Dünya, sanayi öncesi döneme kıyasla 1,5°C sınırını aşarak iklim değişikliğinin etkilerini daha belirgin hale getirdi. Küresel ortalama yüzey sıcaklığı, 1850-1900 dönemine göre 1,55 ± 0,13°C artarak kaydedilen en sıcak yıl oldu.
Birleşmiş Milletler Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) yayımladığı Küresel İklim Durumu 2024 raporu, aşırı hava olaylarının ekonomik ve sosyal etkilerine dikkat çekerek, okyanus sıcaklıklarındaki ve deniz seviyesindeki rekor artışların uzun vadeli sonuçlarını ortaya koydu.
İklim değişikliğinin etkileri her geçen yıl daha da belirgin hale gelirken, aşırı sıcaklıklar, kuraklıklar, seller, tropikal fırtınalar ve orman yangınları dünya genelinde büyük tehdit oluşturmaya devam ediyor.
Guterres: Gezegenimiz daha fazla sıkıntı sinyali veriyor
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, X hesabından yaptığı açıklamada; “Gezegenimiz daha fazla sıkıntı sinyali veriyor. Yeni Dünya Meteoroloji Örgütü raporu, uzun vadeli küresel sıcaklık artışının 1,5°C ile sınırlandırılmasının hâlâ mümkün olduğunu gösteriyor. Liderler bunu gerçekleştirmek için harekete geçmeli, ucuz, temiz, yenilenebilir enerjinin ve yeni Ulusal iklim planlarının faydalarından yararlanmalıdır” dedi.
Tavsiye Edilen Haberler
İklim değişikliğinin ana göstergeleri
İklim krizinin ilerleyişini gösteren temel veriler, sıcaklık artışları, yağış rejimlerindeki değişiklikler, okyanus sıcaklıkları, deniz seviyesindeki yükselişler ve aşırı hava olaylarının şiddetlenmesi gibi unsurları içeriyor.
Küresel ortalama yüzey sıcaklığı artmaya devam ediyor
Sera gazı emisyonları yükseldikçe küresel sıcaklıklar da artış göstermeye devam ediyor.
2024 yılı, ölçümlerin başladığı tarihten bu yana en sıcak yıl olarak kaydedildi. Sanayi öncesi döneme göre sıcaklık farkı 1,55°C olarak ölçüldü. Paris Anlaşması’nda belirtilen 1,5°C ve 2°C sınırları yıllık sıcaklık değişimlerine değil, uzun vadeli eğilimlere odaklanıyor.
Bilim insanları, küresel ısınma hedeflerine ne kadar yaklaşıldığını daha iyi analiz edebilmek için yeni ölçüm yöntemleri üzerinde çalışıyor.
Yağış düzeni ve aşırı hava olayları
Küresel sıcaklık artışları yağış rejimlerini de büyük ölçüde değiştiriyor.
Bazı bölgelerde aşırı kuraklık yaşanırken, bazı bölgelerde rekor düzeyde yağış görülüyor. Seller, tropikal siklonlar, kuraklıklar ve orman yangınları her yıl daha yıkıcı hale geliyor. Bu tür felaketlerin önlenmesi ve etkilerinin en aza indirilmesi için erken uyarı sistemlerine yatırım yapılması hayati önem taşıyor.
Okyanus sıcaklıkları ve deniz seviyesi yükselişi
Sera gazları atmosferde biriktikçe yalnızca kara alanları değil, okyanuslar da ısınıyor.
2024 yılında küresel deniz seviyesi rekor seviyeye ulaştı. 1993-2002 döneminde yıllık 2,1 mm olan deniz seviyesi artışı, 2015-2024 yılları arasında 4,7 mm’ye yükseldi. Bu artış, kıyı şehirlerinde selleri ve erozyonu artırarak milyonlarca insanın yaşamını tehdit ediyor.
Dünyanın büyük metropollerinin çoğu kıyı bölgelerinde yer alıyor. Deniz seviyesindeki küçük değişimler bile tuzlu su istilasına, altyapı hasarına ve kıyı bölgelerinden iç kesimlere göçe neden olabiliyor.
Aşırı hava koşulları ve felaketler
Artan sıcaklıklar, dünya genelinde aşırı hava olaylarının sıklığını ve şiddetini artırıyor.
Sıcak ve soğuk hava dalgaları, yoğun yağışlar, kuraklıklar, orman yangınları ve tropikal fırtınalar gibi ekstrem hava olayları giderek daha büyük zararlara yol açıyor. Detaylı bilgiler Küresel İklim Durumu 2024 raporunda yer alıyor.
İklim değişikliğinin sürdürülebilir kalkınma üzerindeki etkisi
Atmosferdeki karbondioksit (CO₂) konsantrasyonundaki artış, aşırı hava olaylarını tetikleyen altı temel iklim göstergesini etkileyerek, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne (SDG) ulaşmayı zorlaştırıyor.
İklim değişikliği, sağlık, tarım, su kaynakları ve altyapı gibi alanları tehdit ediyor. Deniz seviyesinin yükselmesi kıyı bölgelerindeki toplulukları doğrudan etkiliyor. Aşırı hava olayları, milyonlarca insanın geçim kaynaklarını kaybetmesine ve kitlesel göçlere yol açıyor.
İklim krizi ile mücadelede çözüm yolları
İklim değişikliği kontrol altına alınamaz bir noktaya ulaşmadan önce, hem uyum sağlama (adaptasyon) hem de emisyonları azaltma (mitigasyon) stratejilerinin hızla uygulanması gerekiyor.
Uyum Sağlama (Adaptasyon)
Aşırı hava olaylarının yalnızca ne zaman olacağını değil, nasıl bir etki yaratacağını da tahmin etmek gerekiyor.
Erken Uyarı Sistemleri, aşırı hava olaylarını önceden bildirerek hükümetlerin, toplumların ve bireylerin hazırlıklı olmasını sağlıyor. Ancak, dünya nüfusunun üçte biri hâlâ bu sistemlere erişemiyor.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, önümüzdeki beş yıl içinde herkesin erken uyarı sistemleriyle korunması için Dünya Meteoroloji Örgütü’nü görevlendirdi.
Emisyonları Azaltma (Mitigasyon)
Karbon salınımını azaltmak için fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçiş hızlandırılmalı.
Sanayi, ulaşım ve enerji sektörlerinde temiz teknolojilere yatırım yapılmalı. Doğa temelli çözümler, ormanların korunması ve karbon yutak alanlarının artırılması yoluyla teşvik edilmelidir.
İklim krizi acil müdahale gerektiriyor
2024 yılı, iklim değişikliğinin etkilerinin en belirgin hissedildiği yıl oldu. Ancak bu kriz, doğru politikalar ve hızlı aksiyonlarla hafifletilebilir.
Daha güçlü iklim politikalarının uygulanması, geniş kapsamlı erken uyarı sistemlerinin oluşturulması ve sürdürülebilir kalkınma stratejilerinin hayata geçirilmesi, gezegenimizin geleceği açısından kritik öneme sahiptir.
Birleşmiş Milletler Dünya Meteoroloji Örgütü’nün son raporu, uzun vadeli küresel sıcaklık artışının 1,5°C ile sınırlandırılmasının hâlâ mümkün olduğunu gösteriyor. Ancak bunun gerçekleşmesi için dünya liderlerinin hızlı ve kararlı adımlar atması gerekiyor.
Ucuz, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek, karbon emisyonlarını düşürecek yeni ulusal iklim planlarını hayata geçirmek ve iklim politikalarını daha da güçlendirmek, iklim değişikliğiyle mücadelede kritik bir rol oynayacaktır.
Gezegenimizin geleceği, bugün alınacak önlemlerle şekillenecek. Harekete geçmek için zaman daralıyor.









