Yeni bir rapor, kimyasal kirliliğin “insanlığın ve doğanın gelişimi için iklim değişikliğine benzer bir tehdit” oluşturduğunu, ancak bu konunun farkındalık ve eylem açısından küresel ısınmanın onlarca yıl gerisinde kaldığını ortaya koyuyor.
Rapora göre, sanayi ekonomisi, doğada bulunmayan 100 milyondan fazla “yeni kimyasal” üretti ve bunların 40.000 ila 350.000’i ticari olarak kullanılıyor. Ancak, bu yaygın kirliliğin insan ve çevre sağlığı üzerindeki etkileri yeterince anlaşılmıyor.
Araştırmayı yürüten Deep Science Ventures’tan (DSV) Harry Macpherson, birçok insanın kullandıkları ürünlerin kimyasal güvenliği konusunda büyük bir titizlik olduğunu varsaydığını, ancak durumun böyle olmadığını belirtti.
Gıda ambalajlarından kişisel bakım ürünlerine, hatta evdeki mobilyalara kadar birçok üründe kullanılan sentetik kimyasalların insan vücudunda bulunduğu tespit edildi. Örneğin, “kalıcı kimyasallar” olarak bilinen PFA’lar, test edilen hemen hemen tüm insanlarda bulundu ve yağmur suyunda bile içilmesi güvenli olmayan seviyelere ulaştı.
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
-
-
Köşe YazarlarıNeden karbon depolama iklim krizini çözemez?
Sağlık üzerindeki yıkıcı etkiler
Bu kimyasallar, insan vücuduna girdiğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Rapor, yaygın olarak kullanılan kimyasalların üreme, bağışıklık, nörolojik, kardiyovasküler, solunum, karaciğer, böbrek ve metabolik sistemler üzerindeki tehditlerle ilişkili olduğunu gösteren veriler içeriyor. Özellikle, pestisit maruziyeti ile üreme sorunları arasında güçlü bir korelasyon ve nedensellik bağı olduğu belirtiliyor.
Ayrıca, hormonlara müdahale eden endokrin bozucu kimyasalların geleneksel toksisite varsayımlarını çürüttüğü vurgulandı. Bu kimyasallar, çok düşük dozlarda bile, yüksek dozlardan tahmin edilemeyecek tepkilere neden olabiliyor.
İklim değişikliğiyle orantısız finansman ve çözüm önerileri
DSV’nin araştırması, Potsdam İklim Etkisi Araştırma Enstitüsü’nün plastikler de dahil olmak üzere gezegenin güvenli kimyasal sınırını aştığımıza dair önceki bulgularını destekliyor. Ancak Macpherson, kimyasal toksisiteye ayrılan fonun, iklim değişikliğine ayrılan fonun sadece küçük bir kısmını oluşturduğunu ve bu orantısızlığın değişmesi gerektiğini belirtti.
Macpherson, sorunun çözümünde umut veren bir nokta olarak, tüketicilerin daha güvenli ürünlere yönelik talebinin artmasının, büyük ölçekli kolektif eylemlere gerek kalmadan kolayca bir değişim başlatabileceğini ifade etti. Kendisi de bu araştırmadan sonra plastik kaplarda yemek ısıtmaktan kaçınmaya ve dökme demir tavalar kullanmaya başladığını söyledi. Macpherson, maddi durumu elverenlerin organik gıdaları tercih etmesini, elvermeyenlerin ise meyve ve sebzeleri yemeden önce iyice yıkamasını tavsiye ediyor.
Fotoğraf: Kouji Tsuru





