Donald Trump yönetimi, çevre düzenlemelerini geri çekme çabalarını desteklemek amacıyla hazırladığı yeni bir raporla bilim dünyasında sert tepkilerle karşılaştı. Uzmanlar, rapordaki bilgilerin yanlış ve çarpıtılmış olduğunu belirterek, bu çalışmayı “saçmalık” ve “bilimsel suistimal” olarak nitelendirdi.
Çevre Koruma Ajansı (EPA), otomobil, enerji santralleri ve diğer endüstriyel kaynaklardan kaynaklanan sera gazı emisyonlarını sınırlamasına olanak tanıyan 2009 tarihli “tehlike bulgusunu” iptal etme teklifini duyurdu. Hemen ardından, Enerji Bakanlığı (DOE) 150 sayfalık bir rapor yayımlayarak bu teklifi savundu ve iklim değişikliğinin etkilerinin abartıldığını öne sürdü. Enerji Bakanı Chris Wright, raporun girişinde iklim değişikliğini bir “felaket değil, bir meydan okuma” olarak tanımladı.
Bu adımın temel amacı, EPA’nın Temiz Hava Yasası kapsamında iklim değişikliğini düzenlemesine yasal zemin oluşturan kararı geçersiz kılmak. Eğer bu karar kesinleşirse, ABD’deki neredeyse tüm iklim düzenlemeleri de hükümsüz kalacak.
Bilim dünyasından gelen tepkiler
Bu rapor, bilim insanları tarafından ağır bir şekilde eleştirildi. Saygın iklim bilimci Michael Mann, raporu “fosil yakıt endüstrisinin fonladığı iklim inkarcılarının web sitelerinden derlenmiş bir sohbet robotu çıktısı”na benzetti. Harvard Üniversitesi’nden bilim tarihi profesörü Naomi Oreskes ise raporun asıl amacının, “fosil yakıtları düzenlememe yönündeki bilimsel olarak temelsiz bir başarısızlığı haklı çıkarmak” olduğunu belirtti.
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
-
-
Köşe YazarlarıNeden karbon depolama iklim krizini çözemez?
Uzmanlar, raporun hakem değerlendirmesinden geçmemiş ve ana akım iklim bilimcileri tarafından aykırı veya muhalif görüşlere sahip olarak görülen beş yazar tarafından hazırlandığını vurguluyor. Bu durum, raporun uluslararası kabul görmüş ve çok sayıda bilim insanının katkıda bulunduğu Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporlarının bilimsel ciddiyetinden çok uzak olduğunu gösteriyor.
Zeke Hausfather, makaleyi “saçmalık” olarak nitelendirerek, “Bu rapor beş yazar tarafından dört ay içinde aceleyle hazırlandı ve geleneksel bir bilimsel hakem değerlendirme sürecinden geçmedi” dedi. Araştırmacılar, raporda kendi anlatılarına uyan verilerin seçilip kullanıldığını, ana akım bilimin ise göz ardı edildiğini belirtiyor.
Raporun temelsiz iddiaları
Raporun bazı iddiaları, mevcut bilimsel kanıtlarla doğrudan çelişiyor:
- Sıcaklık Eğilimleri: Rapor, ısınma eğilimlerinin abartıldığını iddia ederken, ABD aşırı sıcaklık dalgalarıyla mücadele ediyor.
- Okyanus Asitlenmesi: Okyanus asitlenmesinin deniz yaşamına faydalı olabileceği öne sürülüyor, ancak bu durumun 14 milyon yılın en yüksek seviyesinde olduğu biliniyor.
- Büyük Set Resifi: Rapor, resifin “önemli bir büyüme” gösterdiğini iddia ederken, resif 2016’dan beri altıncı kez kitlesel beyazlama olayıyla karşı karşıya.
- Karbon Gübrelemesi: Atmosferdeki karbondioksitin mahsul verimini artıracağı öne sürülse de, artan sıcaklık ve kuraklık gibi faktörlerin bu faydayı ortadan kaldırdığı biliniyor.
Texas A&M Üniversitesi’nden Andrew Dessler, raporu “müvekkilleri karbondioksiti savunan avukatların hazırladığı bir hukuk özeti”ne benzeterek, amacın kanıtları adil bir şekilde değerlendirmekten ziyade, CO2’nin masumiyetini kanıtlamak olduğunu belirtti. Uzmanlar, bu yaklaşımın “bilimsel suistimal” seviyesine ulaştığını ifade ediyor.





