Yeni yayımlanan küresel verilere göre, kasırgalar, seller ve çatışmalar gibi afetler nedeniyle 2024 yılı sonunda kendi ülkeleri içinde yerinden edilen insan sayısı ilk kez 80 milyonu aştı. Uzmanlara göre, bu tablo, iklim krizinin ve toplumsal şiddetin artık yönetilemez boyutlara ulaştığını gösteriyor.
Yerinden edilmeler rekor kırdı, kriz derinleşti
Uluslararası İç Göç İzleme Merkezi’nin (IDMC) 2024 Küresel İç Göç Raporu’na (GRID) göre, afetler nedeniyle 45,8 milyon yerinden edilme kaydedildi. Bu, son on yılın yıllık ortalamasının neredeyse iki katı ve 2008’den bu yana kaydedilen en yüksek rakam.
Ancak toplam sayı bununla sınırlı değil. Çatışmalar ve şiddet olaylarıyla birlikte dünya genelinde 83,4 milyon kişi, ülkeleri içinde güvenli bölgelere sığınmak zorunda kaldı. Bu, yalnızca son altı yılda ikiye katlanan bir sayı ve Almanya’nın nüfusuna denk.
IDMC Direktörü Alexandra Bilak, bu çarpıcı rakamın, “çatışma, yoksulluk ve iklim değişikliğinin kesişim noktasında en savunmasız kesimleri hedef aldığını” vurguluyor. Bu kesimlerin çoğu, krizlere en az katkı sunan ama en ağır bedeli ödeyen topluluklardan oluşuyor.
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
SürdürülebilirlikTürkiye Sigorta tarafından “Su Raporu” yayımlandı -
-
Kasırgalar ve seller: Felaketlerin baş aktörleri
2024’te yaşanan felaket kaynaklı yerinden edilmelerin %99,5’i iklimle bağlantılı aşırı hava olaylarından kaynaklandı. ABD’deki Helene ve Milton kasırgaları, Asya’da Yagi tayfunu gibi büyük fırtınalar, küresel afet göçlerinin %54’üne neden oldu. Kalan %42’lik kısmı ise dünya genelindeki sel baskınları oluşturdu. Filipinler’den Brezilya’ya, Afganistan’dan Avrupa’nın dört bir yanına kadar çok sayıda ülke bu felaketlerden etkilendi.
Yerinden edilmelerin çoğu önleyici tahliyelerle gerçekleşti. Bu durum, afetlere karşı alınan erken önlemlerin hayat kurtarıcı bir mekanizma haline geldiğini gösteriyor. Ancak bu başarıya rağmen ABD’de kaydedilen 11 milyon afet kaynaklı yerinden edilme, tek bir ülke için bugüne kadar kaydedilen en yüksek rakam oldu.
Çatışmalar gölgesinde bir dünya: Gazze ve Sudan ilk sırada
İklim felaketleri kötüleşse de, 2024 sonu itibarıyla yerinden edilmiş insanların %90’ı çatışmalar ve şiddet nedeniyle evlerinden kopmuştu. Sudan’da iç savaş 11,6 milyon kişiyi yerinden etti – bu, tek bir ülke için şimdiye kadarki en yüksek iç göç sayısı. Gazze’de ise nüfusun neredeyse tamamı, 10’dan fazla kez evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Notre Dame Küresel Uyum Girişimi’yle yapılan analiz, çatışma nedeniyle yerinden edilen kişilerin %75’inin aynı zamanda iklim değişikliğine karşı çok kırılgan bölgelerde yaşadığını gösterdi. Yani bu kişiler, hem savaşın hem de iklim krizinin çifte yükünü taşıyor.
Çözüm nerede? Fonlar, siyaset ve dayanıklılık
IDMC yöneticisi Vicente Anzellini’ye göre bu karma krizler, yerinden edilmenin süresini uzatıyor ve kalıcı çözümler üretme çabalarını sekteye uğratıyor. Uzmanlar, hem afet öncesi adaptasyon yatırımları hem de afet sonrası insani yardımların artırılması gerektiğini vurguluyor.
GCCM Başkan Yardımcısı Sarah Rosengaertner ise çözümün tek boyutlu olamayacağını belirtiyor: “İnsanların kalma hakkını koruyan ve onurlu hareket etmeyi sağlayan bir dizi eyleme ihtiyaç var.” Bunun için önerilen temel adımlar arasında şunlar yer alıyor:
- Sera gazı emisyonlarının azaltılması,
- Afet riski yönetimi ve erken uyarı sistemlerinin güçlendirilmesi,
- Yer değiştirmek isteyenler için güvenli göç politikalarının oluşturulması,
- Yerinden edilmiş kişilere uzun vadeli barınma, hizmet ve geçim çözümleri sunulması.
Fon açığı büyüyor, zengin ülkeler sınıfta kalıyor
2022’deki BM İklim Zirvesi’nde kabul edilen “kayıp ve hasar” fonu, iç yerinden edilme gibi krizleri hedeflese de şu ana kadar bu fonlar ne yeterli düzeye ulaştı ne de adil şekilde dağıtıldı. Üstelik zengin ülkeler insani yardım bütçelerini kısarken, yardım ve uyum fonları rekabet içinde daralıyor.
Rosengaertner, bu kesintilerin yalnızca insani yardımı değil, aynı zamanda iç yerinden edilmenin izlenmesini sağlayan veri altyapılarını da tehdit ettiğini söylüyor. Bu durum, politikaların planlanmasını ve etkili yardımın sağlanmasını daha da zorlaştırıyor.

