Amerikalı süper zenginler, dünyanın en yoksulunun 4 bin katı hızla gezegeni tüketiyor

Haber Girişi: 29 Ekim 2025 08:56

Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam ve Stockholm Çevre Enstitüsü tarafından COP30 iklim zirvesi öncesinde hazırlanan şok edici bir rapor, iklim krizinin merkezindeki derin eşitsizlik krizini gözler önüne serdi. Rapora göre, ABD nüfusunun en zengin %0.1’ini oluşturan milyarderler ve multimilyonerler, küresel ortalamanın 183 katı bir hızla gezegenin güvenli iklim alanını tüketiyor ve dünyanın en yoksul %10’luk kesiminin 4 bin katı hızla karbon emisyonu üretiyor.

Bu gelişme neden önemli? Bu veriler, iklim krizinin sorumluluğu ile sonuçlarına katlananlar arasındaki uçurumu netleştiriyor. En zengin %0.1’lik kesim, her gün ortalama 2.2 ton (bir SUV ağırlığına denk) CO2 salınımı yaparken, bir Somali vatandaşı günlük sadece 82 gram CO2 (bir domates kütlesine denk) yakıyor. Oxfam International İcra Direktörü Amitabh Behar’ın dediği gibi: “İklim krizi bir eşitsizlik krizidir.”

Bu dünya için ne ifade ediyor? Rapor, bu zenginlerin sadece lüks yaşam tarzlarıyla (özel jetler, süper yatlar) değil, aynı zamanda petrol, gaz ve madencilik gibi kirletici sektörlere yaptıkları yatırım ve siyasi lobi faaliyetleriyle de küresel iklim tahribatını finanse edip bundan kâr sağladığını kanıtlıyor.

📧

Haftalık Çevre Bültenine Kaydolun

En önemli haberleri anında alın

Milyarderlerin ayak izi: Yatırımlar, emisyonlar ve lobi faaliyetleri

Oxfam raporu, süper zenginlerin karbon ayak izinin sadece tüketim alışkanlıklarından değil, aynı zamanda yatırım kararlarından da kaynaklandığını ortaya koyuyor. Dünya Eşitsizlik Laboratuvarı’nın ayrı bir raporu da en zengin %1’in sermayeleriyle ilişkili emisyonların, tüketimleriyle ilişkili emisyonlarından 2.8 kat daha fazla olduğunu gösteriyor.

Orantısız kirlilik ve finansman

  • Ülke Büyüklüğünde Etki: Dünyadaki 308 milyarderin toplam CO2 emisyonu, bir ülke olarak kabul edilmeleri durumunda dünyanın en çok kirleten 15’inci ülkesi olacak kadar büyüktür.
  • Yatırım Tercihi: Milyarder yatırımlarının yaklaşık %60’ı, ortalama yatırımcıdan %11 daha fazla olmak üzere, madencilik veya petrol ve gaz şirketleri gibi “yüksek iklim etkisine sahip sektörlerde” toplanmıştır.
  • Tarihsel Büyüme: 1990’dan bu yana, en zengin %0.1’lik kesimin emisyonlardaki payı %32 artarken, en yoksul %50’nin payı %3 azalmıştır.

Siyasi nüfuz ve gecikme

Rapor, süper zenginlerin paralarını ve nüfuzlarını emisyon azaltımlarını reddetmek ve geciktirmek için kullandığını belirtiyor. ABD’de şirketler, özellikle petrol ve doğal gaz şirketlerinin öncülüğünde, iklim karşıtı lobi faaliyetlerine yılda ortalama 277.000 dolar harcıyor. Bakü’deki son COP zirvesinde, 1.773 kömür, petrol ve gaz lobicisinin bulunması, bu nüfuzun küresel düzeyde de ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.

Ölümcül sonuçlar: Küresel güney orantısız zarar görüyor

Bu eşitsiz emisyon üretimi, özellikle küresel güneydeki yoksul nüfus için ölümcül sonuçlar doğuruyor:

  • Isı Kaynaklı Ölümler: En zengin %1’in emisyonları, yüzyılın sonuna kadar tahmini 1.3 milyon ısı kaynaklı ölüme yol açabilir.
  • Ekonomik Hasar: 2050 yılına kadar düşük ve düşük-orta gelirli ülkelerde 44 trilyon dolarlık ekonomik hasara neden olunması bekleniyor.

Rapor, 2015 Paris Anlaşması’ndan bu yana, dünyanın en zengin %1’inin, insanlığın en yoksul yarısının toplam karbon bütçesinin iki katından fazlasını tükettiğini hesaplıyor. Bu tüketim, dünyayı 1.5{C} sınırının üzerine iterek iklim hedeflerinden uzaklaştırıyor.

Türkiye’ye ve bölgeye bağlantı: Eşitsizlik ve karbon vergisi potansiyeli

Oxfam’ın bu raporu, Türkiye’deki gelir ve servet eşitsizliğinin iklim krizi üzerindeki potansiyel etkilerini anlamak açısından önemlidir. Türkiye’de de yüksek gelir gruplarının tüketime dayalı ve yatırım kaynaklı karbon ayak izleri, düşük gelirli hanelerin faturalarını ve yaşam kalitelerini doğrudan etkilemektedir.

  • Vergilendirme Çözümü: Oxfam’ın önerdiği gibi, hükümetlerin süper zenginlerin aşırı servetlerine ve yüksek karbon salımı yapan faaliyetlerine vergi koyması, hem gelir eşitsizliğini azaltacak hem de iklim istikrarsızlaştırıcı endüstrilere finansman akışını engelleyecektir. Türkiye’de uygulanacak bir karbon vergisi veya servet vergisi, adil bir enerji dönüşümünü finanse etmek için önemli bir kaynak sağlayabilir.
  • Lobi Faaliyetleri: Türkiye’de de sanayi ve enerji sektörlerindeki güçlü lobi faaliyetlerinin emisyon azaltım hedeflerini sulandırmasına karşı şeffaflık ve hesap verebilirlik mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekmektedir.
Yorum

Oxfam’ın "iklim krizi bir eşitsizlik krizidir" tespiti, gezegenin karşı karşıya olduğu en acı gerçeği özetlemektedir.
Rapor, zenginliğin ve gücün küçük bir kesimde toplanmasının, bu kişilere sadece gezegeni orantısızca kirletme değil, aynı zamanda bu kirliliği durdurmaya çalışan uluslararası politikaları engelleme gücü de verdiğini kanıtlamaktadır.
Günde 2.2 ton CO2 salan bir zengin ile 82 gram salan bir yoksul arasındaki uçurum, ahlaki ve çevresel açıdan sürdürülemezdir.
1.3 milyon ısı kaynaklı ölüm tahmini, bu eşitsizliğin ölümcül sonucudur. Tek çözüm, siyasi gücü süper zenginlerin elinden alarak, aşırı servetlerini vergilendirmek ve iklim politikalarının ön saflarına bu krizden en çok etkilenen küresel çoğunluğu yerleştirmektir.

Kaynak: Oxfam International Raporu, Stockholm Çevre Enstitüsü, The Guardian, Dünya Eşitsizlik Laboratuvarı.

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
×