla lobi faaliyeti yapanlar arasında Shell (37 lobici), BP (36), ExxonMobil (32) ve Chevron (20) gibi dünyanın en kârlı özel şirketleri yer aldı; bu dört dev, son beş yılda 420 milyar doların üzerinde kâr elde etti.

Genişleme projeleri ve çıkar çatışması krizi

Fosil yakıt şirketlerinin iklim zirvelerindeki varlığı, sadece siyasi etki yaratmakla kalmadı, aynı zamanda somut genişleme projelerini de beraberinde getirdi. Brezilyalı çokuluslu şirket Petrobas, son dört zirveye en az 28 lobici gönderirken, yakın zamanda Amazon açıklarında keşif amaçlı petrol sondajı için lisans aldı. Amazon Çalışma Grubu sözcüsü Adilson Vieira, bu durumu şu sözlerle eleştirdi:

“Orman toplulukları hayatta kalmak için mücadele ederken, iklim çöküşüne neden olan aynı şirketler, fosil imparatorluklarını genişletmeye devam etmek için kimlik ve siyasi nüfuz satın alıyor.”

Yerli Çevre Ağı’ndan Brenna Yellowthunder ise, “Toprak Ana’daki ‘satılık’ tabelasını kaldırmalı ve petrol ve gaz lobicilerinin Polis’e girişini yasaklamalıyız,” diyerek endüstrinin sürece olan derin etkisine duyulan öfkeyi dile getirdi.

Yetersiz şeffaflık ve reform çağrısı

Uzun yıllardır süren sivil toplum kampanyalarının ardından, bu yıl COP30’da delegelerden katılımlarını kimin finanse ettiğini açıklamaları isteniyor. Ancak bu yeni şeffaflık şartı, resmi hükümet delegasyonlarında veya taşmalarda bulunan herkesi kapsam dışı bırakıyor. Filistin İklim Stratejisi Enstitüsü İcra Direktörü Mohammed Usrof, bu yeni kuralların “onlarca yıl geç kaldığını” ve “dışlamadan şeffaflık performatif bir yaklaşım” olduğunu söyledi. Usrof, reform yapılmadan BM sürecinin dünyayı kurtarmayacağını, aksine “sadece onu gömmeye yardımcı olacağını” belirtti ve UNFCCC’ye “ifşadan diskalifiyeye” geçme çağrısında bulundu.

Türkiye’nin etik ikilem ve enerji politikası

BM iklim görüşmelerindeki bu fosil yakıt lobiciliği skandalı, Türkiye’nin enerji ve iklim politikaları için de önemli etik çıkarımlar sunmaktadır. Türkiye, yenilenebilir enerji kapasitesini hızla artırırken, aynı zamanda doğalgaz ve kömür gibi fosil yakıtlara olan bağımlılığını sürdürmektedir. Bu küresel lobicilik baskısı, Türkiye’nin de ulusal enerji ve iklim hedeflerini belirlerken, fosil yakıt şirketlerinin siyasi nüfuzuna karşı şeffaflık ve çıkar çatışması kurallarını güçlendirmesi gerektiğini göstermektedir. Aksi takdirde, Türkiye’nin de ulusal hedefleri, uluslararası alanda olduğu gibi, büyük karbon kirleticilerinin ekonomik çıkarları tarafından gölgelenebilir.

COP30’un güvenilirlik testi

Fosil yakıt lobicilerinin BM iklim zirvelerine bu denli yaygın erişimi, zirvenin meşruiyetini ve güvenilirliğini temelden sarsmaktadır. Bilimin ve en savunmasız toplulukların seslerinin yükseltilmesi gereken bir platform, büyük ölçüde küresel ısınmadan kâr elde eden şirketler tarafından kontrol edilmektedir. Bu şirketler, rekor kârlar elde ederken, bir yandan da gezegenin sonunu getirecek genişleme projelerine milyarlarca dolar yatırım yapmaktadır. COP30 zirvesinin Brezilya’nın Amazon bölgesindeki Belém şehrinde, yani fosil yakıt sömürüsünün tehdidi altındaki bir yerde başlaması sembolik açıdan büyük önem taşımaktadır. Zirvenin, endüstri etkisini sınırlayacak somut çıkar çatışması politikaları belirlemeden başarıya ulaşması ve küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlama hedefine sadık kalması, neredeyse imkansız görünmektedir.

Kaynak: Kick Big Polluters Out (KBPO) Analizi, The Guardian, Global Oil and Gas Exit List, Yerli Çevre Ağı, Petrobas Açıklaması

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
×