Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) Genel Sekreteri Celeste Saulo, eriyen buz ve buzulların milyonlarca insanın uzun vadeli su güvenliğini tehdit ettiğini açıkladı. WMO ve UNESCO iş birliğinde başlatılan “Uluslararası Buzulların Korunması Yılı”, buzulların korunması için küresel çabaların artırılmasını hedefliyor.
Buzulların korunması için küresel çaba
WMO’nun yazılı açıklamasında, dünya genelinde 2 milyardan fazla insana tatlı su sağlayan buzulları korumanın, çevresel sürdürülebilirlik ve ekonomik istikrar için kritik öneme sahip olduğu vurgulandı. Dünyada 275 binden fazla buzulun 700 bin kilometrekarelik bir alanı kapladığı belirtilirken, bu buzulların küresel tatlı suyun yaklaşık yüzde 70’ini depoladığına dikkat çekildi.
UNESCO ve WMO, 75’ten fazla uluslararası kuruluş ve 35 ülkenin desteğiyle buzul erimesiyle mücadele için çeşitli programlar düzenleyecek. Bu girişimle, küresel buzul izleme sistemleri genişletilecek, tehlikeler için erken uyarı sistemleri geliştirilecek ve buzullara bağımlı bölgelerde sürdürülebilir su yönetimi teşvik edilecek.
Gençlerin katılımı ön planda
Gençlerin, buzul koruma çabalarına aktif katılımına öncelik verilecek. Hükümetler, bilimsel kuruluşlar, özel sektör ve sivil toplum örgütlerine bu çabalara destek verme çağrısında bulunuldu.
Tavsiye Edilen Haberler
“2024, kayıtlardaki en sıcak yıl olacak”
WMO Genel Sekreteri Celeste Saulo, “Dünya Meteoroloji Örgütü, 2024’ün kayıtlardaki en sıcak yıl olduğunu doğruladı. İklim değişikliği, buzulların geri çekilmesine ve milyonlarca insanın su güvenliğinin tehlikeye girmesine yol açıyor” ifadelerini kullandı. Saulo, bu yılın dünya için bir “uyarı çağrısı” niteliğinde olması gerektiğini belirtti.
Buzulların korunması uluslararası yılı etkinlikleri
Yıl boyunca düzenlenecek etkinliklerle buzulların iklim sistemi ve su döngüsündeki kritik rolü hakkında farkındalık artırılacak. Ayrıca, veri toplama ve analiz süreçlerinin geliştirilmesi ve iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasına yönelik çözümler ele alınacak.
Dünya çapında hızlanan buzul erimesine karşı alınacak önlemler, hem ekosistemlerin korunması hem de insanların gelecekteki su güvenliğinin sağlanması açısından hayati önem taşıyor.
