Küresel ısınmanın paradoksu: Soğutma talebi 2050’ye kadar üçe katlanacak, elektrik şebekeleri çöküş tehlikesinde

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından COP30’da tanıtılan Küresel Soğutma İzleme 2025 Raporu, iklim krizi çağının en büyük altyapı ikilemini gözler önüne seriyor. Rapor, artan sıcak hava dalgaları nedeniyle küresel soğutma kapasitesinin 2050 yılına kadar üç kattan fazla artabileceği konusunda uyarıyor. En kötü senaryoda, bu artışın yol açacağı emisyonlar neredeyse iki katına çıkacak ve elektrik şebekeleri en yüksek talep anlarında çökme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Ancak rapor, Sürdürülebilir Soğutma Yolu ile emisyonların yüzde 97’ye kadar azaltılabileceğini ve bu dönüşümün küresel ekonomiye 17 ila 26 trilyon ABD doları arasında tasarruf sağlayacağını gösteriyor.

Bu hayati rapora göre, soğutma artık bir konfor aracı değil; gıda, ilaç, mahsul ve insan hayatını koruyan temel bir altyapıdır. Peki, dünya, özellikle de talep artışının en hızlı olduğu Afrika ve Güney Asya, bu devasa talep artışını nasıl yönetecek? Pasif ve düşük enerjili çözümlere öncelik veren bu “Sürdürülebilir Yol”, iklim adaletsizliğini ve eşitsizliği nasıl azaltabilir?

Isı uçurumu ve savunmasız kesimler

Sıcak hava dalgaları, iklimin en ölümcül tehlikesi olarak kabul edilmektedir. Nüfus, şehirler ve gelirler arttıkça, hayat kurtarıcı soğutmayı sağlama yarışı adil ve sürdürülebilir bir şekilde yürütülmelidir. Mekan soğutmasından gıda ve ilaçları koruyan soğuk zincirlere kadar uzanan soğutma, özellikle ısı adalarının sıcaklıkları 5 ila 10 °C artırabildiği şehirlerde kritik öneme sahiptir.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği, doğa koruma ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

×

Rapor, günümüzde 1 milyardan fazla insanın halihazırda yeterli soğutmaya erişemediğini ve önlem alınmazsa bu sayının 2050 yılına kadar üç katına çıkabileceğini belirtiyor. Bu durum, her yıl yüz binlerce insanın sıcağa bağlı ölümüne yol açıyor.

En savunmasız olanlar ise şunlardır:

  • Düşük Gelirli Gruplar: Kötü inşa edilmiş konutlarda yaşayanlar, yaşlılar ve kadınlar.
  • Küçük Çiftçiler ve Açık Hava Çalışanları: Geçim kaynakları, ürünlerini pazara ulaştırmak için soğuk hava depolarına bağlı olanlar.

2050 projeksiyonları: Şebekeler ve emisyonlar tehlikede

Eğer mevcut gidişat devam ederse (Her Zamanki Gibi Senaryo):

  • Talep Patlaması: Küresel soğutma kapasitesi 2022’deki 22 TW’den, 2050’ye kadar üç kattan fazla artarak 68 TW’ye ulaşacaktır.
  • Emisyon Riski: Soğutma kaynaklı emisyonlar aynı dönemde 4,1 Gt’den 7,2 Gt’ye çıkabilir.
  • Şebeke Dayanıklılığı: Özellikle talebin en hızlı arttığı Afrika ve Güney Asya’da, yönetilmeyen klima kullanımı elektrik şebekelerini aşırı yükleyerek elektrik kesintilerine ve halk sağlığı sorunlarına neden olacaktır.

Sürdürülebilir soğutma yolu: Pasif tasarımın gücü

UNEP’in ortaya koyduğu Sürdürülebilir Soğutma Yolu (Sustainable Cooling Pathway), bu zorlukların üstesinden gelmek için dengeli bir yaklaşım sunar:

Strateji AlanıHedefEkonomik Getiri
Pasif ve Düşük Enerjili ÇözümlerIsı yükünü azaltma (Binalarda iç sıcaklığı 0,5-8 °C düşürme)Yaklaşık 17 trilyon ABD Doları enerji tasarrufu
Yüksek Verimli EkipmanVerimliliğin artırılması (Hibrit sistemler enerji kullanımını %30 azaltır)26 trilyon ABD Dolarına kadar şebeke yatırımından kaçınma
HFC AzaltımıGüçlü sera gazlarının aşamalı olarak kaldırılmasıKüresel ısınma potansiyelini düşürme

Bu yol, 2050’de beklenen emisyonları %64 oranında, yani 2,6 milyar ton karbondioksite düşürecektir. Elektrik şebekeleri tamamen karbonsuzlaştırılırsa, toplam emisyon azaltımı yüzde 97’ye kadar ulaşabilir. En kritik nokta, bu emisyon azaltımının yaklaşık üçte ikisinin pasif ve düşük enerjili çözümlerden gelmesidir.

Eşitlik ve hız: Pasif yaklaşım nasıl uygulanır?

“Önce Pasif” yaklaşım, sadece emisyonları azaltmakla kalmaz, aynı zamanda eşitliği de artırır. Pasif soğutma önlemleri (iyi yalıtım, yeşil çatılar, gölgelendirme), 2050 yılına kadar soğutmaya ihtiyacı olacak, ancak başka türlü erişemeyecek 3 milyar insanın sürdürülebilir bir şekilde serinlemesini sağlayabilir. Fan ve klima birleştiren hibrit sistemler ve güneş enerjili cihazlar, özellikle şebekeden uzak yerler için hayati, uygun maliyetli çözümlerdir.

En Güçlü Politika Hamlesi: Yapı yönetmelikleri aracılığıyla pasif soğutmayı zorunlu kılmak, mekanik soğutmaya olan bağımlılığı azaltmak için en güçlü kaldıracı oluşturmaktadır. Zira şu anda Afrika’da yeni kat alanlarının sadece beşte biri yapı kodlarına tabidir.

Türkiye ve bölgeye bağlantı: Isı adaletsizliği ve kentsel gelişim

Türkiye, özellikle Akdeniz ve Güneydoğu bölgelerinde giderek artan sıcak hava dalgaları ve kentsel “ısı adası” etkileriyle mücadele etmektedir. UNEP raporundaki bulgular, Türkiye’nin kent planlaması için kritik dersler sunmaktadır:

  1. Yapı Yönetmelikleri: Türkiye’nin, Pasif Soğutma Yolu’nu temel alarak yapı yönetmeliklerinde pasif soğutmayı (yalıtım, cephe tasarımı, doğal havalandırma) zorunlu kılması, hem enerji talebini azaltacak hem de düşük gelirli hanelerin fatura yükünü hafifletecektir.
  2. Şebeke Stresi Yönetimi: Özellikle yaz aylarında turistik bölgelerde ve büyük şehirlerde zirveye çıkan klima kullanımı şebekeleri zorlamaktadır. Pasif ve hibrit çözümlere geçiş, Türkiye’nin de pahalı şebeke yatırım ihtiyacından kaçınmasına yardımcı olabilir.
  3. Halk Sağlığı: Türkiye’deki yaşlı nüfus ve açık havada çalışanlar, ısı stresi açısından en riskli gruplardır. Soğutmaya adil erişim, artık kamu sağlığı ve sosyal adalet meselesi olarak ele alınmalıdır.

Geleceği soğutmanın anahtarı

Küresel Soğutma İzleme 2025 Raporu, insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük ikilemi, yani iklim krizine uyum sağlamak için gereken soğutmanın, bizzat iklim krizini kötüleştirmesi riskini keskin bir şekilde ortaya koyuyor. Ancak bu felaket döngüsü bir zorunluluk değil, bir seçimdir.

Rapor, “önce pasif” yaklaşımının sadece çevresel bir tercih değil, aynı zamanda 17 trilyon dolarlık tasarruf potansiyeliyle dünyanın en cazip ekonomik yatırım kararı olduğunu kanıtlıyor. Politika yapıcıların, acil durum müdahalesinden sistemik ısı direncine geçmesi ve bu hayati altyapıyı yasalarla güvence altına alması gerekiyor. Geleceği soğutmanın anahtarı, daha fazla ve daha verimli klima takmak değil, binalarımızı ve şehirlerimizi baştan aşağı pasif çözümlerle dönüştürmektir.

Kaynak: UNEP, Küresel Soğutma İzleme 2025 Raporu

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top