Dünyanın en büyük rüzgâr santrali geliştiricilerinden Danimarkalı enerji devi Ørsted, sektörde yaşanan bir dizi aksaklık ve artan maliyetler nedeniyle iş gücünün yaklaşık dörtte birini azaltacağını duyurdu. Şirket, önümüzdeki iki yıl içinde, işten çıkarmalar ve doğal yollarla eksilmeler yoluyla 8.000 kişilik iş gücünden yaklaşık 2.000 pozisyonu sonlandırmayı planlıyor. Bu radikal karar, küresel yeşil enerji dönüşümünün, özellikle de açık deniz rüzgâr sektörünün zorlu bir finansal ve politik döneme girdiğini gözler önüne seriyor.
Şirketin küçülme planı, ABD’de siyasi engellerle karşılaşmasının ve İngiltere’deki büyük bir projeyi iptal etmesinin hemen ardından geldi. Ørsted patronu Rasmus Errboe, grubun “daha verimli ve esnek” olması gerektiğini belirtirken, bu küçülme, rüzgâr enerjisi sektörünün karşı karşıya olduğu zorlukları nasıl yansıtıyor? ABD’deki siyasi düşmanlık ve küresel enflasyon, yenilenebilir enerji devlerinin büyüme hızını neden kesiyor? Devlet destekli bir firmanın bile bu zorluklarla karşılaşması, Türkiye’nin de yenilenebilir enerji hedefleri için ne anlama geliyor?

Politik engeller ve yükselen maliyetlerin çifte darbesi
Ørsted’in küçülme kararı, şirketin karşı karşıya kaldığı iki ana sorunun doğrudan bir sonucudur:
Haftalık Çevre Bültenine Kaydolun
En önemli haberleri anında alın
- ABD’deki Siyasi Düşmanlık: Şirket, ABD’de eski başkan Trump yönetiminin Rhode Island açıklarında neredeyse tamamlanmış bir rüzgâr santrali üzerindeki çalışmaları derhal durdurma emri vermesiyle sarsıldı. Bu siyasi müdahale, şirketin hisse senedi fiyatını tüm zamanların en düşük seviyesine düşürdü. Danimarka devletinin %50’sine sahip olduğu geliştirici, ABD’deki bu tür düşmanlığın yatırımcı çekmeyi zorlaştırması üzerine 9 milyar dolardan fazla kaynak toplamak zorunda kaldı.
- Yüksek Enflasyon ve Tedarik Zinciri Sorunları: Ørsted, bu yılın başlarında İngiltere’nin en büyük açık deniz rüzgâr santrallerinden birini inşa etme planlarını iptal ettiğini duyurmuştu. Şirket, küresel tedarik zincirindeki yüksek enflasyon ve artan maliyetler nedeniyle projenin artık ekonomik açıdan mantıklı olmadığını açıkladı.
Küçülme planının detayları ve gelecek stratejisi
Şirket, 2027 yılı sonuna kadar 2.000 pozisyonu işten çıkarmalar ve doğal kayıplar yoluyla ortadan kaldırmayı hedefliyor. Yıl sonuna kadar 500 kişinin işten çıkarılması planlanıyor; bunun 235’i Danimarka pazarında gerçekleşecek.
TAVSİYE EDİLEN

CEO Rasmus Errboe, bu küçülmeyi şirketin “işi odaklama kararının” ve mevcut geniş inşaat portföyünü tamamlayacak olmasının gerekli bir sonucu olarak açıkladı. Errboe, amaçlarının “daha verimli ve esnek bir organizasyon” yaratmak ve yeni projelerde daha rekabetçi olmak olduğunu belirtti.
Şirket, küresel projelerini tamamladıktan sonra faaliyetlerini öncelikle Avrupa’nın açık deniz rüzgâr sektörüne ve Asya’daki belirli pazarlara odaklamayı planlıyor.
Piyasa etkisi ve sektöre yansımalar
Ørsted’in piyasa değeri, Ağustos ayında tüm zamanların en düşük seviyesine gerilemişti. Küçülme duyurusu sonrası hisse fiyatı bir önceki güne göre %2,6 düşüşle ‘na geriledi. Geçen yılın aynı dönemine göre ise hisse değeri %53 daha düşük seviyede kalmaya devam ediyor.
Bu durum, yenilenebilir enerji sektörüne yatırım yapanlar için önemli bir uyarıdır. Uzmanlar, açık deniz rüzgâr gibi büyük ölçekli altyapı projelerinin, özellikle ABD’deki siyasi riskler ve küresel enflasyonun maliyetleri artırması nedeniyle ciddi finansal kırılganlık taşıdığını belirtiyor. Devlet destekli dev bir firmanın bile bu zorluklarla karşılaşması, sektördeki küçük oyuncular ve yeni yatırımcılar için büyük bir risk faktörü oluşturuyor.
Türkiye için dersler: Maliyet ve politik istikrarın önemi
Ørsted’in yaşadığı bu kriz, Türkiye’nin de büyük ölçekli rüzgâr ve yenilenebilir enerji yatırımları için önemli dersler sunuyor. Türkiye, özellikle deniz üstü rüzgâr enerjisi (Offshore Wind) potansiyelini değerlendirme aşamasındayken, Danimarkalı devin yaşadıkları şu noktaları vurguluyor:
- Tedarik Zinciri ve Enflasyon Riski: Küresel maliyet artışları, uzun vadeli ve büyük ölçekli projelere ekonomik darbe vurabilir. Yerli üretim teşvikleri, bu risklere karşı bir tampon görevi görebilir.
- Politik Risk ve İstikrar: ABD’de yaşanan siyasi engeller, yenilenebilir enerji projelerinin politik istikrara ne kadar bağımlı olduğunu gösteriyor. Türkiye’nin uzun vadeli YEKDEM (Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları) ve ihale mekanizmalarının yatırımcılar için öngörülebilirliği ve güvencesi, bu tür global risklere karşı kritik önem taşımaktadır.
Yorum
Dünyanın en büyük rüzgâr geliştiricisinin iş gücünün dörtte birini azaltma kararı, yeşil enerji dönüşümünün sadece iyi niyet ve taahhütlerle ilerlemeyeceğini, aynı zamanda sert ekonomik ve politik gerçekliklere dayandığını gösteriyor. Rüzgâr enerjisi bir ideal olmaktan çıkıp, kâr marjları ve politik rüzgârlarla mücadele eden zorlu bir ticari sektör haline gelmiştir.
Ørsted’in küçülme kararı, piyasaya daha az çalışana ihtiyaç duyacaklarını söyleyerek verdiği mesajda iki çelişki yatıyor: Birincisi, inşaat portföyünü tamamladıkları için küçülme rasyonel olabilir. Ancak ikincisi, “daha rekabetçi” olma ihtiyacını vurgulamaları, sektördeki finansal baskının ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. Küresel iklim hedeflerine ulaşmak için yenilenebilir enerji yatırımlarının hızlanması gerekirken, bu tür büyük oyuncuların geri çekilmesi, dönüşümün hızının ciddi bir şekilde tehlike altında olduğunu işaret ediyor.
Kaynak: The Guardian








