Guardian, Watershed Investigations ve Investigate Europe tarafından yürütülen kıta çapındaki ilk kapsamlı haritalama çalışması, İngiltere ve Avrupa genelindeki binlerce tarihi çöp sahasının, doğal taşkın yataklarında bulunduğunu ve iklim krizi nedeniyle artan sel ve erozyon tehdidi altında olduğunu ortaya çıkardı. Kirlilik kontrol yönetmeliklerinden önce kurulan bu eski sahalardan sızan “sonsuza dek kimyasallar” (Pfas), cıva ve kadmiyum gibi zehirli atıklar, nehirleri, yeraltı sularını ve koruma alanlarını kirleterek içme suyu kaynakları ve insan sağlığı için potansiyel bir tehdit oluşturuyor.
Peki, Avrupa genelinde tahmini 500.000’e kadar çıkabilen bu tarihi çöp sahalarının yüzde kaçı gerçek risk altındadır ve bu kimyasal sızıntılar gıda zincirine nasıl karışmaktadır? Üye devletlerde merkezi bir çöp sahası kaydının olmaması, bu küresel çevre kriziyle mücadeleyi neden bu kadar zorlaştırıyor? Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölge ülkeleri, bu görünmez toksik tehdit karşısında hangi acil önlemleri almalıdır?

Sel baskını riski altındaki on binlerce zehirli alan
Avrupa çapında tespit edilen 61.000’den fazla çöp sahasının yüzde 28’i, yani yaklaşık 17.000’den fazlası, sel baskınlarına maruz kalan bölgelerde yer almaktadır. Ancak modellemeler, gerçek sel riski taşıyan sahaların sayısının 140.000’e kadar çıkabileceğini gösteriyor. Bu sahaların yaklaşık %90’ı, sızıntıyı önleyecek kaplama sistemleri gibi modern kirlilik kontrol yönetmeliklerinden önce kurulmuştur ve bu nedenle yüksek risk taşımaktadırlar.
Liverpool John Moores Üniversitesi’nden Patrick Byrne, iklim değişikliğinden kaynaklanan sel ve erozyonların sıklığı ve şiddeti arttıkça, bu eski sahalarda depolanan plastik, toksik metaller ve Pfas, PCB’ler gibi tehlikeli kimyasalların çevreye karışma riskinin de katlanarak arttığını belirtiyor. Queen Mary Üniversitesi’nden Prof. Kate Spencer ise, yeraltı suyuna, yüzey suyuna ve nihayetinde besin zincirine karışabilecek on binlerce alandan bahsedildiğini vurguluyor.
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
-
-
Köşe YazarlarıNeden karbon depolama iklim krizini çözemez?
İçme suyu kaynakları tehlikede
Haritalama çalışmasının en çarpıcı bulgularından biri, Fransa, Birleşik Krallık, İspanya, Almanya, Hollanda ve İtalya’daki içme suyu bölgelerinde yaklaşık 10.000 çöp sahasının tespit edilmiş olmasıdır. Bu sahaların 4.000’den fazlası, İngiltere ve Galler’de bulunan ve kirlilik kontrolünün uygulanma olasılığı düşük olan tarihi çöplüklerdir.
Yapılan testler, bu sızıntıların ne kadar ciddi sonuçlar doğurabileceğini gözler önüne seriyor:
- Pfas Kimyasalları: İngiltere’deki Newgate doğa koruma alanındaki tarihi çöp sahasından küçük bir dereye sızan sızıntı suyunda, içme suyu için kabul edilebilir seviyelerin 20 katı Pfas kimyasalları tespit edildi.
- Ağır Metaller: Yunanistan’da yapılan testler, eski Maratholaka çöp sahasından Nedontas Nehri’ne cıva ve kadmiyum sızdığını ortaya çıkardı; bu sular da içme suyu standartlarının çok üzerinde Pfas seviyeleri içermekteydi.
Bu durum, yeraltı suyunun kimyasal kalitesini düşürmüş ve bazı durumlarda bu tarihi çöplüklerin kirliliğe doğrudan katkıda bulunmuş olabileceği endişesini doğurmuştur.

Yönetimdeki boşluk ve veri eksikliği
Kıta çapındaki bu krizle mücadeleyi zorlaştıran temel sorun, Avrupa’daki kayıt sisteminin parçalı ve tutarsız olmasıdır. Haritalama çalışması, AB kurumlarında merkezi çöp sahası kayıtlarının bulunmadığını ve üye devletlerden gelen verilerin sıklıkla erişilemez durumda olduğunu gösteriyor.
Prof. Spencer, “Yetersiz kayıtlarımız var, bu siteleri kategorize etme biçimlerindeki farklılıklar var ve bu durum başa çıkmayı gerçekten zorlaştırıyor” dedi. Bu bilgi eksikliği, hangi sahaların gerçekten toksik kimyasallar içerdiğini ve hangilerinin en büyük riski oluşturduğunu belirlemeyi imkansız hale getiriyor. Araştırmacılar, tüm çöplüklerin nerede olduğunu, içlerinde ne olduğunu ve sızıntı yapıp yapmadıklarını tespit edene kadar, insan sağlığı ve içme suyu için ne kadar risk olduğunu bilemeyeceklerini vurguluyor.
Türkiye’de iklim ve kıyı erozyonu riskleri
Avrupa’daki taşkın yataklarındaki tarihi çöp sahaları krizi, benzer coğrafi ve iklim riskleri taşıyan Türkiye için de önemli bir uyarı niteliğindedir. Türkiye, yoğun kıyı şeridine ve büyük akarsu havzalarına sahip olup, şehirleşmenin taşkın yataklarına doğru genişlediği birçok bölgeye sahiptir. İklim değişikliğiyle birlikte Türkiye’de de artan sel ve kıyı erozyonu tehdidi göz önüne alındığında, geçmişte yönetmelikler öncesinde kurulmuş olan ve kaydı tam olmayan eski çöp sahalarının potansiyel riskleri acilen incelenmelidir.
Uzmanlar şu noktaya dikkat çekiyor: Kıyı erozyon bölgelerinde tespit edilen yüzlerce çöp sahası örneği, Türkiye’nin de kıyı şeridinde bulunan eski atık depolama alanlarının (özellikle Karadeniz ve Ege kıyıları) deniz ekosistemlerine ve içme suyu kaynaklarına zehirli atık salma potansiyelinin araştırılmasını zorunlu kılmaktadır. Kaçak atık dökümünün organize suç alanı olarak büyümesi (Europol verileri), Türkiye’nin de sıkça karşılaştığı bir sorun olup, bu zehirli atıkların kontrolsüz bir şekilde toprağa ve suya karışmasını engellemek için denetimlerin artırılması kritik öneme sahiptir.
Buzdağının görünen kısmı ve yapısal çözüm ihtiyacı
Avrupa’daki 140.000’e kadar çıkabilecek risk altındaki çöp sahası tahmini, bu krizin büyüklüğünün “buzdağının sadece görünen kısmı” olduğunu açıkça gösteriyor. Çözülmemiş bu tarihi atık problemi, iklim krizinin artan şiddetiyle birleştiğinde, çevresel bir sorun olmaktan çıkıp doğrudan bir halk sağlığı tehdidine dönüşmektedir. Zehirli Pfas kimyasallarının su kaynaklarına sızması, insan sağlığı ve ekosistemler için uzun vadeli, geri dönülmez hasarlar riski taşımaktadır.
Bu durumun üstesinden gelmek için sadece atık oluşumunu azaltmak (döngüsel ekonomi planları) yeterli değildir. Avrupa Komisyonu’nun içme suyu kalitesini sağlama taahhüdüne rağmen, temel sorun veri eksikliği ve parçalı yönetimdir. İnsan sağlığını ve ekosistemleri korumak için, riskli alanların haritasının çıkarılması, bu sahaların izlenmesi ve en yüksek risk taşıyan tarihi çöplüklerin rehabilitasyonu için acil ve merkezi bir finansman mekanizmasının oluşturulması gerekmektedir.
Kaynak: Guardian, Watershed Investigations, Investigate Europe.





