Avrupa’nın ticari araçlar alanındaki önde gelen kuruluşu olan Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA), kıta genelinde mal taşımacılığının sıfır emisyon hedeflerine ulaşma şansının “çok düşük” olduğu konusunda alarm verdi. Birliğin açıklamasına göre, AB yollarında seyreden yaklaşık 6 milyon kamyondan yalnızca 10.000’inin elektrikli olması, sektörün dönüşümünün ne denli yavaş ilerlediğini gözler önüne seriyor. ACEA, bu kritik durum karşısında Avrupa Komisyonu’nu acil bir pazar denetimi başlatmaya ve yetersiz kamu şarj altyapısı, yüksek enerji maliyetleri ve elektrikli kamyonlar için vergi teşviklerinin eksikliği gibi yapısal sorunları çözmeye çağırdı.
Bu gelişme neden önemliydi? Bu uyarı, AB’nin 2030 yılına kadar ağır vasıta filosunun %43’ünün elektrikli olmasını gerektiren iddialı iklim hedeflerinin, mevcut benimseme oranlarıyla tamamen ulaşılmaz olduğunu somutlaştırması açısından kritikti. Halihazırda yeni kayıtların %2’sinden azı elektrikli şarj edilebilir kamyonlardan oluşuyor. ACEA’ya göre, mevcut eğilim devam ederse sektör, karşılanamayan CO2 hedefleri nedeniyle yıllık yaklaşık 2 milyar Avro tutarında devasa para cezalarıyla karşı karşıya kalacak. Bu, dönüşümün çevresel etkisinin ötesinde, sektörün finansal sürdürülebilirliği için de ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Bu dünyaiçin ne ifade ediyordu? Avrupa’nın kamyonculuk sektöründeki bu çıkmaz, küresel tedarik zincirlerinin omurgasını oluşturan karayolu taşımacılığının elektrifikasyonunun ne kadar zorlu ve maliyetli olduğunu gösteriyor. Bu durum, Türkiye gibi kara taşımacılığında büyük rol oynayan ve AB ile yoğun ticaret yapan ülkeler için, Yeşil Mutabakat’ın getirdiği sınırda karbon düzenlemesi (CBAM) öncesinde karbon emisyon azaltımı ve elektrikli kamyon altyapısı konusunda acilen dersler çıkarılması gerektiği anlamına geliyor. Küresel olarak, bu durum, ağır sanayinin ve lojistiğin enerji geçişinde sadece yasal zorlamaların değil, aynı zamanda finansal cazibe ve sağlam bir altyapının ne kadar hayati olduğunu ortaya koyuyor.
Elektrifikasyonda dramatik gecikme ve milyarlarca avroluk ceza riski

Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) Ticari Araçlar Kurulu Başkanı Christian Levin, sektördeki durumu özetlerken, tablonun “bir bakıma vahim” olduğunu ifade etti. AB genelinde yük taşıyan kamyon sayısının 6 milyon civarında olmasına rağmen, bunların yalnızca 10.000’i elektrikli. Bu çok düşük oran, sektörün belirlenen agresif sıfır emisyon hedeflerinin gerisinde kalmasına neden oluyor. Mevcut hedeflere göre, ağır vasıta filosunun 2030’a kadar %43’ü, 2035’e kadar %65’i ve 2040’a kadar %90’ı elektrikli olmak zorunda. Ancak, yeni ağır vasıta kayıtlarındaki elektrikli kamyon payının %2’nin altında kalması, bu hedeflerin gerçekçi olmadığını gösteriyor. Levin, benimseme eğiliminin bu şekilde devam etmesi halinde, sektörün yıllık yaklaşık 2 milyar Avro tutarında para cezası ödeme riskiyle karşı karşıya kalacağını net bir şekilde belirtti. Bu finansal yük, zaten düşük kar marjlarıyla çalışan lojistik şirketleri için yıkıcı sonuçlar doğurabilir.
Tavsiye Edilen Haberler
-
SürdürülebilirlikTEB ile EBRD’den yeşil dönüşüm için 100 milyon avroluk anlaşma -
-
-
Yüksek maliyetler, düşük esneklik: Filo yöneticilerinin ikilemi

Elektrikli kamyonlara geçişin önündeki en büyük engellerden biri, araçların yüksek satın alma maliyeti ve işletme riskleridir. Christian Levin, 40 tonluk iki akslı elektrikli bir kamyonun fiyatının 300.000 Avro olduğunu, bunun dizel alternatifinin neredeyse iki katı olduğunu vurguladı. Filo yöneticileri, sadece bu yüksek başlangıç maliyeti nedeniyle değil, aynı zamanda bataryalı elektrikli araçlarla çalışmanın daha yüksek maliyetli olduğunu görmeleri, operasyonel esnekliğin azalması ve yüksek risk (örneğin, beklenmedik güzergâh değişikliklerinde şarj imkânı bulamama endişesi veya ikinci el değerinde azalma) gibi faktörler nedeniyle tereddüt ediyorlar.
Daimler Truck Yönetim Kurulu Başkanı Karin Rådström de, kamyon şirketlerinin elektrikli araçlara geçişe istekli olduklarını, ancak %2 ila %3 gibi dar bir kar marjıyla çalıştıklarını belirterek, sıfır emisyona ulaşmanın finansal olarak cazip hale getirilmedikçe bu dönüşümün ticari açıdan mantıklı olmadığını dile getirdi. Sektör, Komisyon’dan otomobil sektörüne benzer bir pazar denetimi talep ederek, yükümlülükler ile destekleyici koşullar arasındaki uyumsuzluğun giderilmesini bekliyor.
Ağır vasıta şarj altyapısı krizi: 35.000 şarj noktası ihtiyacı

Elektrifikasyonun önündeki en büyük fiziksel engel, yetersiz ve dağınık şarj altyapısıdır. Karin Rådström’ün açıkladığı şok edici verilere göre, Avrupa genelinde ağır vasıtalar için sadece 1.500 adet halka açık şarj noktası bulunuyor. Oysa, bu dönüşümü hızlandırmak ve sektörün hedeflere ulaşmasını sağlamak için acilen 35.000 şarj noktasına ihtiyaç duyuluyor; bu da ayda yaklaşık 500 adet yeni şarj noktasının kurulması anlamına geliyor. Rådström, kendi şirketinin 14 ayda ürettiği araç sayısının, gerekli ivmeyi sağlamak için gereken aylık şarj noktası sayısının çok altında kaldığını belirterek, durumun vahametini gözler önüne serdi. İngiltere’deki durum da benzer şekilde kritik; geçtiğimiz yıl, ülkede ağır vasıtalar için yalnızca bir adet halka açık elektrikli şarj noktası olduğu ortaya çıkmıştı. ACEA Genel Direktörü Sigrid de Vries, Komisyon’a hedeflerin gözden geçirilmesi ve mevcut olmayan destekleyici koşullar ile sektörün ağır yükümlülükleri arasındaki uyumun sağlanması çağrısında bulundu. AB İklim Hedefleri ve Avrupa Lojistik Sektörü bu altyapı krizi çözülmedikçe, dönüşümün başarıya ulaşması mümkün görünmemektedir.
Yeşil dönüşümde Türkiye’nin karayolu taşımacılığı için kritik dersler
Avrupa’daki kamyonculuk sektörünün karşılaştığı bu altyapı, maliyet ve operasyonel risk sorunları, Türkiye gibi AB ile kara yolu taşımacılığı üzerinden yoğun ticaret yapan ve Yeşil Mutabakat hedeflerine uyum sağlamaya çalışan ülkeler için hayati dersler içermektedir. Türkiye’nin lojistik sektörü, özellikle Avrupa’ya yapılan ihracat taşımacılığında karayoluna büyük ölçüde bağımlıdır. AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) gibi çevre odaklı düzenlemeleri sıkılaştırması beklenirken, Türkiye’nin karayolu filosunun karbonsuzlaşma stratejisi, rekabetçiliğini doğrudan etkileyecektir.
ACEA’nın vurguladığı; elektrikli araçların yüksek maliyeti, sınırlı elektrikli kamyon şarj altyapısı ve filo yöneticilerinin düşük kar marjlarıyla çalışması gibi engeller, Türkiye coğrafyasında da geçerlidir. Hatta Türkiye’deki uzun mesafeli rotaların fazlalığı ve şarj istasyonlarının daha az yoğun olması, Türkiye Lojistik Sektörü için bu zorlukları daha da artırabilir. Türkiye’nin, AB ile ticari entegrasyonunu sürdürebilmesi ve karbon vergilerinden kaçınabilmesi için, AB’de olduğu gibi kamyonculara yönelik cazip vergi indirimleri, elektrikli kamyon alımlarına yönelik sübvansiyonlar ve özellikle otoyollar ile gümrük kapıları çevresinde hızlandırılmış halka açık ağır vasıta şarj noktası kurulum planlarını acilen devreye alması gerekmektedir. Aksi takdirde, Türk lojistik firmaları, gelecekteki AB ticaretinde ciddi bir rekabet dezavantajıyla karşılaşma riski taşıyacaktır.
Sadece yasal zorunluluk yetmez: Ekonomik akıl ve altyapı yatırımı şart
ACEA’nın Avrupa kamyonculuk sektörüne dair yaptığı bu keskin uyarı, büyük iklim hedeflerine ulaşmanın yalnızca yasal zorunluluklar ve cezalarla mümkün olamayacağını bir kez daha ortaya koymaktadır. Karbonsuzlaşma hedefleri, çevresel açıdan ne kadar gerekli olursa olsun, sektörün finansal gerçeklerinden ve operasyonel ihtiyaçlarından kopuk bir şekilde tasarlanırsa başarısızlığa mahkûmdur. Avrupa Komisyonu’nun sektöre yönelik cezai yaptırımları sürdürme ısrarı, gerekli destekleyici koşulları (yeterli şarj altyapısı, uygun maliyetler ve teşvikler) sağlamadığı sürece, sadece lojistik şirketlerini cezalandırmakla kalmayacak, aynı zamanda tüm Avrupa Tedarik Zinciri üzerinde enflasyonist bir baskı oluşturacaktır.
Özetle, sıfır emisyona geçişin kilidi, elektrikli kamyon maliyetlerinin düşürülmesinde, filo yöneticilerine yönelik cazip finansal teşvikler sunulmasında ve en önemlisi, karayolu taşımacılığına uygun büyük ölçekli ve güvenilir şarj altyapısının hızla kurulmasındadır. Altyapı ve finansal çekicilik sağlanmadan dayatılan cezalar, sürdürülebilir bir dönüşüm yaratmak yerine, sektörde direnç ve istikrarsızlık yaratacaktır. İklim hedeflerine ulaşmak için tek yol, çevresel zorunluluk ile ekonomik akılcılığı buluşturan bütüncül bir yaklaşımdan geçmektedir.
Kaynak
- Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA)
- ACEA Ticari Araçlar Kurulu Başkanı Christian Levin
- Daimler Truck Yönetim Kurulu Başkanı Karin Rådström
- ACEA Genel Direktörü Sigrid de Vries





