İngiltere hükümeti, 2030 yılına kadar elektrik şebekesini karbonsuzlaştırma planları açısından hayati önem taşıyan bir adım atarak, önümüzdeki ihale turunda açık deniz rüzgar enerjisi kapasitesini desteklemek için toplam 1.1 milyar sterlin (1.5 milyar dolar) bütçe ayırdığını duyurdu. Bu bütçenin yaklaşık 900 milyon sterlinlik kısmı geleneksel açık deniz rüzgar projelerine tahsis edilirken, kalan 180 milyon sterline kadar bir kaynak ise daha yeni ve pahalı olan yüzen açık deniz rüzgar teknolojisine aktarılacak.
Bu gelişme neden önemli? Açık deniz rüzgar enerjisi sektörü, son yıllarda artan maliyetler ve tedarik zinciri sorunları nedeniyle projelerinin başarılı olması için hayati sübvansiyonlara bağımlı hale geldi. Bu bütçe taahhüdü, hükümetin 2030 hedefine bağlılığını gösterse de, yatırımın tüketici faturaları üzerindeki etkisi giderek daha politik bir mesele haline gelmiştir. Eski Başbakan Tony Blair’in enstitüsü gibi etkili çevreler, faturaları düşürmek adına temiz enerji taahhütlerinden vazgeçilmesi çağrısı yaparken; enerji perakendecileri (Octopus Energy Group Ltd. gibi), şebeke yükseltmeleri ve sübvansiyon maliyetleri nedeniyle 2030 yılına kadar faturaların artacağını öngörmektedir.
Yüzen teknolojilere kritik destek ve maliyet tartışmaları
Açık deniz rüzgar endüstrisi, hem enerji güvenliğini sağlamak hem de iklim hedeflerine ulaşmak için İngiltere’nin en önemli stratejik yatırımlarından biridir. Hükümetin bu son bütçe dağılımı, sadece kanıtlanmış geleneksel rüzgar teknolojilerini değil, aynı zamanda geleceğin teknolojisi olarak görülen yüzen açık deniz rüzgar çiftliklerini de teşvik etmeyi amaçlamaktadır.
Haftalık Çevre Bültenine Kaydolun
En önemli haberleri anında alın
- Yüzen Rüzgar: Yüzen rüzgar çiftlikleri, suyun daha derin olduğu ve geleneksel sabit temelli kurulumların mümkün olmadığı bölgelerde rüzgar enerjisi potansiyelini kullanmayı sağlar. 180 milyon sterlinlik kaynak, bu teknolojinin ticarileşme yolunda ilerlemesi için kritik bir öneme sahiptir.
- Maliyetlerin Tüketiciye Yansıması: Hükümet, yenilenebilir enerji yatırımlarının uzun vadede fosil yakıt bağımlılığını azaltarak enerjiyi ucuzlatacağını savunsa da, yüksek ön maliyetler ve şebeke yükseltme ihtiyacı, kısa ve orta vadede tüketici faturalarına zam olarak yansıyacaktır. Bu durum, enerji politikalarının çevresel sürdürülebilirlik ile ekonomik adalet arasında sıkışmasına neden olmaktadır.
Politik gerginlik: İklim taahhüdü ve popülist çağrılar
Rüzgâr yatırımı ve faturalar üzerindeki etkisi, İngiltere’de son derece kutuplaşmış bir siyasi tartışma konusudur.
TAVSİYE EDİLEN
- Tony Blair Enstitüsü’nün Çağrısı: Geçtiğimiz hafta, eski İşçi Partisi Başbakanı Tony Blair’in düşünce kuruluşu, hükümete açıkça 2030 temiz enerji taahhüdünden vazgeçilmesi çağrısında bulundu. Bu çağrı, iklim taahhütlerinin, yüksek yaşam maliyeti ve fatura artışları karşısında siyasi olarak ne kadar kırılgan hale geldiğini gösteriyor.
- Reform UK’in Tehdidi: Aşırı sağcı Reform UK partisi de, maliyetlerin çok yüksek olduğunu savunarak, seçimi kazanmaları halinde rüzgar enerjisi geliştiricilerine verilen sübvansiyonları iptal etme tehdidinde bulundu.
Bu siyasi baskılar, hükümetin bütçe tahsisini artırma kararına rağmen, 2030 hedefine yönelik kararlılığın sürekli sorgulandığını ve bir sonraki seçimin, İngiltere’nin iklim politikasının yönünü temelden değiştirebilecek kritik bir dönüm noktası olacağını göstermektedir.
Türkiye’nin açık deniz rüzgarı potansiyeli ve finansman modeli
İngiltere’nin bu devasa bütçe hamlesi ve yaşadığı maliyet tartışmaları, Türkiye’nin kendi açık deniz rüzgar enerjisi potansiyelini değerlendirmesi açısından önemli dersler sunmaktadır. Türkiye, Karadeniz ve Ege’de önemli yüzen ve sabit rüzgar potansiyeline sahiptir.
- Finansman Modeli: İngiltere’nin yaptığı gibi, Türkiye’nin de açık deniz rüzgarı yatırımlarını sübvansiyonlar ve yüksek garanti alım fiyatlarıyla desteklemesi gerekecektir. Ancak bu modelin, tüketici faturaları üzerindeki şeffaf ve adil etkisi dikkatle yönetilmelidir.
- Politik Kararlılık: İngiltere’deki gibi politik çekişmelerin yaşanmaması için, Türkiye’nin uzun vadeli ve partiler üstü bir “Ulusal Enerji ve İklim Konsensüsü” oluşturması, büyük ölçekli ve yüksek maliyetli yenilenebilir enerji projelerinin geleceği için elzemdir.
Yorum
İngiltere'nin 1.1 milyar sterlinlik açık deniz rüzgar bütçesi, 2030 karbonsuzlaştırma hedefine ulaşmak için atılmış güçlü ve gerekli bir adımdır. Ancak haberin arka planındaki politik gerilim ve fatura artışı öngörüleri, temiz enerjiye geçişin ekonomik adalet boyutunun ne kadar zorlu olduğunu gözler önüne sermektedir.
Yenilenebilir enerji yatırımları uzun vadede enerji fiyatlarını düşürse de, ilk aşamadaki sübvansiyon ve altyapı maliyetleri, popülist politikaların eleştiri odağı haline gelmektedir. İngiltere hükümeti, bu bütçeyi etkili bir şekilde kullanarak hem yatırımcı güvenini tesis etmeli hem de yenilenebilir enerjinin uzun vadede vatandaşlara getireceği maliyet ve enerji güvenliği avantajlarını daha şeffaf bir şekilde iletişim kurmalıdır. 2030 hedefi, sadece çevresel değil, aynı zamanda siyasi ve ekonomik bir irade sınavıdır.
Kaynak: Bloomberg (Reuters), İngiltere Hükümeti Duyurusu, Octopus Energy Group Ltd., Tony Blair Enstitüsü








