Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sekreterliği (UNFCCC), ülkelerin son iklim taahhütlerini (NDC’ler) analiz eden raporunda, küresel sera gazı emisyonlarının önümüzdeki on yıl içinde ilk kez istikrarlı bir düşüş eğilimine gireceğini açıkladı. Bu, 1990’dan bu yana sürekli artan emisyonlar için tarihi bir dönüm noktasıdır. Ancak BM, bu olumlu gelişmenin, kötüleşen iklim değişikliğini ve aşırı hava olaylarını önlemeye yetecek kadar hızlı olmadığını vurguladı.
Bu gelişme neden önemli? UNFCCC’nin hesaplamasına göre, mevcut planlar hayata geçirilirse küresel emisyonlar 2035 yılına kadar 2019 seviyelerine göre sadece yüzde 10 azalacak. Bu oran, küresel ısınmayı sanayi öncesi sıcaklıkların 1.5C üzerinde tutmak için gereken yüzde 60 emisyon düşüşünün çok altında kalıyor. UNFCCC Başkanı Simon Stiell, “İnsanlık, emisyon eğrisini ilk kez açıkça aşağı doğru büküyor, ancak bu henüz yeterince hızlı değil,” diyerek COP30 iklim zirvesi öncesinde ülkeler üzerindeki baskıyı artırdı.
Beklenen düşüş ve kritik 1.5C açığı
BM’nin bu hesaplaması, emisyonların sürekli artış trendinin kırılması açısından simgesel bir önem taşısa da, bilimsel gerekliliklerin çok gerisinde kalıyor. Bilim insanları, 1.5C eşiğinin aşılmasının çok daha ciddi ve geri dönülemez iklim etkilerini tetikleyeceğini belirtiyor.
Haftalık Çevre Bültenine Kaydolun
En önemli haberleri anında alın
Küresel emisyon taahhütlerindeki büyük boşluk
UNFCCC’nin raporunda belirtilen yüzde 10 azalma, Çin ve AB gibi büyük emisyon kaynaklarının henüz resmen sunmadığı ancak duyurduğu hedefleri de içeren küresel bir analizden elde edildi. Ancak bu değerlendirme bile önemli belirsizlikler içeriyor:
TAVSİYE EDİLEN
- ABD’nin Rolü: Analiz, ABD’nin 2024 emisyon azaltma taahhüdünü içeriyordu. Ancak Başkan Donald Trump yönetimi altında bu taahhüdün iptal edilmesi bekleniyor, bu da küresel emisyon gidişatını ciddi ölçüde belirsiz bırakıyor.
- Çin’in Potansiyeli: Yıllık küresel emisyonların yaklaşık yüzde 29’unu üreten Çin, emisyonlarını 2035 yılına kadar zirve seviyesinden yüzde 7 ila yüzde 10 oranında azaltma sözü verdi. Ancak bu zirvenin ne zaman gerçekleşeceği belirtilmedi. NewClimate Institute’tan analist Norah Zhang, Çin’in yenilenebilir enerji hedeflerini 6 yıl erken karşıladığını belirterek, “Çin yeterince taahhütte bulunmuyor” eleştirisini yöneltti. Çin’in gerçek potansiyelinin çok daha yüksek olduğu düşünülüyor.
Bu ekonomik ve jeopolitik zorluklar, birçok ülkenin daha iddialı hedefler sunmasını yavaşlatmıştır. UNFCCC, küresel emisyonların sadece yüzde 30’unu oluşturan 64 ülkenin detaylı iklim planlarını sunduğu ayrı bir raporu da yayımladı.
COP30 ve hızlanma çağrısı
UNFCCC Başkanı Simon Stiell’in de vurguladığı gibi, bu durum önümüzdeki ay Brezilya’da gerçekleşecek COP30 iklim zirvesinin ana gündemini belirleyecek. Zirveden beklenti, ülkelerin mevcut çabaları nasıl hızlandıracaklarını göstermeleri ve emisyon azaltım hedeflerini 1.5C ile uyumlu hale getirmeleridir.
Türkiye’nin NDC taahhüdü ve finansman ihtiyacı
BM’nin bu raporu, Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefine ulaşmak için attığı adımların küresel bağlamdaki önemini artırıyor. Türkiye’nin mevcut NDC’si eleştirilere maruz kalsa da, küresel emisyonların nihayet düşüşe geçme potansiyeli, Türkiye’nin de bu eğilime hızlıca ayak uydurmasını gerektiriyor.
- Hızlandırma Baskısı: Küresel olarak 2035 yılına kadar sadece yüzde 10 azalma beklenmesi, Türkiye üzerindeki uluslararası finansman ve teknoloji transferi baskısını artıracaktır. Türkiye’nin, taahhütlerini güçlendirirken, bu dönüşümün maliyetini karşılamak için uluslararası yeşil fonlara erişimi önceliklendirmesi gerekmektedir.
- Küresel Politika Belirsizliği: ABD’nin iklim politikalarındaki belirsizlik ve Çin’in potansiyelinin altında taahhütte bulunması, Türkiye’nin kendi hedeflerini belirlerken ve uygularken daha temkinli ve aynı zamanda iddialı bir yol haritası izlemesi gerektiğini gösteriyor.
Küresel iklim taahhütlerinde kilit oyuncular ve etkileri
| Ülke/Birlik | Küresel Emisyon Payı (Yaklaşık) | Açıklanan/Resmi Taahhüt (NDC) | Küresel Hedefe Ulaşmadaki Kritik Zorluk |
| Gereken Azaltım | N/A | 2035’e kadar 2019 seviyesine göre %60 düşüş | 1.5C eşiğinin aşılmasını engellemek. |
| Mevcut Taahhütler | N/A | 2035’e kadar 2019 seviyesine göre yaklaşık %10 düşüş | Bilimsel gereklilik ile mevcut politikalar arasındaki devasa boşluk. |
| Çin | %29 | 2035’e kadar zirve seviyesinden %7 ila %10 azaltım. | “Zirve” tarihinin belirsizliği ve yenilenebilir enerji potansiyelinin altında bir taahhütte bulunması. |
| ABD | %11-%13 | 2024 taahhüdü (Trump yönetimi altında iptal riski) | Politika sürekliliği riski. Taahhüdün iptal edilmesi, UNFCCC’nin öngördüğü %10’luk düşüşü tehlikeye atacak. |
| Avrupa Birliği (AB) | %7-%8 | Duyurulmuş ancak bazıları resmen sunulmamış hedefler. | Sözleri yerine getirmede yavaş kalması ve artan ekonomik baskılar nedeniyle iklim politikalarında esneklik arayışı (önceki haberlerde bahsettiğimiz gibi). |
Ek analiz: ABD’deki politika belirsizliğinin küresel etkisi
UNFCCC’nin analizinin en hassas noktası, ABD’nin gelecekteki emisyon gidişatıdır. ABD, küresel emisyonların yaklaşık %11-%13’ünü oluşturarak Çin’den sonraki en büyük kirleticilerden biridir.
1. Yüzde 10 hedefinin tehlikesi
UNFCCC’nin 2035’e kadar beklediği %10 düşüşün hesaplanmasında, mevcut ABD yönetiminin 2024 iklim taahhütleri temel alınmıştır. Eğer yeni bir yönetim bu taahhütleri iptal eder ve iklim politikalarını geri çekerse (Donald Trump yönetiminde olduğu gibi), %10’luk düşüş tahmini hızla pozitife dönebilir (yani küresel emisyonlar yeniden artışa geçebilir) veya düşüş oranı kabul edilemez seviyelere gerileyebilir. Bu durum, küresel iklim eyleminin, tek bir ülkedeki siyasi döngülere ne kadar bağımlı olduğunu göstermektedir.
2. Güvenilirliğin Aşınması
ABD’nin taahhüdü geri çekme riski, küresel güveni ve iş birliğini de aşındırmaktadır. ABD gibi büyük bir ekonominin taahhütlerini yerine getirmemesi, Çin ve Hindistan gibi diğer büyük emisyon kaynaklarına, kendi taahhütlerini yükseltmeme veya geciktirme konusunda siyasi zemin hazırlar.
3. Küresel Piyasalara Etkisi
ABD’deki belirsizlik, yeşil teknoloji yatırımları ve sürdürülebilir finansman piyasaları üzerinde de olumsuz etki yaratır. Belirsiz bir yasal ortam, şirketlerin büyük ölçekli ve uzun vadeli karbonsuzlaştırma projelerine yatırım yapma isteğini azaltabilir.
Sonuç olarak, BM’nin raporu küresel eğilimin doğru yönde olduğunu gösterse de, bu yavaş eğimin hızlanması için Cop30’da Çin’den daha iddialı hedefler ve ABD’den politika sürekliliği garantisi alınması gerekmektedir. Aksi takdirde 1.5C hedefinin geçici aşımı, kalıcı bir iklim felaketine dönüşebilir.
Yorum
UNFCCC'nin küresel emisyon eğrisini ilk kez aşağı doğru bükme tahmini, on yıllardır süren iklim mücadelesinde küçük ama psikolojik olarak önemli bir zaferdir. Ancak bu başarı, rahat bir nefes almaktan ziyade, büyük bir hayal kırıklığının gölgesinde kalıyor. Yüzde 10 azalma, 1.5C hedefine ulaşmak için gereken yüzde 60’lık devasa boşluğu doldurmaya yetmiyor. Bu 50 puanlık fark, önümüzdeki yıllarda aşırı hava olaylarının artacağı ve kritik eşik noktalarına ulaşılacağı anlamına geliyor. COP30'daki liderlerin görevi, sadece konuşmak değil, Çin gibi potansiyeli olan ülkeleri gerçek taahhütlere zorlamak ve ABD'nin politika belirsizliğine rağmen küresel eylemi güvence altına almaktır. İnsanlık, emisyon eğrisini eğdi, ancak şimdi onu dik bir yokuşa çevirmelidir.
Kaynak: Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sekreterliği (UNFCCC) Raporu, Reuters, NewClimate Institute








