Sanayide su verimliliği raporu: Sanayinin %40’ı su kıtlığı çeken havzalarda, atıksu geri kazanım oranı yüzde 7’nin altında

Yayın: 13 Kasım 2025 11:38
Güncelleme: 13 Kasım 2025 11:38
Fotoğraf Kaynağı: Fotoğraf: Rhonda Hill

Garanti BBVA ve Türkiye Bilişim Vakfı’nın (TBV) Başlangıç Noktası platformu iş birliğiyle akademisyenlerce hazırlanan “Sanayide Su Verimliliği” raporu, Türkiye ekonomisi için su kaynaklarının yönetimi konusunda çarpıcı veriler ortaya koydu. Araştırma, su tüketiminin en yoğun olduğu üç ana sektör olan gıda, tekstil ve kâğıt üretimini mercek altına alarak, bu sektörlerin önemli bir kısmının su kıtlığı çeken havzalarda faaliyet gösterdiğini ve su geri kazanım potansiyelinin büyük ölçüde kullanılmadığını gösterdi.

Bu gelişme neden önemliydi? Türkiye’nin 25 havzasının su potansiyeli analiz edilerek hazırlanan rapor, su stresi yaşayan bölgelerdeki üretim risklerini somutlaştırdı. Türkiye’de imalat sektöründe kullanılan suyun %88’inin doğrudan üretim sürecinde, yani proses suyu olarak kullanıldığı göz önüne alındığında, suyun kritik bir ekonomik girdi olduğu anlaşılıyor. Rapora göre, Türkiye’de gıda endüstrisinin %30’u, tekstil sektörünün %40’ı ve kâğıt endüstrisinin %7’si su kıtlığı çeken havzalarda yer alıyordu. Bu yüksek oranlar, sanayi üretiminin giderek daha hassas bölgelerde yoğunlaştığını ve suyun sürdürülebilir yönetiminin rekabet gücüyle doğrudan bağlantılı olduğunu kanıtlıyordu. Türkiye için bu durum, gelecekteki büyümenin su kaynaklarının yönetimine ne kadar bağımlı olduğunu net bir şekilde işaret ediyordu.

Deşarj oranı %93: Kaynaklar çöpe gidiyor

Raporun en dikkat çekici bulgularından biri, sanayideki yüksek atıksu deşarj oranıydı. Türkiye genelinde soğutma suyu hariç deşarj edilen atıksu oranı %93’ün üzerindeydi.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği, doğa koruma ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

×
  • Kayıp Potansiyel: Bu oran, üretim süreçlerinde kullanılan suyun neredeyse tamamının geri dönüşüme kazandırılmadan sistemden çıktığı anlamına geliyordu. Yani, proses sularının arıtma ve filtrasyon sonrası tekrar kullanımıyla su maliyetinin düşürülmesi ve verimliliğin artırılması potansiyeli büyük ölçüde kullanılmıyordu.
  • Yasal Zorunluluk Sınırlaması: Araştırma, endüstriyel tesislerin önemli bir kısmının hâlâ geri kazanım sistemlerini yalnızca yasal zorunluluklar çerçevesinde uyguladığını gösterdi. Teknolojik yatırımların sınırlı kalması, imalat sanayisinin toplam su çekiminin yaklaşık %13’ünü oluşturmasına rağmen verimlilik odaklı değişimin yavaş ilerlediğini ortaya koydu.

Su kıtlığı riski açısından, Marmara ve Küçük Menderes havzaları, hem yüksek nüfus yoğunluğu hem de hızlı büyüme hızları nedeniyle en hassas bölgeler olarak öne çıkmaktadır.

Finansman ve rekabet gücü ilişkisi

Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Cemal Onaran, sanayide suyun doğru yönetiminin sadece çevresel bir zorunluluk değil, aynı zamanda “ekonomik dayanıklılığın da temeli” olduğunu vurguladı. Rapora göre, su verimliliği yatırımları ile işletmelerin rekabet gücü arasında doğrudan bir bağlantı mevcuttu.

Garanti BBVA, bu dönüşümü desteklemek amacıyla, müşterilerinin su verimliliği yatırımlarını yenilikçi sürdürülebilir finansman modelleri ile desteklediğini belirtti. Ayrıca banka, deniz ekosisteminin korunmasına katkı sunan “Mavi Nefes” projesi gibi girişimlerle, su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi konusunda bilim, sivil toplum ve teknolojiyi bir araya getirmeyi hedeflediğini aktardı. Bu tür projeler, suyun sadece endüstride değil, tüm yaşam döngüsünde korunması gerektiğini hatırlatıyordu.

Marmara ve Ege’de yüksek risk

Rapordaki veriler, Türkiye’nin sanayi yoğunluğunun ve su stresi riskinin üst üste bindiği Marmara ve Küçük Menderes havzaları için acil eylem gerekliliğini ortaya koyuyordu. Marmara Bölgesi’ndeki tekstil sektörünün %40’ının su kıtlığı çeken havzalarda bulunması, bu sektörün gelecekteki üretim maliyetleri ve sürdürülebilirlik açısından büyük risklerle karşı karşıya olduğunu gösteriyordu. Türkiye’nin, su verimliliğini sadece bir çevresel kural değil, aynı zamanda bir ulusal rekabet avantajı olarak benimsemesi gerekmektedir. Hükümet ve sanayi, suyun geri kazanım oranlarını artırmak için vergi teşvikleri ve finansal destekler sağlayarak, deşarj edilen %93’lük atıksu potansiyelini geri kazanım sistemlerine yönlendirmelidir.

Suyun değeri para kadar yüksek

Garanti BBVA ve TBV’nin bu raporu, Türkiye sanayisinin su krizi karşısındaki mevcut durumunu çarpıcı bir şekilde özetliyor: Farkındalık var ancak somut yatırım eksik. Tekstil gibi kritik sektörlerin %40’ının riskli havzalarda üretim yapması, suyun fiyatının gelecekte üretimi durduracak kadar artabileceği anlamına gelmektedir. Geri kazanım oranının %7’nin altında kalması ise, şirketlerin kısa vadeli maliyet hesaplarına odaklanıp uzun vadeli ekonomik dayanıklılıklarını ihmal ettiklerini göstermektedir. Bu rapor, finans sektörünün ve sanayinin su kaynaklarını koruma konusunda ortak hareket etme zorunluluğunu ortaya koymuştur. Su, artık sadece bir çevresel maliyet kalemi değil, her işletmenin bilançosunu doğrudan etkileyecek stratejik bir varlık olarak görülmelidir.

Kaynak: Garanti BBVA ve Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) – ‘Sanayide Su Verimliliği’ Raporu

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top