Isırıyorlar, vızıldıyorlar ve ölümcül hastalıklar taşıyorlar. Sivrisinekler, dünyanın en çok nefret edilen canlıları arasında yer alıyor. Bilim insanları ise artık bu canlıları genetik mühendislikle tamamen ortadan kaldırabilecek güce sahip. Ancak bu gelişme, önemli bir soruyu da gündeme getiriyor: Sivrisinekleri yeryüzünden silmeli miyiz?
Genetik müdahaleyle nesli tükenebilecek tür: Anopheles gambiae
Afrika’da sıtma taşıyıcı sivrisineklerle mücadele eden Target Malaria projesinde görevli moleküler biyolog Dr. Alekos Simoni, çalışmalarının merkezinde “gen sürücüsü” adı verilen bir teknoloji olduğunu belirtti. Bu genetik sistem, dişi sivrisineklerin kısır doğmasını sağlıyor ve popülasyonun zamanla çökmesine yol açıyor.
Simoni, ❝Sıtma nedeniyle her yıl yüz binlerce insan hayatını kaybediyor. Bu teknolojinin kısa sürede sahada uygulanabilir olmasını istiyoruz❞ ifadelerini kullandı. Projeye Bill & Melinda Gates Vakfı ve Open Philanthropy gibi kuruluşlar fon sağlıyor.
Gen sürücüsü nedir?
Normal şartlarda ebeveynlerden bir genin yavruya geçme ihtimali %50. Ancak gen sürücüsü teknolojisi, bu oranı neredeyse %100’e çıkararak belirli genlerin nesiller boyu yayılmasını sağlıyor. Böylece, tür içinde zararsız görünen ama ölümcül etkilere yol açacak genetik özellikler hızla yayılıyor.
Tavsiye Edilen Haberler
Etik tartışma: Bir türü yok etmek doğru mu?
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sadece 2023 yılında yaklaşık 600.000 kişi sıtmadan hayatını kaybetti. Bu gerçek, bazı bilim insanlarına göre genetik müdahaleyi meşru kılıyor.
Ancak etikçiler ve çevreciler, bu tür müdahalelerin geri dönülemez sonuçlar doğurabileceğini savunuyor. Montana Üniversitesi’nden çevre filozofu Christopher Preston, ❝Artık bir türü silmek için silah değil, laboratuvar kullanıyoruz❞ dedi.
Arizona Eyalet Üniversitesi ve Hastings Biyoetik Merkezi öncülüğünde yapılan çalışmada, kasıtlı yok etmenin ancak çok nadir durumlarda ve dikkatli değerlendirmeyle kabul edilebilir olabileceği belirtildi.
Ekosistem üzerindeki etkiler belirsiz
Sivrisineklerin ekosistemdeki yeri halen tartışma konusu. Bazı araştırmacılar, onların yok edilmesinin diğer canlıları etkileyip etkilemeyeceği konusunda yeterli veri olmadığını söylüyor. Olası “böcek kıyameti” senaryosu, bilim dünyasında tartışılmaya devam ediyor.
Biyoetikçi Gregory Kaebnick, ❝Dünyayı tamamen insan çıkarlarına göre şekillendirmek, mikrobiyal düzeyde bile tehlikeli olabilir❞ dedi. Kaebnick’e göre sıtmanın taşıyıcısı olan Plasmodium paraziti hedef alınarak sivrisinekler korunabilir.
Afrika’da gerçek bir kriz yaşanıyor
Sahada çalışan bilim insanları için ise mesele etik değil, hayatta kalma. Target Malaria Uganda ekibinden entomolog Krystal Birungi, ❝Bu, çocukların öldüğü bir coğrafyada yaşayan insanları ikna etmek açısından zor bir konu değil. Ama yanlış bilgiyle de mücadele etmemiz gerekiyor❞ dedi.
Zimbabveli biyoetikçi Dr. Paul Ndebele, kıtadaki sıtma ölümlerini ❝Her gün iki Boeing 747’nin Kilimanjaro’ya çarpmasına eşdeğer❞ olarak niteledi. Ndebele, ❝Kararları eleştirenlerin çoğu Afrika’da yaşamıyor❞ diyerek, bölge halkının çaresizliğine dikkat çekti.
3.500 tür, 3.500 farklı mücadele
Bugüne kadar keşfedilmiş 3.500’den fazla sivrisinek türü bulunuyor ve her biri için özel bir gen sürücüsü gerekebilir. Bu da teknolojinin küresel yok oluş hedefi için henüz yetersiz olduğunu gösteriyor.
Dr. Simoni, teknolojinin sınırlı olduğunu kabul ediyor: ❝Modellemeler, yalnızca yerel baskılamayı öngörüyor. Sivrisinekler yüz milyonlarca yıldır yaşıyor. Ortadan kaldırmak kolay değil.❞
Peki ya sonuç?
Sivrisineklerin genetik yollarla yok edilmesi artık bilim kurgu değil, yakın geleceğin olası senaryosu. Ancak bu adım, bilimsel olduğu kadar ahlaki ve ekolojik bir tartışmayı da beraberinde getiriyor.
İnsanlık, bu minik ama ölümcül canlılardan kurtulma gücüne sahip olabilir. Ama bu gücü kullanmalı mı? İşte asıl soru bu.
Fotoğraf: Cameron Webb

