Kaçak avcılara karşı yeni yöntem: Gergedan boynuzları radyoaktif hale getirildi

Güney Afrikalı bilim insanları, gergedanları kaçak avlanmaya karşı korumak için çığır açan bir yöntem geliştirdi: gergedanların boynuzlarına radyoaktif bir madde enjekte etmek. Bu yenilikçi proje, kaçak avlanma oranlarını düşürmeyi ve nesli tükenmekte olan bu hayvanları korumayı hedefliyor.

Witwatersrand Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından yürütülen Rhisotope Projesi adı verilen bu girişim, yaklaşık 220.000 sterlin (290.000 dolar) maliyetle altı yıllık bir araştırma ve test sürecini kapsadı. Enjekte edilen radyoaktif madde, gergedanlar için tamamen zararsız olsa da, nakliye sırasında gümrük memurlarının özel sensörlerle kaçak boynuzları kolayca tespit etmesini sağlıyor. Testler, radyoaktif boynuzların 6 metre uzunluğundaki nakliye konteynerlerinin içinden bile fark edilebildiğini gösterdi.

Bu yöntem, kaçak avcılığa karşı reaktif olmaktan çok, proaktif bir yaklaşım sunuyor. Projenin liderlerinden Prof. James Larkin, bu yöntemin kaçak avlanma sayılarını azaltmada önemli bir araç olacağını belirtiyor.

Güney Afrika’daki durum ve beklentiler

Dünyanın en büyük gergedan nüfusuna sahip olan Güney Afrika’da, her yıl yüzlerce gergedan kaçak avlanıyor. Koruma kuruluşu Save the Rhino’ya göre, 2021’den bu yana her yıl 400’den fazla hayvan bu şekilde katledildi. Proje yetkilileri, bu teknoloji sayesinde kaçak yollarla ülkeyi terk eden boynuz akışının durdurulmasına yardımcı olmayı amaçlıyor.

Ünlü gergedan aktivisti Jamie Joseph, projenin “yenilikçi ve çok ihtiyaç duyulan” bir adım olduğunu, ancak krizin ancak daha iyi mevzuat ve siyasi iradeyle tamamen çözülebileceğini vurguladı.

Gergedan boynuzları, geleneksel Asya tıbbında kullanılıyor ve aynı zamanda bir statü sembolü olarak görülüyor. Bu durum, kaçak avcılığın temel nedenlerinden biri olarak gösteriliyor. Şu anda beyaz gergedanlar tehlike altında, kara gergedanlar ise nesli kritik düzeyde tehlikede kabul ediliyor.

Rhisotope Projesi Başkanı Jessica Babich, projenin sadece gergedanları değil, aynı zamanda Afrika’nın doğal mirasının da korunmasına yardımcı olacağını belirtti. Bu yenilikçi yaklaşım, nesli tükenme tehlikesi altındaki türler için umut verici bir çözüm olarak öne çıkıyor.