Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı (EPA), internet sitesinde kritik bir sansür uygulaması gerçekleştirerek, insan kaynaklı iklim değişikliğine dair tüm referansları ve bilimsel ifadeleri kaldırdı. Bu hamle, bazı sayfaları iklim değişikliğini yönlendiren yalnızca “doğal süreçlere” odaklanacak şekilde değiştirmeyi ve diğer sayfaları ise tamamen internetten silmeyi içerdi. Bu eylemler, kurumun artık iklim bilimine dair resmi duruşunu kökten değiştirdiğini ve çevresel politikaların bilimsel temellerini kasıtlı olarak zayıflattığını gösterdi.
Bu durum, iklim bilimi camiasında büyük bir tepkiyle karşılandı. Bu gelişme neden önemliydi? EPA, ABD’nin çevreyi ve insan sağlığını korumakla yükümlü birincil federal kurumu olduğu için, bu tür bir kurumsal bilgi silme eylemi, politik ideolojinin bilimsel gerçekliğin önüne geçtiğinin en çarpıcı kanıtıydı. Peki bu dünya için ne ifade etti? Dünyanın en büyük ikinci sera gazı yayıcısı olan ABD’nin, iklim krizini yadsıyan bir kurumsal duruş sergilemesi, küresel iklim anlaşmalarına ve mücadele çabalarına karşı ciddi bir meydan okumaydı. Türkiye için ne anlama geldi? Türkiye gibi iklim değişikliğinden doğrudan etkilenen ülkeler için, küresel bir liderin bu tür bir geri adımı, uluslararası işbirliğini ve iklim hedeflerine ulaşma motivasyonunu olumsuz etkileyecek bir emsal teşkil etti.
Bilimsel gerçekliğin yerine ‘doğal süreçler’ odağı
EPA’nın internet sitesindeki değişiklikler incelendiğinde, daha önce bilimsel fikir birliğini yansıtan açık ifadelerin kaldırıldığı görüldü. Örneğin, Ekim ayında EPA’nın “İklim Değişikliğinin Nedenleri” sayfasında, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nden (IPCC) alınan şu ifade yer almıştı: “İnsan etkisinin atmosferi, okyanusu ve karayı ısıttığı tartışılmazdır.” Bu açık bilimsel ifade, sayfadan silindi. Sayfa artık bunun yerine sadece volkanik aktivite ve güneş aktivitesindeki değişimler gibi doğal kaynaklardan kaynaklanan iklim değişikliklerinden bahsediyordu.
Kaliforniya Üniversitesi Tarım ve Doğal Kaynaklar Fakültesi’nden iklim bilimci Daniel Swain, bu durumu “iklim alanında şimdiye kadar gördüğümüz en çarpıcı veri silme işlemlerinden biri” olarak nitelendirdi. Swain, gazetecilerle yaptığı bir canlı sohbette, “Giderek daha fazla sayfa ya tamamen internetten kaldırıldı ya da belki de daha kötüsü, yanlış bilgilerle değiştirildi,” dedi. Bir zamanlar yükselen deniz seviyeleri ve eriyen Arktik buzları gibi değişen iklimin temel göstergelerini anlatan bir başka sayfa da tamamen silindi.
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
-
-
Köşe YazarlarıNeden karbon depolama iklim krizini çözemez?
EPA’dan siyasi gündem vurgusu: “İklim kültü” ifadesi
EPA basın sözcüsü Brigit Hirsch, yapılan değişiklikleri savunurken sert bir dil kullandı. Bir e-postada Hirsch, “Önceki yönetimin aksine, Trump dönemindeki EPA, solcu siyasi gündemlere değil, insan sağlığını ve çevreyi korumaya ve Büyük Amerikan Geri Dönüşünü desteklemeye odaklanmıştır. Bu nedenle, bu kurum artık iklim kültünden emir almıyor,” diye yazdı. Bu açıklama, ajansın eylemlerinin bilimsel bir düzeltme değil, tamamen siyasi bir gündemin sonucu olduğunu net bir şekilde gösterdi.
İklim değişikliğiyle ilgili sıkça sorulan soruları listeleyen bir başka sayfadan, “İnsan faaliyetlerinin günümüzdeki iklim değişikliğine neden olduğuna dair bilimsel bir fikir birliği var mı?” gibi temel sorular kaldırıldı. İklim değişikliğinin çocuk sağlığını ve düşük gelirli nüfusları nasıl etkileyebileceğine dair diğer hayati sayfalar da silindi. Swain, bu durumun, “bugün gördüğümüz iklim değişiklikleri ve bunların nedenleri konusunda tamamen yanlış bilgiler verdiğini” ve “açıkça kasıtlı bir yanlış bilgilendirme çabası” olduğunu belirtti.
Yönetimin geniş kapsamlı bilgi silme eylemi
EPA’nın internet sitesindeki değişiklikler, Trump yönetiminin devlet web sitelerindeki “sakıncalı” gördüğü hükümet iletişimine yönelik saldırılarını sürdürdüğünü gösterdi. Yönetim, geçtiğimiz yıl boyunca birçok devlet web sitesini budayarak, sayfalardan “çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık” ifadelerini kaldırdı ve LGBTQ haklarına ilişkin sayfaları sildi.
Şubat ayında, cinsiyet ideolojisi ve DEI’nin (Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık) kaldırılmasını öngören başkanlık kararnamelerine yanıt olarak, birçok sayfa internetten silinmişti. Silinen veriler arasında, HIV de dahil olmak üzere hastalıklarla ilgili gözetim verileri de yer aldı ve bazı durumlarda daha sonra geri yüklendi. Hatta bazı durumlarda, mahkeme kararları kurumları siteleri orijinal hallerine döndürmeye zorladı. Ancak EPA’daki bu değişiklikler, yönetimin kamuoyu önündeki bilgi akışını kontrol etme çabasının devam ettiğini ve iklim bilimini bu çabanın birincil hedefi haline getirdiğini kanıtladı. Sayfanın önceki bir versiyonunda, sera gazlarının birikmesinin insan sağlığı ve ekosistemler için “tehlikeli etkilere” yol açtığı uyarısı yer alırken, mevcut sayfada sera etkisinin “doğal ve yaşamı desteklemek için gerekli” olduğu bilgisi öne çıkarıldı.
Bilimsel verilerin korunması
EPA’nın internet sitesinden insan kaynaklı iklim değişikliği ifadelerini kaldırması, bilimsel verilerin ve kurumsal bilginin siyasi amaçlarla manipülasyonu riskini bir kez daha gündeme getirdi. Türkiye de, özellikle deprem, su kaynakları ve kirlilik gibi hayati konularda kamu kurumlarının sağladığı verilere olan güvenin korunması gereken bir ülkeydi.
Bu olay, ulusal kurumların (örneğin TÜBİTAK veya Meteoroloji Genel Müdürlüğü) bilimsel verilerinin, günlük siyasetten bağımsız, erişilebilir ve şeffaf bir şekilde arşivlenmesinin ne kadar kritik olduğunu gösterdi. Türkiye’nin de küresel iklim hedeflerine ulaşabilmesi için, EPA örneğinde olduğu gibi, bilimsel gerçekliği yadsıyan ideolojik yaklaşımlara karşı kurumsal dayanıklılığını artırması gerekliliği bu durumla bir kez daha pekişmiş oldu.
Yorum
EPA’nın bu eylemi, sadece ABD için değil, küresel iklim mücadelesi için de karanlık bir anı temsil etti. Kurumun, IPCC tarafından onaylanmış bilimsel gerçekleri silerek yerine “doğal değişkenlik” gibi yanıltıcı ifadeleri koyması, hükümetin kasıtlı bir yanlış bilgilendirme stratejisi yürüttüğünü gösterdi.
Bu durum, iklim krizinin bir bilim değil, bir siyasi inanç konusu olarak ele alındığı bir döneme girildiğinin en net kanıtı oldu. Hükümetlerin en temel görevlerinden biri olan halk sağlığını ve çevreyi koruma sorumluluğu, bu bilgi silme eylemiyle ciddi şekilde zedelendi. Bu tür eylemler, uzun vadede sadece iklim eylemlerini geciktirmekle kalmayacak, aynı zamanda bilimsel kurumlara olan halk güvenini de aşındıracak ve iklim kriziyle mücadeleyi daha da zorlu hale getirecektir.
Kaynak: Washington Post – California Üniversitesi (Daniel Swain açıklamaları)





