Uzun yıllar boyunca, dilin yalnızca insanlara özgü bir yetenek olduğu düşünülüyordu. Ancak yapay zekânın gelişimi, hayvanların iletişim biçimlerini anlama ve çözme konusunda bir devrim yarattı.
Coller Dolittle Challenge gibi prestijli yarışmalarla bu alandaki araştırmalar hız kazanırken, mürekkep balıklarından yunuslara ve balinalara kadar birçok hayvan türünün sanılandan daha karmaşık bir iletişim sistemine sahip olduğu ortaya çıktı.
Mürekkep balıklarının işaret dili ve bülbüllerin melodileri
Araştırmacı Sophie Cohen-Bodénès, mürekkep balıklarının (Sepia officinalis) kollarını kullanarak “yukarı,” “yan,” “yuvarlan” ve “taç” gibi dört farklı işaret oluşturabildiğini keşfetti. Bu işaretlerin bir tür işaret dili olduğu düşünülüyor ve mürekkep balıklarının birbirlerine bu hareketlerle yanıt vermesi, aralarında iletişim kurduğunun ilk somut kanıtlarından biri olarak görülüyor.
Öte yandan, Almanya’daki Max Planck Biyolojik Zeka Enstitüsü’nden bir ekip, bülbüllerin (Luscinia megarhynchos) ses perdelerini anında ayarlayarak başka bir bireyin kullandığı sesi taklit edebildiğini buldu. Bu esneklik, insan konuşmasının önemli bir yönü olup, daha önce insan olmayan bir hayvanda hiç görülmemişti.
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
-
-
Köşe YazarlarıNeden karbon depolama iklim krizini çözemez?
Filler, yunuslar ve balinalarda dilin izleri
İbrani Üniversitesi’nden araştırmacılar, yunusların aile grupları içinde birbirlerine benzersiz isimler takabildiğini keşfetti.

Son çalışmalar, fillerin de rastgele sesleri isim olarak kullandığını gösteriyor. Ancak en çarpıcı bulgular, Yunusların (Tursiops truncatus) iletişiminde ortaya çıktı. Woods Hole Oşinografi Enstitüsü’nden Laela Sayigh, altı nesil boyunca bir yunus sürüsünü inceleyerek, yunusların “Bu neydi?” gibi durumları ifade etmek için kullanılan 22 farklı imzasız ıslık sesi tespit ettiğini açıkladı.
Yapay zeka, özellikle balinaların seslerini analiz etmede büyük başarı elde etti. Bu yıl yapılan bir çalışma, kambur balina şarkılarının yapısının insan diline benzer istatistiksel kalıplara sahip olduğunu gösterdi. Project CETI‘den araştırmacılar ise ispermeçet balinalarının tıkırtılarının insan ünlülerine benzer akustik özellikler taşıdığını ve bu seslerin bir “fonetik alfabe” oluşturduğunu öne sürdü.
Yapay zeka devrimi ve önündeki engeller
Danimarka’daki Aarhus Üniversitesi’nden Frants Jensen, yapay zekânın veri işleme hızını artırarak bu araştırmaları “oyunun kurallarını değiştiren bir unsur” haline getirdiğini belirtiyor. Ancak, tek başına bir yapay zeka algoritmasının her şeyi çözemeyeceği de vurgulanıyor.
Tel Aviv Üniversitesi’nden Yossi Yovel, yapay zekâ tarafından bulunan kalıpların, hayvanların hangi bağlamda ses çıkardığını anlamak için bilim insanları tarafından incelenmesi gerektiğini söylüyor.
Boston Üniversitesi’nden Irene Pepperberg, yalnızca sesli iletişime odaklanmanın diğer iletişim biçimlerini (renk değişimleri, koku, dokunma) kaçırma riskini taşıdığına dikkat çekiyor. Bu nedenle, hayvanların iletişimini tam olarak çözmek, tüm bu karmaşık unsurları bir araya getirmeyi gerektiriyor.
Sonuç olarak, hayvanların bizimki gibi kapsamlı bir dil sistemine sahip olup olmadığı tartışması devam etse de, yapay zekânın sağladığı veriler sayesinde hayvanların ne söylediğini anlama hayali her zamankinden daha yakın görünüyor. Belki de bir gün, Dr. Dolittle‘ın hayalindeki gibi, hayvanlarla konuşabileceğiz.
Fotoğraf: Emilio Sánchez Hernández





