İklim değişikliğinde alarm zilleri: 2025 kayıtların en sıcak ikinci veya üçüncü yılı olmaya “kesin” gözüyle bakılıyor

Yayın: 9 Aralık 2025 07:36
Güncelleme: 9 Aralık 2025 07:36
Fotoğraf Kaynağı: Artem Korolev

Avrupa Birliği’nin yer gözlem programı Copernicus tarafından yayımlanan son veriler, gezegenimizin iklim bozulması nedeniyle insanlığın evrimleştiği istikrarlı koşullardan hızla uzaklaştığını gösteriyor. Rapora göre, 2025 yılının kayıtlardaki en sıcak ikinci veya üçüncü yıl olarak sona ermesi “neredeyse kesin”. Ocak-Kasım ayları arasındaki küresel sıcaklık ortalamaları, sanayi öncesi seviyelere göre şimdiden 1,48 santigrat derece daha yüksek seyretti. Bu anomali, 2023 yılının rekor sıcaklıklarıyla aynı seviyede bir tehlike sinyali veriyor.

Peki, küresel liderlerin yüzyıl sonuna kadar sınırı 1,5 santigrat derecede tutma taahhüdü, aylar ve yıllar bu eşiği aşmaya başlarken ne anlama geliyor? El Niño’dan La Niña’ya geçiş yaşanmasına rağmen sıcaklıkların rekor seviyelerde kalması, iklim değişikliğinin hızlanan ivmesi hakkında hangi gerçeği ortaya koyuyor? Bu dönüm noktası, fosil yakıt emisyonlarını hızla azaltma zorunluluğunu Türkiye ve dünya için nasıl bir aciliyet haline getiriyor?

1,5 derece eşiği: Artık bir yıl ortalaması değil, üç yıllık süreç

Paris İklim Anlaşması’nın en kritik hedefi, küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin 1,5 santigrat derece üzerinde sınırlamak. Ancak Copernicus verileri, bu hedefe ulaşılmasının zorluğunu gözler önüne seriyor:

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

  • Kasım Rekoru: Copernicus İklim Değişikliği Servisi Müdür Yardımcısı Dr. Samantha Burgess, sadece Kasım ayındaki küresel sıcaklıkların sanayi öncesi seviyelerin 1,54 santigrat derece üzerinde seyrettiğini bildirdi.
  • Üç Yıllık Ortalama Tehlikesi: En çarpıcı tahmin ise, 2023-2025 üç yıllık ortalamasının ilk kez 1,5 santigrat dereceyi aşmasının beklendiğidir. Bilim insanları sıcaklık hedefini 30 yıllık bir ortalama olarak yorumlasa da, kısa süreli aşım dönemlerinin hızlanması, hedefe ulaşılacağına dair umut ışığını azaltıyor.

Doğal döngülere rağmen devam eden ısınma

2023 ve 2024’teki küresel sıcaklık artışlarında etkili olan El Niño koşulları, 2025’te yerini zayıf bir şekilde soğutan La Niña koşullarına bıraktı. Doğal bir soğutma döngüsüne rağmen sıcaklıkların rekor seviyelerde kalması, ortalama sıcaklıkların yükselmesindeki ana etkenin insan kaynaklı karbon kirliliği olduğunu kanıtlamaktadır. Bu durum, sıcak hava dalgalarından yıkıcı sellere ve siklonlara kadar aşırı hava olaylarını güçlendirmiştir.

Emisyon alarmı: Hedeflere ulaşmada başarısızlık

Dünya Meteoroloji Örgütü (DMÖ) Genel Sekreteri Prof. Celeste Saulo, Copernicus’un bulgularını destekleyerek, “Paris Anlaşması’nın hedeflerine ulaşma yolunda değiliz” dedi. DMÖ’nün analizine göre, 1850’ye kadar uzanan kayıtlarda 2015-2025 yılları en sıcak 11 yıl olarak tespit edilmiştir.

Büyüme İvmesi:

  • Emisyonlar Artmaya Devam Ediyor: 2015’teki Paris anlaşmasından bu yana, gezegeni ısıtan emisyonlar artmaya devam etmiştir.
  • Yenilenebilir Enerji Freni: Yenilenebilir enerjinin yaygınlaşması, bu artışın kontrol altına alınmasına yardımcı olsa da, aşırı hava olaylarının yoğunluğu ve ortalama sıcaklıklar yükselmeye devam ediyor.

Dr. Burgess, “Bu dönüm noktaları soyut değil. İklim değişikliğinin hızlanan hızını yansıtıyorlar ve gelecekteki sıcaklık artışlarını azaltmanın tek yolu sera gazı emisyonlarını hızla azaltmaktır,” sözleriyle acil eylem çağrısı yaptı.

COP31 öncesi artan baskı

Copernicus’un bu raporu, gelecek yıl (2026) COP31 Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak olan Türkiye için hem büyük bir uyarı hem de uluslararası alanda sorumluluğu artıran bir durumdur.

Uzmanlar şu noktaya dikkat çekiyor: Küresel sıcaklıkların 1,5 derece eşiğinde seyrettiği bir dönemde zirveye başkanlık edecek olan Türkiye, uluslararası toplumun odak noktası olacaktır. Türkiye’nin, özellikle fosil yakıt kullanımını azaltma, yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandırma ve Ulusal Katkı Beyanı (NDC) hedeflerini güçlendirme konularında göstereceği somut liderlik, zirvenin başarısı açısından hayati önem taşımaktadır. Zira, iklim bozulmasının hızlanması, Türkiye’nin maruz kaldığı sıcak hava dalgaları, kuraklık ve düzensiz yağışlar gibi aşırı hava olaylarının yoğunluğunu da doğrudan artıracaktır.

Harekete geçmek için son çağrı

2025’in rekor kıran sıcaklıklar listesindeki yeri, iklim biliminin yıllardır yaptığı uyarıların somut bir teyididir. Artık sadece emisyon azaltımından bahsetmek yeterli değildir; sera gazı emisyonlarının hızla ve radikal bir şekilde azaltılması gerekmektedir. Aşırı hava koşullarının ekonomiler ve sürdürülebilir kalkınmanın tüm yönleri üzerinde yarattığı büyük küresel etkiler, DMÖ’nün de belirttiği gibi alarm zillerinin sürekli çalmasına neden olmaktadır. Bu veriler, küresel emisyonları düşürme konusunda atılacak her adımı, özellikle de fosil yakıtlardan kademeli çıkışa yönelik uluslararası taahhütleri, ertelenemez bir zorunluluk haline getirmektedir.

Kaynak: Copernicus İklim Değişikliği Servisi (C3S) Raporu, Dünya Meteoroloji Örgütü (DMÖ), Dr. Samantha Burgess, Prof. Celeste Saulo.

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Et

Çevre hikâyelerini kaçırma

İklim krizi, çevre kirliliği, deprem ve hava durumu haberlerini sosyal medyada da anlık olarak takip et.

Scroll to Top
×