Avrupa Birliği’nden iklim hedeflerine “esnek” ayar: 2040 hedefi risk altında mı?

Haber Girişi: 27 Ekim 2025 09:18

Avrupa Birliği (AB), 2040 yılına kadar net sera gazı emisyonlarını yüzde 90 oranında azaltmayı hedefleyen yasal olarak bağlayıcı hedefini onaylamak için BM’nin COP30 iklim zirvesi öncesinde acele ederken, süreçte endüstrilere ve üye ülkelere “nefes alma alanı” yaratacak önemli esneklikler içeren bir taslak uzlaşma belgesi ortaya çıktı.

Reuters tarafından incelenen bu taslak, AB ülkelerinin hedefi her iki yılda bir gözden geçirmesine olanak tanıyan planlar hazırladığını gösteriyor. Bu durum, gelecekte Brüksel’in politik veya ekonomik baskılar nedeniyle hedefi zayıflatmasına potansiyel olarak izin verebilir.

Bu gelişme neden önemli? AB’nin küresel iklim liderliği iddiasını temsil eden bu hedefin, aylar süren müzakereler sonunda bazı hükümetlerin yeşil tedbirlere karşı çıkması ve düşük karbonlu geçişin finansmanı konusundaki endişeleri nedeniyle esnekleştirilmesi, kararlılık konusunda soru işaretleri yaratıyor.

📧

Haftalık Çevre Bültenine Kaydolun

En önemli haberleri anında alın

Türkiye için ne anlama geliyor? AB’ye ihracat yapan Türk sanayicileri ve AB Yeşil Mutabakatı’na uyum sürecinde olan Türkiye için, AB’nin hedeflerine getirdiği her türlü esneklik, sınırda karbon düzenlemesi (CBAM) gibi mekanizmaların uygulanma şeklini etkileme potansiyeli taşıyor. Taslak, ayrıca ormanların CO2 emiliminde veya karbon giderme teknolojilerinde yaşanabilecek aksaklıkların, diğer sektörlerin emisyon azaltma hızını artırma zorunluluğunu ortadan kaldırmayı vadediyor.

2040 hedefine iki yıllık gözden geçirme ve “açık” güvencesi

AB, $2040 \text{ hedefini}$ onaylatmak için $4 \text{ Kasım’daki}$ iklim bakanları toplantısı öncesinde son uzlaşma yollarını arıyor. Taslak teklifin iki ana esneklik maddesi, sektörleri rahatlatmayı ve politik direnci azaltmayı amaçlıyor:

1. İki Yıllık Gözden Geçirme Mekanizması

Taslak, üye ülkelerin 2040 iklim hedefini her iki yılda bir gözden geçirmesine izin veren planlar öngörüyor. Bu mekanizma, hükümetlere beklenmedik ekonomik zorluklar, savunma veya sanayi önceliklerinin değişmesi gibi durumlarda hedefe ulaşmada esneklik sağlama potansiyeli sunuyor. Ancak eleştirmenler, düzenli gözden geçirmelerin siyasi baskılar altında hedefin zayıflatılmasına yol açabileceği konusunda uyarıyor.

2. Sektörler Arası Yükümlülük Transferi Yok

Taslağın en çarpıcı maddelerinden biri ise, bir sektördeki olası “açıkların” diğer sektörleri olumsuz etkilemeyeceği güvencesi. Özellikle, ormanların beklenenden daha az CO2 emmesi (doğal bataklık kaybı) veya atmosferden CO2 uzaklaştırma teknolojilerinin (Karbon Yakalama ve Depolama – CCS) planlanandan daha yavaş gelişmesi gibi durumlarda, diğer endüstrilerin hedefe ulaşmak için emisyonlarını daha hızlı azaltmak zorunda kalmayacağı yasal olarak güvence altına alınıyor.

  • Taslak İfadesi: “25 Ekim tarihli taslakta, ‘Bir sektördeki olası açıkların diğer sektörleri olumsuz etkilememesi gerekiyor’ denildi.” Bu, sanayinin, doğal süreçlerdeki aksaklıkların maliyetini üstlenmeme talebini yansıtıyor.

Karbon kredileri ve düzenleme gevşetme pazarlığı

Taslak, yüzde $90 \text{ emisyon azaltma hedefini}$ korurken ve bu hedefin yüzde $3$’ünün yabancı karbon kredileriyle karşılanabileceği kotasında bir değişiklik yapmazken, ülkeler hâlâ bu oranı tartışıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bu oranın potansiyel olarak yüzde $5$’e kadar çıkarılabileceği yönünde görüş bildirdi. Yurt dışı karbon kredilerine daha fazla güvenilmesi, AB’nin kendi sınırları içindeki emisyon azaltma çabalarının yoğunluğunu düşürebilir.

Ayrıca, şüpheci hükümetleri (özellikle Polonya ve Çek Cumhuriyeti) ikna etmek amacıyla, AB Komisyonu diğer yeşil düzenlemelerde gevşemeler yapma sözü verdi:

  • Fiyat Kontrolleri: Ulaşım yakıtları için yaklaşan karbon pazarında fiyat kontrolleri getirilmesi.
  • Otomobil Yasağı: Almanya ve İtalya’nın baskıları üzerine $2035 \text{ içten yanmalı motorlu araç yasağının}$ gevşetilmesi olasılığı.

Yeşil mutabakata uyum ve CBAM riski

AB’nin 2040 hedefine getirdiği esneklikler, Türkiye’nin Yeşil Mutabakat’a uyum sürecini yakından ilgilendirmektedir. 2040 hedefinin potansiyel olarak zayıflatılması veya ertelenmesi, Türk endüstrisi için kısa vadede bir “nefes alma” imkanı gibi görünebilir. Ancak bu durum iki ana risk taşır:

  1. Belirsizlik: AB hedeflerindeki sürekli değişim ve esneklik arayışı, 2040 ve sonrası için Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) ve diğer çevresel standartların gelecekteki sıkılığını belirsizleştirecektir. Türk ihracatçıları, bu belirsizliğe rağmen AB’nin nihai olarak karbon fiyatlandırmasını yükselteceği varsayımıyla hareket etmeye devam etmelidir.
  2. Karbon Kredisi Etkisi: AB’nin yurt dışı karbon kredisi kotasını artırması (Macron’un önerdiği gibi %5’e çıkarması), Türkiye gibi ülkelerdeki karbon azaltım projelerine olan ilgiyi artırabilir ve bu projeler için finansman akışını potansiyel olarak destekleyebilir.
Yorum

Avrupa Birliği'nin 2040 emisyon azaltma hedefini kabul ettirme çabası sırasında ortaya çıkan bu taslak, AB'nin iklim liderliği ile ekonomik ve siyasi gerçeklikler arasında kaldığı zorlu dengeyi gözler önüne seriyor.
İki yılda bir gözden geçirme ve sektörler arası 'açık' yükümlülüğünün kaldırılması gibi esneklikler, şüphesiz endüstri lobilerini ve şüpheci hükümetleri rahatlatacaktır. Ancak bu tür "güvenceler," bilimsel gerekliliklerin aksine, politik uzlaşmanın maliyetini göstermektedir.
Küresel sıcaklık artışını 1.5C ile sınırlama hedefi, bu tür esneklikleri kaldıramayacak kadar hassastır. AB'nin bu hamleleri, uzun vadede emisyonları kararlı bir şekilde düşürme konusundaki taahhüdünü zayıflatma riskini taşımakta ve Brüksel'in "Yeşil Mutabakatı" savunma kararlılığının bir sınavı olacaktır.

Kaynak: Reuters, Avrupa Komisyonu

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
×