Hükümetlerarası Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Platformu’nun (IPBES) yayımladığı yeni rapor, iklim değişikliği, doğa kaybı ve gıda güvensizliğinin ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlı olduğunu ortaya koydu. Rapora göre, bu sorunları ayrı ayrı ele almak, çözüm üretmekte etkisiz kalıyor.
Beş temel alanın birbiriyle bağlantısı hafife alınıyor
Raporda, hükümetlerin biyoçeşitlilik, su, gıda, sağlık ve iklim değişikliği arasındaki bağlantıları yeterince önemsemediği belirtildi. Bu “silo yaklaşımı” olarak adlandırılan yöntem, ağaç dikme projeleriyle biyolojik çeşitliliğe zarar vermek veya gıda üretimini artırırken nehirleri kirletmek gibi istenmeyen sonuçlar doğuruyor.
Yaklaşık 150 ülkenin onayladığı değerlendirme, Namibya’nın Windhoek kentinde düzenlenen toplantıda kamuoyuna sunuldu. Raporun eş başkanı ve İngiltere Ekoloji ve Hidroloji Merkezi’nden Prof. Paula Harrison, doğal dünyayı etkileyen krizler arasındaki bağımlılıkları anlamanın kritik olduğunu ifade etti. Harrison, “Mevcut yönetim sistemlerimiz çok parçalı ve bağlantıları görmezden geliyor. Bu durum, istenmeyen sonuçlara ve tavizlere yol açıyor” dedi.

Sorunlara bütünsel yaklaşım için 70 çözüm önerisi
IPBES raporunda, iklim değişikliği ve doğa kaybı gibi sorunları bütünsel olarak ele almak için 70’in üzerinde çözüm önerisi sunuldu. Bu çözümler arasında düşük maliyetli yöntemler dikkat çekiyor. Örneğin, Senegal’de istilacı bitkilerle mücadele ederek hem su kirliliği azaltıldı hem de biyolojik çeşitlilik ve halk sağlığı açısından olumlu sonuçlar elde edildi.
Rapora göre, küresel ekonomik faaliyetlerin doğa üzerindeki olumsuz etkilerinin maliyeti yılda 10-25 trilyon doları buluyor. New Jersey Eyalet Üniversitesi’nden Prof. Pamela McElwee, doğaya verilen zararların genellikle göz ardı edilerek kısa vadeli finansal kazançların önceliklendirildiğini belirtti.
Doğa kaybı ve gıda güvensizliği en çok yoksulları etkiliyor
Raporda, dünya nüfusunun yarısından fazlasının biyolojik çeşitlilik, su ve gıdadaki azalmalardan etkilendiği ve bu kişilerin çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerde yaşadığı vurgulandı. İnsan faaliyetlerinin doğrudan sonucu olarak biyoçeşitlilik kaybının, gıda güvenliği, su kaynakları, sağlık ve iklim değişikliğine karşı dayanıklılık üzerinde ciddi etkileri olduğu belirtildi.

Eylemin gecikmesi maliyetleri artırıyor
Biyoçeşitliliği koruma gibi hedeflere yönelik geç kalınan eylemler, maliyetleri artırıyor ve türlerin yok olma riskini iki katına çıkarıyor. Raporda, mevcut “her zamanki gibi iş yapma” eğilimlerinin devam etmesi halinde, 2050 ve 2100 yıllarına yönelik biyolojik çeşitlilik, su kalitesi ve insan sağlığı sonuçlarının son derece olumsuz olacağı ifade edildi.
Prof. Harrison, iklim değişikliği, doğa koruma ve sürdürülebilir üretim-tüketim gibi alanları birleştiren bütünleşik senaryoların, insanlar ve doğa için daha olumlu sonuçlar yaratabileceğini belirtti.
IPBES: Doğa ve insan için bilimsel rehberlik
IPBES, gezegenimizin fauna ve flora çeşitliliği ve bunların insanlara sağladığı katkılar hakkında bilimsel değerlendirmeler sunuyor. 2019’da yayımladığı bir raporda, insan faaliyetleri nedeniyle bir milyon türün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu açıklamıştı. Bu son rapor ise doğanın korunması ve iklim değişikliğiyle mücadele arasında daha güçlü bağlantılar kurmanın önemini bir kez daha vurguluyor.