Kuş popülasyonlarının tarihi rekor seviyelerde azaldığı Birleşik Krallık’ta, yerel yönetimler ve müteahhitler sokaklara giderek daha fazla azalan bu kuş türlerinin adlarını veriyor.
Koruma kuruluşu RSPB’nin (Kraliyet Kuşları Koruma Derneği) yayımladığı bir rapora göre, Tarlakuşu Sokağı (Lark Street) ve Sığırcık Caddesi (Starling Avenue) gibi isimler son 20 yılda hızla artış gösterdi. Oysa 1970 ile 2022 yılları arasında Birleşik Krallık, üreyen tarla kuşlarının yüzde 53’ünü, kız kuşlarının yüzde 62’sini ve bülbüllerinin yüzde 89’unu kaybetmiş durumda.

Peki, doğadaki popülasyonları azalan kuşların adlarının sokaklarda yaygınlaşması, kentsel planlamanın doğaya karşı takındığı tavır hakkında ne gibi bir ironi barındırıyor? Yeni inşaat bölgelerinde bu kuş isimlerinin tercih edilmesi, yazar Michael Warren’a göre “doğadan duyulan derin kopuşu” nasıl maskeliyor? İngiltere’nin “Dünya’da doğanın en çok tükendiği ülkelerden biri” olması, hükümetin planlama tasarılarında doğayı koruma çabalarının neden yetersiz kaldığını gösteriyor?
İsimler artarken, kuşlar kayboluyor
RSPB, 2004-2024 yılları arasındaki OS Açık İsimler verilerini kullanarak, sokak isimlerinde kuş türlerinin kullanımındaki artışı analiz etti ve çarpıcı sonuçlara ulaştı:
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
-
-
Köşe YazarlarıNeden karbon depolama iklim krizini çözemez?
| Kuş Türü | 1970-2022 Arası Popülasyon Kaybı | 20 Yılda Sokak Adı Artışı |
| Tarlakuşu | %53 | %350 |
| Sığırcık | Bilinmiyor | %156 |
| Kızkuşu | %62 | %104 |
| Ebabil (Hızlı) | Bilinmiyor | %58 |
RSPB Genel Müdürü Beccy Speight, bu analizin, yerel yönetimlerin ve müteahhitlerin “sevdiğimiz doğanın adını sokaklara vermekten mutluluk duyduğunu, ancak bu kuşların göklerimizden kaybolmasını önleme çabalarının yetersiz kaldığını” gösterdiğini belirtti.
Çayır sözcüğü yaygın, çayır yok: Habitat kaybının ironiği
Bu ironik durum sadece kuş isimleriyle sınırlı değil. RSPB araştırması ayrıca sokak isimlerinde “çayır” (meadow) kelimesinin yüzde 34 oranında arttığını tespit etti. Oysa İngiltere’deki yabani çiçek çayırları, 1930’lardan bu yana yüzde 97 oranında azalmış durumda.

Bu durum, modern yer adlarının artık ekolojik gerçekliği yansıtmaktan uzak olduğunu gösteriyor. The Cuckoo’s Lea kitabının yazarı Michael Warren, yer adlarının bir zamanlar ekolojik gerçekliği yansıttığını, ancak modern eşdeğerinin “doğa yoksunluğuna değinmeden bunu ele almanın aldatıcı, ucuz ve kolay bir yolu” olduğunu savundu. Bu, halkın doğaya duyduğu sevginin, onu gerçekten korumak yerine, sembolik adlarla maskelenmesi anlamına geliyor.
Hükümetin rolü ve planlama baskısı
2023 Doğa Durumu raporunda İngiltere “Dünya’da doğanın en çok tükendiği ülkelerden biri” olarak adlandırılmıştı. Bu bağlamda RSPB, İngiltere’deki planlama ve altyapı tasarımının son aşamasına girmesiyle birlikte, hükümete doğayı desteklemek için daha fazla şey yapması çağrısında bulundu.
- Çevre Standartlarının Zayıflatılması: Hükümet, Ekim ayında her yeni eve hızlı tuğla döşenmesini öngören tasarı değişikliğini desteklemekten vazgeçmişti. RSPB, doğayı restore eden bir planlama sistemine sahip olmanın “mümkün ve elzem” olduğunu savunuyor.
- Kamuoyu Desteği: More in Common’ın araştırmasına göre, İngilizlerin yalnızca yüzde 20’si daha fazla ev inşa etmek için çevre standartlarının zayıflatılması gerektiğini düşünüyor. Bu durum, halkın doğa koruma konusunda hükümetten daha fazla adım atmasını beklediğini gösteriyor.
RSPB elçisi Deborah Meaden, yeni gelişmelerde insanların doğaya olan sevgisinin takdir edilmesini harika bulduğunu, ancak “doğa kaybını durdurmak ve tersine çevirmek için somut adımlar görmemiz gerektiğini” belirtti.

Türkiye’de kentsel yayılım ve ekolojik isimler
İngiltere’deki bu ironik durum, Türkiye’deki büyükşehirlerde yaşanan hızlı kentsel yayılım ve doğal alan tahribatı sorunlarıyla paraleldir. Türkiye’de de yeni yapılaşma bölgelerinde, yok edilen arazinin ekolojik özelliklerini yansıtan, ancak gerçekte o canlıların yaşam alanlarının kalmadığı “Yeşil Vadi,” “Koru Evleri” veya “Kuşkonmaz” gibi isimler sıkça kullanılmaktadır.
Uzmanlar şu noktaya dikkat çekiyor: İngiltere’deki gözlem, Türkiye için de geçerlidir. Kentsel yayılım hızlanırken, yerel yönetimler ve müteahhitler, çevre bilincini sembolik isimlerle (örn. Çamlık Sokak) tatmin etmeye çalışmakta, ancak bu sırada kentin akciğerlerini oluşturan çayır, ormanlık veya sulak alanları yok etmektedir. Türkiye’nin, Kentsel Planlama süreçlerine, biyoçeşitliliği ve ekolojik koridoru sadece isimlerde değil, gerçek fiziki altyapıda zorunlu kılacak standartları hızla entegre etmesi gerekmektedir.
Sessiz sokaklar, yok olan sesler
Bu rapor, modern toplumun doğa ile kurduğu hüzünlü ve yüzeysel ilişkiyi gözler önüne sermektedir. Sokaklara verilen tarla kuşu, kız kuşu ve bülbül isimleri, bu türlerin göklerimizden ve çayırlarımızdan kaybolmasının acısını dindirmek yerine, sadece nostaljik bir anma işlevi görmektedir. İngiliz Ornitoloji Vakfı’nın da belirttiği gibi, “Bir zamanlar aşina olduğumuz tarla kuşları, bülbüller ve ebabiller, artık isim olarak değil, daha az tanıdık geliyorlar.” Gerçek koruma, güzel isimler vermekle değil, habitatları restore eden, kuşların ötüşünü duymamızı sağlayacak somut planlama ve yasal düzenlemelerle mümkündür. İronik isimlerle dolu sessiz sokaklarda yaşamaktansa, doğanın sesini yeniden duymayı hak ediyoruz.
Kaynak: RSPB Raporu (2004-2024 OS Açık İsimler Verileri), The Cuckoo’s Lea (Michael Warren), 2023 Doğa Durumu Raporu.





