Yeni yayımlanan küresel haritalar, insanlara veya vahşi yaşama zarar vermeden ormanları yeniden büyütme ve iklim kriziyle mücadele etme açısından en uygun bölgeleri ortaya koydu.
Bu haritalar, doğu ABD’den batı Kanada’ya, Brezilya ve Kolombiya’dan Avrupa’ya kadar uzanan 195 milyon hektarlık bir alanı kapsıyor. Bu alan ormanlaştırılırsa, yılda 2,2 milyar ton CO2 emilimi sağlanabilir. Bu miktar, Avrupa Birliği’nin yıllık karbon salımına yakın.

Önceki haritalardan daha gerçekçi bir yaklaşım
Önceki çalışmalarda, küresel orman restorasyon potansiyeli fazla tahmin edilmişti. Savana gibi doğal ekosistemleri dahil eden ve orman köylüleri üzerindeki etkileri dikkate almayan bu haritalar, eleştirilmişti. Yeni araştırma ise bilinçli olarak muhafazakar bir yaklaşımla sadece kapalı gölgeli orman alanlarına odaklandı. Yangınlardan etkilenen bölgeler dışarıda bırakıldı ve potansiyel sosyal çatışmalardan kaçınmak hedeflendi.
Sonuç olarak harita, önceki tahminlere göre %90 daha az alan gösteriyor ancak daha uygulanabilir ve sürdürülebilir.
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
-
-
Köşe YazarlarıNeden karbon depolama iklim krizini çözemez?

Ağaçlandırma iklim için neden önemli?
Ağaçlar, atmosferdeki karbondioksiti çekerek uzun vadeli karbon depoları oluşturur. Uzmanlar, fosil yakıt kullanımını azaltmanın yeterli olmadığını, mevcut CO2 seviyelerini de doğal yollarla azaltmak gerektiğini vurguluyor.
The Nature Conservancy‘den Dr. Susan Cook-Patton, şunları söylüyor:
“Ağaçlar, milyonlarca yıl süren evrimsel süreçle CO2’yi emme ve depolama konusunda mükemmel mekanizmalar geliştirdi. İklim felaketlerinin arttığı bir dönemde, kazan-kazan çözümler sunan en uygun alanlara odaklanmalıyız.”
Sosyal çatışma ve ekolojik denge göz önünde
Haritalama çalışmasında üç ana kriter önceliklendirildi:
- Sosyal çatışmalardan kaçınmak
- Biyoçeşitlilik ve su kalitesini iyileştirmek
- Hükümetlerin ormanlandırma hedefleriyle örtüşmek
Bu üç kriteri aynı anda karşılayan alanlar yalnızca 15 milyon hektarla sınırlı. Ancak bu alanlar, sosyal etkilerin minimumda tutulduğu ve yerel yönetimlerin destek verebileceği bölgeler olarak öne çıkıyor.

İnsan faktörü göz ardı edilemez
Araştırmada, 195 milyon hektarlık potansiyel alanın yaklaşık 100 milyon kişinin yaşadığı bölgeleri kapsadığı belirlendi. Bu nedenle, orman restorasyonu projelerinde yerel halkın ihtiyaçları, hakları ve geçim kaynakları da dikkate alındı.
Minnesota Üniversitesi’nden Dr. Forrest Fleischman şöyle diyor:
“Toprak haklarının güvencede olmadığı, insanların doğal kaynaklara bağımlı yaşadığı ülkelerde yeniden ormanlandırma, yerel refahı tehdit edebilir. Bu tür sosyal etkiler, projelerin başarısını ve sürdürülebilirliğini riske atar.”
Bölgesel fırsatlar ve küresel sorumluluk
Yeni haritalar özellikle ABD, Kanada, Avrupa, Avustralya ve Brezilya gibi ülkelerde geniş alanlar sunuyor. Kasım 2025’te BM COP30 zirvesine ev sahipliği yapacak Brezilya, bu kapsamda stratejik öneme sahip.
University College London’dan Prof. Simon Lewis ise şunları ekliyor:
“Bu harita, abartılı beklentilerin panzehiri niteliğinde. Serengeti gibi doğal savanların ağaçlandırılması, oranın özgün yaban hayatına zarar verir. Bu tür alanların korunması kadar, uygun yerlerin seçilmesi de önemlidir.”
Ancak Lewis ayrıca şuna da dikkat çekiyor:
“Afrika ve Güneydoğu Asya gibi bölgelerin büyük kısmının sosyal çatışma riski nedeniyle dışlanması, bu bölgelerin doğaya yatırım almasını zorlaştırabilir. Oysa bu yatırımlar, yoksulluğun azaltılması ve ekolojik fayda arasında denge kurabilir.”
195 milyon hektarlık orman restorasyonu potansiyeli, dünya genelinde iklim kriziyle mücadelede önemli bir araç olabilir. Ancak bu süreç, yalnızca çevresel değil, sosyal ve politik boyutlar da dikkate alınarak yürütülmeli. Yeni haritalar, hükümetler, yatırımcılar ve STK’lar için öncelikli alanları belirlemek adına önemli bir yol haritası sunuyor.
Fotoğraf: Eric Muhr





