İklim krizi derinleştikçe, bilim insanları ve hükümetler, gezegenin ısınmasını yavaşlatmak için giderek daha radikal çözümleri tartışmaya başladı. Bu çözümlerden en tartışmalı olanı ise, gezegenin iklim sistemine doğrudan müdahale etmeyi amaçlayan “jeomühendislik” teknikleri.
Ancak 40’tan fazla kutup bilimcisi, Frontiers in Science dergisinde yayımladıkları yeni bir değerlendirmede, özellikle Arktik ve Antarktika bölgelerini hedef alan bu tür projelerin “ciddi çevresel hasara” yol açabileceği konusunda acil bir uyarıda bulundu. Uzmanlar, bu tehlikeli deneylerin, fosil yakıtlardan vazgeçmek gibi gerçek çözümlerden dikkatimizi dağıtma riski taşıdığını belirtiyor.

Bu durum neden önemli? Çünkü bu türden iddialı projeler, dünyanın en kırılgan ekosistemlerini manipüle etmeye çalışıyor. Bu müdahalelerin, tahmin edilemeyen sonuçlar doğurma potansiyeli bulunuyor. Peki, bu iddialı mühendislik projeleri neyi amaçlıyor ve bilim insanları neden bu kadar endişeli?
Güneş ışığını yansıtmak ve deniz buzunu kalınlaştırmak
Kutup jeomühendisliği teknikleri, yapay olarak deniz buzunu kalınlaştırmak veya atmosfere küçük, yansıtıcı parçacıklar (aerosoller) salarak güneş ışığını uzaya geri yansıtmak gibi yöntemlerle gezegeni soğutmayı hedefliyor. Bu yöntemlerin destekçileri, hızla artan sıcaklıkları kontrol altına almak için bu tekniklerin araştırılmaya değer olduğunu savunuyor. Ancak bilim insanları, bu yaklaşımların “iklim değişikliğinin nedenleriyle değil, yalnızca belirtileriyle” ilgilendiğini söylüyor.
Tavsiye Edilen Haberler
Yeni değerlendirme, en çok tartışılan beş kutup jeomühendisliği fikrini inceledi ve hepsinin uygulanabilirlik ve çevresel riskler açısından temel kriterleri karşılamakta yetersiz kaldığını belirtti. Örneğin, Arktik deniz buzunun yüzeyine deniz suyu pompalayarak buzu kalınlaştırma fikri teorik olarak mümkün olsa da, Arktik’in sadece yüzde 10’unu kaplamak için 10 milyon deniz suyu pompasına ihtiyaç duyulacağı tahmin ediliyor. Bu, hem inanılmaz bir maliyet hem de lojistik açıdan devasa bir engel teşkil ediyor.
Jeopolitik gerginlikler ve yanlış çözüm yanılgısı

Bu tekniklerin çevresel riskleri bir yana, beraberinde getirdiği jeopolitik sorunlar da bilim insanlarını endişelendiriyor. Fransa’daki Paris Saclay Üniversitesi’nden Dr. Valerie Masson-Delmotte, bir ülkenin diğerlerinin onayı olmadan jeomühendislik tekniklerini uygulamaya koymasının, özellikle kutup bölgelerinde “jeopolitik gerginlikleri artırabileceğini” belirtiyor. Bu durum, zaten kırılgan olan uluslararası ilişkilerde yeni bir çatışma alanı yaratma potansiyeline sahip.
En temel endişelerden biri ise, bu tür projelerin, insanlığa fosil yakıt emisyonlarını azaltma zorunluluğunu ortadan kaldıran sahte bir “alternatif” sunması. Exeter Üniversitesi’nden Prof. Martin Siegert, bu projelerin, bazı insanların iklim krizine “karbonsuzlaştırma gerektirmeyen” bir çözüm olarak görmesine neden olabileceğini belirtiyor. Oysa bilim camiasında yaygın kanı, jeomühendisliğin en iyi ihtimalle net sıfır hedeflerini destekleyici bir araç olabileceği, asla onun yerini alamayacağı yönünde.
Türkiye için ne anlama geliyor?

Türkiye doğrudan Arktik bölgesinde yer almasa da, bu konudaki gelişmeler küresel iklim politikaları açısından büyük önem taşıyor. Türkiye, 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşmayı taahhüt etmiş bir ülke olarak, bu hedefe ulaşmak için öncelikli olarak yenilenebilir enerjiye geçiş, enerji verimliliği ve ormancılık gibi kanıtlanmış yöntemlere odaklanmalıdır. “İklim mühendisliği” gibi riskli ve maliyetli projelere ayrılacak kaynaklar, emisyonları gerçekten azaltacak alanlara yönlendirilmelidir. Ayrıca, bu tür küresel tartışmalarda Türkiye’nin de söz sahibi olması ve bilimsel temelli politikalarla hareket etmesi kritik önem taşıyor.
Yorum
Kutup bilimcilerinin bu uyarısı, iklim krizine karşı verilen mücadelenin karmaşıklığını ve risklerini bir kez daha ortaya koyuyor. Jeomühendislik gibi iddialı fikirler, kısa vadede çekici görünse de, uzun vadede tahmin edilemeyen sonuçlara ve daha büyük sorunlara yol açabilir. Gezegenimizin geleceğini riske atmak yerine, bilim insanlarının da belirttiği gibi, karbon emisyonlarını azaltmak ve net sıfır hedeflerine ulaşmak için somut, kanıtlanmış ve kapsamlı adımlar atmaya odaklanmalıyız. Bu, iklim krizini çözmek için elimizdeki tek güvenilir yoldur.
Kaynak: Frontiers in Science, BBC News, Exeter Üniversitesi, Cambridge Üniversitesi
Fotoğraf: Matthew Stephenson





