Mersin’de gerçekleştirilen etkinliklerle, kentteki deniz kirliliği ve iklim değişikliğinin etkilerine dikkat çekildi. ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü, Mersin Büyükşehir Belediyesi ve MTSO AB Bilgi Merkezi iş birliğiyle düzenlenen farkındalık çalışmaları kapsamında, Çamlıbel Balıkçı Barınağı’nda deniz temizliği yapıldı, belgesel film hazırlandı ve denizlerin korunması için alınması gereken önlemler kamuoyuyla paylaşıldı.
Akdeniz’in ekolojik geleceği tehlikede
Etkinliklerde konuşan ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyeleri, Akdeniz’in, iklim değişikliğinden dünyada en fazla etkilenecek üç havzadan biri olduğuna vurgu yaptı. Prof. Dr. Barış Salihoğlu, bölgedeki ısınma ve kuraklaşmanın diğer bölgelerden daha yüksek olmasının beklendiğini ifade ederken, Dr. Mustafa Mantıkçı, Adana ve Mersin’den gelen endüstriyel ve evsel atıklarla tarımsal faaliyetlerin denize taşıdığı yükün deniz ekosistemine büyük zarar verdiğini söyledi. Bu kirlilik, deniz canlılarını ve denizlerden elde edilen ekonomik kazançları tehdit ederken, balık ölümleri ve alg patlamaları gibi sorunların artmasına yol açıyor.
Kirlilik: Balıktan çok plastik
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, insan faaliyetlerinden kaynaklanan deniz kirliliği nedeniyle 2050 yılına kadar denizlerde balıktan fazla plastik bulunabileceği uyarısında bulundu. Kirlilik, deniz ekosistemlerini baskı altına alırken, istilacı türlerin çoğalmasına, oksijen seviyelerinin düşmesine ve sofralarımızdaki balık türlerinin kaybolmasına neden oluyor.
Dr. Korhan Özkan, deniz ekosisteminin mevcut baskılar altında bile direnmekte zorlandığını ve ek stres faktörlerinin, denizlerdeki krizleri artıracağını belirtti. Prof. Dr. Salihoğlu, bu baskıların ekosistemin dayanıklılığını azalttığını, bunun da ekonomik, çevresel ve toplumsal sorunlara yol açtığını dile getirdi.
Kameralarla deniz taraması
Deniz kirliliğine karşı alınan önlemleri anlatan Mersin Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Bülent Halisdemir, belediyenin Elektronik Gemi Denetleme Sistemi’ni (EGDS) devreye aldığını açıkladı. Yaklaşık 53,5 kilometrelik bir alanı kapsayan bu sistemle, ticari gemilerin yasa dışı atık deşarjları tespit edilerek idari yaptırımlar uygulanıyor. Halisdemir, bu tür teknolojik çözümlerle deniz kirliliğinin önüne geçmeyi hedeflediklerini söyledi.
Çözüm ve umut var
Akademisyenler, sorunun çözümsüz olmadığını, ancak küresel ve bölgesel boyutta daha fazla çaba gerektiğini belirtti. Alınacak önlemlerin sürdürülebilir olması gerektiği vurgulandı. Belgeselde konuşan Hakan Sefa Çakır, “Akdeniz’in sunduğu doğal kaynaklara sahip çıkmalıyız. Sahillerimizi temiz tutmalı, plastik tüketimini azaltmalı, yeniden kullanım ve geri dönüşümü teşvik etmeliyiz” diyerek bireysel ve toplumsal farkındalığın önemini dile getirdi.
Mersin ve Akdeniz için yapılan bu çağrılar, deniz ekosisteminin korunması, çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması ve iklim değişikliğinin etkilerinin hafifletilmesi için daha fazla iş birliği ve eylem gerektiğini ortaya koyuyor. Akdeniz’in geleceği, bireylerin, kurumların ve devletlerin ortak çabalarıyla şekillenecek.
