İklim değişikliği Akdeniz’i etkilemeyi sürdürüyor. Yapılan araştırmalara göre; meydana gelen sel felaketleri ve fırtınaların hem gücü hem de sıklığı artıyor. Bilim insanları kurak bölgelerin daha kurak hale geleceğini, aşırı yağmurların daha yoğun olacağını ön görüyor.
Akdeniz’de kısa süreli ve yoğun yağışlar her zaman tipik bir durum olmuştur; ancak son yıllarda yaşanan birçok iklim aşırılığında olduğu gibi, bölgede son dönemde görülen hava olayları bu normları aşıyor. Buna Los Angeles’taki mevcut yangınlar da dahil.
Sonbahar aylarında, İspanya’dan Balkanlar’a ve Fas’tan Libya’ya kadar geniş bir coğrafyada ölümcül seller yaşandı. Özellikle Ekim ayında Valencia’da meydana gelen sellerde 200’den fazla kişi hayatını kaybetti. Aynı dönemde, Avrupa’ya tek bir haftada bir ayın normal yağış miktarının beş katı yağış düştü.

İklim değişikliğinin gücü ve sıklığı artırması
Bilim insanları, iklim değişikliğinin yalnızca Akdeniz’deki yıkıcı fırtınaların gücünü değil, sıklığını da artırdığını ve bu durumun gelecekte daha da kötüleşeceğini söylüyor.
Akdeniz havzasının kıyı kesimleri, özellikle denize yakın dağların bulunduğu yerlerde, her zaman aşırı yağış riski altındaydı. Ancak bugün daha kötü bir tablo ortaya çıkmış durumda: Aşırı yağış olaylarında on yıllar öncesine kıyasla daha fazla yağmur yağıyor.
Tavsiye Edilen Haberler
-
İklim DeğişikliğiTürkiye, İkinci Ulusal Katkı Beyanı’nı Birleşmiş Milletler’e sundu -
SürdürülebilirlikDünyayı bekleyen tehlike: Amazon nasıl yavaş yavaş ölüyor? -
Çevre KirliliğiTürkiye’de geçen yıl 120 milyon ton atık oluştu -

Avrupa-Akdeniz İklim Değişikliği Merkezi’nden bilim insanı Leone Cavicchia, bu aşırı yağış olaylarının yoğunluğunun önümüzdeki yıllarda artacağını öngörüyor.
Bunun nedenlerinden biri, Akdeniz bölgesinin küresel ortalamadan yüzde 20 daha hızlı ısınması. Havanın sıcaklığı arttıkça, havanın su tutma kapasitesi de artıyor. İklim modelleri, yoğun yağış olaylarının şiddetleneceğini, ancak genel yağış miktarının azalacağını gösteriyor. Yani, kurak bölgeler daha kurak hale gelecek, ancak aşırı yağmurlar daha yoğun olacak.

Akdeniz: Ani seller için yüksek riskli coğrafya
Akdeniz çevresindeki dağlar, kapalı deniz yapısı ve kurumuş nehir yatakları, bölgeyi ani sel baskınlarına karşı daha hassas hale getiriyor.
Bölgedeki birçok su yolu yılın büyük bir bölümünde kurudur. Ancak yoğun yağışlar geldiğinde, su hızla dik nehir yataklarında toplanarak sadece birkaç saat içinde metrelerce yükselebilir. İtalya’nın Pavia kentindeki İleri Araştırmalar Üniversitesi Okulu’ndan hidroloji uzmanı Francesco Dottori, bu durumun ani sel riskini artırdığını belirtiyor.

Kapalı bir deniz olan Akdeniz, diğer su kütlelerine kıyasla daha hızlı ısınıyor. Bu, bölgeye yoğun yağış getiren nem kaynağını daha etkili kılıyor. Aynı zamanda, kutup jet akımlarının güçlü atmosferik hareketleri de Akdeniz havasında rol oynuyor. Jet akımı, sıcak havayı kuzeye, soğuk havayı güneye taşıyan kuzey-güney dalgaları oluşturabiliyor.
Eylül ayında Fırtına Boris bu atmosferik hareketler sonucu ortaya çıktı ve Orta ve Güney Avrupa’da yıkıma yol açarak 24 kişinin ölümüne neden oldu. Boris’in hemen ardından, Valensiya’da yüzlerce kişinin ölümüne neden olan başka bir atmosferik sistem etkili oldu. Geçen yıl ise Yunanistan üzerinde oluşan bir başka sistem, Libya’ya ulaştığında güçlenerek Fırtına Daniel’e dönüştü. Bu fırtına, iki barajın yıkılmasıyla 13.200 kişinin ölümüne yol açtı.
Artan nüfus riskleri katlıyor

Son on yıllarda Akdeniz kıyıları ve taşkın yatakları yoğun bir şekilde kentleşmiş durumda. Bu durum su yolları için alan bırakmazken, taşkın riskini ve insan üzerindeki etkilerini artırıyor.
Sel koruma yapıları ve erken uyarı sistemlerindeki gelişmeler, sellerin ölümcüllüğünü azaltmış olsa da, artan kentleşme ve nüfus yoğunluğu nedeniyle daha fazla insan ve mülk etkileniyor. Avrupa Sel Farkındalık Sistemi’nin geliştirilmesine katkı sağlayan Francesco Dottori, bu durumun sel zararlarını artırdığını belirtiyor.
Akdeniz ülkelerinin nüfusu 1960’lardan bu yana iki katına çıktı. Bugün yaklaşık 250 milyon insan, taşkın riskinin yüksek olduğu nehir havzalarında yaşıyor.
Bu veriler, iklim değişikliğinin Akdeniz’de nasıl bir kriz ortamı yarattığını ve alınması gereken önlemlerin aciliyetini gözler önüne seriyor.
Kaynak: NewYork Times









