Küresel ısınma ve kuraklık balık ölümlerini artırıyor: Türkiye’deki sular tehlikede

Haber Girişi: 28 Ağustos 2025 11:11

İklim değişikliğinin etkisiyle artan sıcaklıklar ve kuraklık, su kaynakları üzerinde yıkıcı etkilere neden oluyor. Temmuz 2025’in son 55 yılın en sıcak ayı olarak kayıtlara geçmesi, bu endişeleri daha da artırdı.

İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Meriç Albay, azalan su seviyelerinin kirleticilerle birleşerek sucul ekosistemler için büyük bir tehdit oluşturduğunu belirtiyor.

Düşük su seviyesi ve kirleticilerin tehlikeli kombinasyonu

Sıcaklıkların 30 derecenin üzerine çıkmasıyla göl, gölet ve içme suyu barajlarında buharlaşma artıyor ve sığ alanlar kurumaya başlıyor. Bu durum, sucul canlıları strese sokuyor ve bazı türlerin uyum sağlayamayarak ölmesine neden oluyor. Prof. Dr. Albay, özellikle sığ göllerde bu durumun daha büyük ekolojik yıkımlara yol açtığını vurguluyor.

[Reklam alanı]

Haftalık Çevre Bültenine Kaydolun

En önemli haberleri anında alın

Azalan su kütlelerine karışan azot ve fosfor gibi kirleticiler, su kalitesinin hızla bozulmasına, zararlı alglerin aşırı artışına ve sudaki oksijen seviyesinin düşmesine neden oluyor. Bu olaylar, Manyas Gölü’nde yaşanan balık ölümlerinin de temel nedeni olarak gösteriliyor. Manyas Gölü, Türkiye’nin en önemli sulak alanlarından biri olmasına rağmen, tarımsal kirleticiler ve organik yükler nedeniyle ekosisteminde bozulmalar meydana geldi.

Siyanobakteri artışının sağlık riskleri

Prof. Dr. Albay, sıcaklıkların 25 derecenin üzerine çıktığı ve kirleticilerin yoğun olduğu sularda siyanobakteri artışlarının yaygınlaştığına dikkat çekiyor. Bu bakterilerin bazıları biyotoksin üreterek hem sucul canlılar hem de bu suyu kullanan insanlar için ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Dünya Sağlık Örgütü, içme sularında belirli bir siyanotoksin limitinin aşılması halinde uzun süreli tüketimin tehlikeli olduğunu belirtiyor.

Çözüm yolları: Kontrol ve izleme

Prof. Dr. Albay, bu ekolojik felaketlerin önüne geçmek için alınması gereken acil önlemleri sıralıyor:

  • Kirleticilerin Kontrolü: Siyanobakteri artışlarının ana nedeni olan azot ve fosforun su kaynaklarına girişinin engellenmesi gerekiyor. Bu, tarımsal gübre kullanımının ve evsel atıkların kontrol altına alınmasını gerektiriyor.
  • Su Tüketiminin Azaltılması: Sığ göl ekosistemlerini korumak için madencilik, sanayi ve tarımsal su tüketiminin azaltılması şart. Gerekirse havzada yetiştirilen bitki deseninin değiştirilmesi öneriliyor.
  • Sürekli İzleme ve Erken Uyarı Sistemleri: Su kaynaklarındaki değişimlerin biyolojik ve kimyasal parametrelerle sürekli olarak izlenmesi ve ani değişimleri takip eden erken uyarı sistemlerinin kurulması büyük önem taşıyor.
  • Eğitim ve Farkındalık: Halkın su kaynaklarının önemi konusunda bilinçlendirilmesi ve yerel toplulukların bu soruna karşı duyarlılığının artırılması gerekiyor.

Sonuç olarak, iklim değişikliğinin etkisiyle artan sıcaklıklar ve kuraklık, su kaynaklarımızı tehdit etmeye devam ediyor. Prof. Dr. Albay, su yönetiminde ekosistemin ihtiyaçlarının ön planda tutulması ve bu tür sorunlara karşı acil eylem planlarının hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.

[Reklam alanı]

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
×