600’den fazla türde genetik çeşitlilik azalıyor: Küresel biyoçeşitlilik krizi derinleşiyor

Dünya genelinde 600’den fazla hayvan ve bitki türü üzerinde yapılan geniş kapsamlı bir araştırma, son 30 yılda genetik çeşitliliğin önemli ölçüde azaldığını ortaya koydu. Nature dergisinde yayımlanan çalışmaya göre, incelenen popülasyonların üçte ikisinde genetik çeşitlilikte düşüş tespit edildi. Ancak bilim insanları, acil koruma önlemlerinin bu süreci durdurabileceğini ve hatta tersine çevirebileceğini belirtiyor.

Genetik çeşitlilik neden önemli?

Sidney Üniversitesi’nden araştırmanın baş yazarı Doç. Catherine Grueber, tür içi genetik çeşitliliğin, popülasyonların çevresel değişimlere uyum sağlaması için kritik bir rol oynadığını belirtiyor.

❝Yeni bir hastalık ortaya çıktığında veya aşırı sıcak hava dalgası yaşandığında, popülasyon içinde bu koşullara dayanıklı bireyler varsa, genetik çeşitlilik sayesinde hayatta kalma şansı artar. Bu özellikler sonraki nesillere aktarılır ve türlerin yok olmasını önler,❞ diyen Grueber, genetik çeşitlilik kaybının ekosistemleri ve türlerin geleceğini tehdit ettiğini vurguladı.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği, doğa koruma ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

×

Biyoçeşitlilik kaybının nedenleri

Araştırmacılar, 1985-2019 yılları arasında 628 hayvan, bitki, mantar ve kromist türünün genetik çeşitlilik değişimlerini inceledi. 141 ülkeden 500’den fazla hayvan türünün dahil edildiği çalışma, bugüne kadar bu konuda yapılan en kapsamlı meta-analiz olarak değerlendiriliyor.

Bilim insanları, genetik çeşitlilik kaybının nedenlerini şu şekilde sıralıyor:

🔴 Habitat kaybı: Doğal yaşam alanlarının tarım, sanayileşme ve kentleşme nedeniyle yok edilmesi
🔴 İklim değişikliği: Aşırı sıcaklık değişimleri ve düzensiz hava koşulları
🔴 İstilacı türler: Ekosistem dengesini bozan yabancı türlerin yayılması
🔴 Yeni hastalıklar: Hayvan ve bitkilerin karşılaştığı ölümcül salgınlar
🔴 Aşırı avlanma ve ekolojik bozulmalar: İnsan kaynaklı müdahaleler ve doğal dengenin bozulması

Araştırmada, incelenen popülasyonların %65’inde insan kaynaklı ekolojik tahribatın etkileri görüldü. Ancak, hiçbir belirgin tehdit tespit edilmeyen bölgelerde bile genetik çeşitlilik kaybının devam ettiği belirlendi.

Başarılı koruma çalışmaları umut veriyor

Araştırmada, genetik çeşitliliğin korunmasına yönelik bazı başarılı projeler de ele alındı.

📍 Avustralya: Altın bandicootlar, Batı Avustralya’da genetik çeşitliliği koruma amacıyla özel olarak seçilerek farklı bölgelere yerleştirildi. Genetik çalışmalarla izlenen bu popülasyonlar, birden fazla nesil boyunca genetik çeşitliliğini koruyabildi.

📍 ABD: Kara kuyruklu çayır köpekleri, pirelerin veba yaymasını önlemek için özel ilaçlarla korundu. Böylece, hayatta kalma oranları arttı ve popülasyon içindeki genetik değişkenlik sürdürüldü.

📍 İskandinavya: Kutup tilkileri, kürk ticareti nedeniyle azalmıştı. Ancak kızıl tilkilerin kontrol altına alınması ve ek besleme yapılması, kutup tilkilerinin genetik çeşitliliğini yeniden artırdı.

Grueber, “Doğal sistemlerimizin genetik çeşitliliğini korumamız hayati önem taşıyor. Bunu başarmak için elimizde etkili yöntemler var.” diyerek, bu tür projelerin yaygınlaştırılması gerektiğini vurguladı.

Genetik çeşitliliği koruma çabaları kritik öneme sahip

Küresel çapta genetik çeşitliliğin azalması, biyolojik çeşitlilik krizinin en ciddi belirtilerinden biri olarak görülüyor. Araştırmalar, türlerin çevresel değişimlere uyum sağlaması için genetik çeşitliliğin korunmasının hayati olduğunu ortaya koyuyor.

Uzmanlar, doğal yaşam alanlarının korunması, türlerin genetik yapılarını izleyen projelerin artırılması ve sürdürülebilir ekosistem yönetimi ile genetik çeşitlilik kaybının önüne geçilebileceğini belirtiyor. Harekete geçilmezse, birçok türün hayatta kalma şansı giderek azalabilir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top