Yeşil hidrojen hayali sönüyor mu? Küresel enerji dönüşümünde kritik viraj

İklim değişikliğiyle mücadelede temel strateji, rüzgar ve güneş gibi temiz kaynaklardan üretilen elektrikle her şeyi çalıştırmak. Ancak çelik fabrikaları, çimento tesisleri ve uzun mesafeli yolcu uçakları gibi bazı sektörler için elektrik pratik bir çözüm sunmuyor.

İşte bu noktada, depolanabilen ve yakılabilen temiz bir yakıt olarak yeşil hidrojen devreye giriyor. Uzmanlara göre, bu teknoloji ya sera gazlarını azaltmada hayati bir rol oynayacak ya da aşırı pahalı ve abartılmış bir dikkat dağıtıcı olarak kalacak.

Yeşil hidrojenin avantajları ve üretim süreçleri

A 3D rendering of a modern hydrogen tank for renewable energy.

Elektrik, çoğu şeyi çalıştırabilirken, bazı endüstriyel süreçler için henüz uygun maliyetli değil. Yeşil hidrojen, demir cevherinden çelik üretimi veya uzun mesafeli uçuşlar gibi “karbonu azaltması zor” sektörler için umut vadediyor.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği, doğa koruma ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

×

Yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektrikle suyun elektroliz edilmesiyle üretilen bu yakıt, yanma sırasında sera gazı salımı yapmıyor.

Günümüzde en yaygın hidrojen üretim yöntemi olan buharlı metan reformu, doğal gazdan hidrojen elde edilmesini sağlıyor ancak bu süreç büyük miktarda karbon salımı yapıyor ve gri hidrojen olarak adlandırılıyor.

Karbon emisyonları yakalanıp depolandığında ise mavi hidrojen sınıfına giriyor. Yeşil hidrojenin üretimi, su moleküllerinin yenilenebilir elektrikle ayrıştırılmasıyla gerçekleşiyor ve bu da onu sıfır emisyonlu bir alternatif yapıyor.

Endüstrinin mevcut durumu ve karşılaşılan zorluklar

Hidrojenin bir enerji kaynağı olarak kullanımı ve talebi şu anda sınırlı. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, 2023 yılında toplam hidrojen tüketiminin yalnızca %0,7’sini düşük emisyonlu hidrojen (yeşil ve mavi) oluşturdu.

BloombergNEF’in tahminlerine göre, yeşil hidrojenin 2030’dan önce fosil yakıtlara karşı fiyat rekabeti sağlaması pek olası değil.

Yüksek maliyetler, geniş çaplı yenilenebilir enerjiye ve pahalı elektrolizörlere olan ihtiyaç, yeşil hidrojenin yaygınlaşmasının önündeki en büyük engeller. Ayrıca, hidrojenin depolanması ve uzun mesafelere taşınması da önemli teknik ve finansal zorluklar barındırıyor. Gaz halinde sıkıştırılması veya sıvı hale getirilmesi enerji yoğun ve maliyetli süreçler gerektiriyor.

Yatırımlar yavaşlıyor, bazı ülkeler hız kesmiyor

Bağımsız enerji araştırma şirketi Rystad’a göre, yeşil hidrojen kirli muadillerine kıyasla en çok yatırımı ve ilgiyi çeken alan olsa da, yatırımlar yavaşlıyor. 2024 yılında temiz hidrojene yapılan küresel harcama yarı yarıya azalarak 24,3 milyar dolara düştü.

ABD’de Trump yönetiminin temiz enerji projelerine yönelik fonları azaltmasıyla sektördeki ivme zayıflarken, Avustralya’nın küresel bir yeşil hidrojen lideri olma hedefi de BP gibi büyük geliştiricilerin projelerden çekilmesiyle sarsıldı.

Bunun aksine, Çin ve Hindistan düşük maliyetli hidrojen üretimine hakim olmak için hız kesmiyor. Çin, kendi iç pazarı için kendine yeterlilik hedeflerken, Hindistan 21 milyar dolarlık Yeşil Hidrojen Misyonu ile yerli üretimi teşvik ediyor.

Gelecek ne getirecek?

Yeşil hidrojenin küresel enerji sisteminin bir parçası olup olmayacağı önümüzdeki birkaç yıla bağlı. Eğer hidrojen uygun maliyetli hale gelirse, milyarlarca ton karbon emisyonunu azaltarak enerji dönüşümünü hızlandırabilir. Ancak ekonomik koşullar yeterince hızlı iyileşmezse, yüz milyarlarca dolarlık yatırım, beklentilerin altında kalarak boşa gidebilir.

Sizce yeşil hidrojenin geleceği, bu zorlukların üstesinden gelerek küresel bir çözüm olabilir mi, yoksa sadece belirli sektörlerde niş bir çözüm olarak mı kalacak?

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
×