Dünyanın en sağlıklı sporcularının bile maraton parkurlarında yaşadığı beklenmedik yavaşlamanın nedeni, son yapılan bilimsel bir araştırmayla ortaya çıktı: Hava kirliliği.
Brown Üniversitesi’nden araştırmacılar, 17 yıllık bir süre boyunca ABD’deki büyük maratonlardan toplanan milyonlarca bitiş süresini analiz etti. Çalışma, PM2.5 adı verilen ince partikül madde (çapı 2,5 mikrometreden küçük kirleticiler) konsantrasyonunun yüksek olduğu günlerde, koşucuların ortalama bitiş sürelerinin doğrudan yavaşladığını kanıtladı. Bu çarpıcı bulgu, maraton koşucularının sinirleri, nem veya beslenme gibi faktörler yerine, gözle görülmeyen kirliliği suçlayabileceğini gösterdi.

Bu gelişme neden önemliydi? Araştırmacılar, analizlerini New York, Boston ve Los Angeles gibi büyük şehirlerde düzenlenen dokuz yarıştan elde edilen 2,6 milyon bitiş süresi üzerinden yaptı. Sonuçlara göre, metreküp başına bir mikrogram PM2.5 artışı için erkeklerin ortalama bitiş süreleri 32 saniye, kadınların ise 25 saniye daha yavaşladı. Bu durum, orta derecede kirli bir günde bile sürelerin dakikalarca uzayabileceği anlamına geldi.
Haftalık Çevre Bültenine Kaydolun
En önemli haberleri anında alın
Brown Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu’nda epidemiyoloji profesörü olan Joseph M. Braun, bu durumun en dikkat çekici yanının, kirleticilerin etkisini “inanılmaz derecede sağlıklı insanlar” arasında bile göstermiş olması olduğunu belirtti. Kirliliğin en sağlıklı insanlarda dahi fizyoloji üzerinde önemli, ancak incelikli bir etkisinin bulunduğu kanıtlanmış oldu.
TAVSİYE EDİLEN

PM2.5: Akciğerlere sızan görünmez düşman
İnce partikül kirliliği (PM2.5), çoğunlukla fosil yakıtların yakılmasından; yani kömür, petrol veya doğal gaz yakan elektrik santrallerinden kaynaklandı. Benzinli veya dizel araçların egzoz gazları, orman yangınları ve endüstriyel atık yakma da bu kirliliğe büyük katkı sağladı.
Bu küçük partiküllerin kısa süreli maruziyeti bile zararlı olabiliyordu. Partiküller, akciğerlerin derinliklerine ulaşıp kan dolaşımına karışarak göğüste iltihaplanma, öksürük veya sıkışmaya neden oldu. Altta yatan sağlık sorunları olan kişilerde astım veya bronşiti şiddetlendirebildiği gibi, felç veya kalp krizini de tetikleyebildiği bilimsel olarak biliniyordu. New York Eyaleti’nde, metreküp başına ortalama 35 mikrogram PM2.5 konsantrasyonu, hava kalitesiyle ilgili bir sağlık uyarısını tetikleyebiliyordu.
Elit koşucular kirlilikten daha çok etkilendi

Araştırmacılar, elit maraton koşucularının bu tür çevresel stres faktörleriyle daha iyi başa çıkabileceği teorisiyle yola çıktılar. Ancak bulgular tam tersini gösterdi: Ortalamadan daha hızlı maratonu bitirenlerde performans yavaşlaması daha belirgindi. Bu durumun nedeni, hızlı koşan sporcuların daha fazla havayı daha hızlı solumaları ve bu nedenle daha fazla miktarda kirliliği solumalarıydı.
Prof. Braun, “Yarış günü PM2.5 seviyesinin metreküp başına mikrogram daha düşük olması bile rekor kırılıp kırılmaması arasındaki fark olabilir,” diyerek, kirliliğin performans üzerindeki ince ama kritik etkisini vurguladı. Çalışma, Los Angeles Maratonu’nun en yüksek tahmini ortalama kirlilik seviyelerine ve en yavaş ortalama bitiş sürelerine sahip olduğunu buldu. Ancak araştırmacılar, sıcaklık ve parkurun engebeli olması gibi diğer faktörleri de hesaba kattıklarında bile, aynı şehirdeki farklı yıllara bakıldığında daha kirli yarışlarda daha yavaş bitişler modelinin geçerli olduğunu doğruladılar.
İklim değişikliği ve performansın geleceği
Kirlilik, maraton performansını etkileyen tek çevresel faktör değildi; koşucular için diğer büyük endişeler sıcaklık ve nemdi. Climate Central tarafından 221 maratona dair yapılan bir analiz, gezegen ısındıkça koşucuların en iyi performanslarını sergilemelerine yardımcı olan serin hava koşullarının azaldığını ortaya koydu.
Ayrıca, araştırmacılar, kirliliğin kronik etkisinin de maraton sürelerini etkilediğini belirtti. Koşucuların yaşadığı veya antrenman yaptığı yerlerdeki yüksek kirlilik seviyeleri, daha az yoğun antrenman yapabilecekleri anlamına gelebilirdi. Kaliforniya Üniversitesi, San Diego’dan çevre sağlığı bilimcisi Carlos Gould, araştırmacıların kirliliğin etkisini izole etme konusunda sağlam bir iş çıkardıklarını belirterek, “Bu, hava kirliliğinin hayatımızın her alanını gerçekten etkilediğine dair bir kanıt daha,” dedi.
Türkiye’de maratonlar ve hava kalitesi ihtarları
ABD’deki bu çalışma, Türkiye’nin büyük şehirlerinde düzenlenen maratonlar ve yol koşuları için de kritik bir uyarı niteliği taşıdı. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropoller, özellikle kış aylarında ve trafik yoğunluğunun zirve yaptığı saatlerde yüksek partikül madde kirliliğine maruz kalıyordu. Bu bulgular ışığında, Türkiye’deki spor otoriteleri ve organizatörlerin, maraton günlerinde hava kalitesi verilerini daha yakından izlemesi ve özellikle PM2.5 seviyeleri tehlikeli sınırlara yaklaştığında yarış başlangıç saatlerini veya güzergâhları yeniden gözden geçirmesi gerektiği ortaya çıktı. Hava kirliliğinin sadece kronik hastalıkları olanları değil, sağlıklı sporcuları bile saniyelerle ifade edilen performans kayıplarına uğrattığı kanıtlandığı için, sporcuların antrenman ve yarış günlerinde hava kalitesi verilerini takip etmeleri yaşamsal önem kazandı. Bu veriler, kişisel rekor arayan koşucuların elde edebilecekleri her türlü avantajı ararken, iyi hava kalitesine sahip şehirleri ve parkurları tercih etme eğiliminde olabileceklerini gösterdi.
Değerlendirme
Brown Üniversitesi’nin analizi, hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkisinin ne kadar ince ve yaygın olduğunu, hatta olimpiyat düzeyinde fizyolojiye sahip sporcuları bile etkilediğini göstererek önemli bir bilimsel kilometre taşı oldu. Çalışma, performans düşüşü ile PM2.5 seviyeleri arasındaki doğrudan ilişkiyi kanıtlayarak, iklim eylemsizliğinin ve fosil yakıt bağımlılığının sportif başarılara dahi mal olduğunu gözler önüne serdi. Artan orman yangınları dumanı gibi kısa vadeli kirlilik artışları ve bazı yönetimlerin çevre düzenlemelerini geri çekme girişimleri, koşucuların ve spor otoritelerinin gelecekte daha kirli yarışlarla karşılaşma riskini artırdı. Sonuç olarak, bu araştırma, kişisel performansı artırmak isteyen her sporcu için temiz havanın, antrenman ve beslenme kadar kritik bir faktör haline geldiğini kesinleştirdi.
Kaynak: Brown Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu, Climate Central, University of California San Diego








