Reuters’ın elde ettiği taslak bir Avrupa Birliği (AB) belgesi, Avrupa Komisyonu’nun sanayilerin kirlilik ve atık raporlama yükümlülüklerini hedefleyen mevcut çevre yasalarının bir kısmını hafifletme teklifleri hazırladığını gösteriyor. Çarşamba günü yayımlanması beklenen bu teklif, AB’nin, sektörlerin kârlılıklarını düşürdüğünü savunduğu düzenlemeleri kaldırarak bürokrasiyi azaltma yönündeki “genel çabasının” bir parçası olarak görülüyor. AB’nin dünyanın en katı çevre düzenlemelerine sahip olduğu düşünüldüğünde, bu hamle çevresel hedeflere ulaşmayı nasıl etkileyecektir?
Peki, Komisyon neden endüstriyel tesislerin “çevre yönetim sistemi” (ÇYS) zorunluluğunu kaldırmayı öneriyor ve bu, tesislerdeki tehlikeli kimyasalların şeffaflığını nasıl etkileyecek? Yıllık 1 milyar avroluk idari maliyet azaltımı hedefi, çevre koruma standartlarından verilen tavizin bedeli olabilir mi? Son dönemde ertelenen ormansızlaşma yasası ve zayıflatılan tarım sübvansiyonları gibi kararların ardından bu yeni adım, çevre aktivistleri ve şirketler arasında neden “iklim hedeflerine darbe” olarak algılanıyor?
Kısıtlanan ÇYS ve kaldırılan dönüşüm planları
Avrupa Komisyonu’nun taslak teklifi, özellikle endüstriyel tesislerin ve tarımsal faaliyetlerin çevresel yükümlülüklerinde önemli değişiklikler öneriyor. Bu değişiklikler, idari yükü azaltmayı hedeflerken, çevresel şeffaflığı azaltma potansiyeli taşıyor.
Çevre Yönetim Sistemi (ÇYS) değişiklikleri
Komisyon, endüstriyel tesislerin kirliliği ve atıkları azaltmak için yaptıkları eylemleri ayrıntılı olarak açıklayan bir “çevre yönetim sistemi” (ÇYS) bulundurma zorunluluğunu tamamen kaldırmayı önerecek. Bunun yerine:
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
-
-
Köşe YazarlarıNeden karbon depolama iklim krizini çözemez?
- Basitleştirilmiş ÇYS: Şirketlerin, tüm tesislerini kapsayan tek bir küçültülmüş ÇYS yapmasına izin verilecek.
- Şeffaflığın Azalması: Mevcut bazı ÇYS gereklilikleri, örneğin tesislerdeki tehlikeli kimyasalların kullanımının açıklanması zorunluluğu ortadan kaldırılacak.
Kaldırılan yükümlülükler
Taslak öneride, çevre raporlamasını ve uyumu basitleştirmeyi amaçlayan bir dizi kritik zorunluluk da kaldırılıyor:
- Dönüşüm Planı Zorunluluğu: Endüstriyel tesislerin iklim hedefleriyle uyumlu hale getirilmesi için hazırlaması gereken “dönüşüm planı” zorunluluğu kaldırılacak.
- Tarımsal Raporlama: Hayvancılık ve balık çiftliklerinin artık su ve enerji kullanımlarını bildirme zorunluluğu olmayacak.
- Basitleştirilmiş Değerlendirmeler: Endüstriyel ve enerji projelerine yönelik çevresel değerlendirmeler de basitleştirilecek.
Komisyon, bu basitleştirme paketinin, çevre hedeflerine “daha verimli, daha az maliyetli ve daha akıllı bir şekilde ulaşılmasını sağlamayı” amaçladığını savunuyor.
1 milyar avroluk maliyet ve küresel rekabet
Brüksel, planların bir araya getirilmesiyle idari maliyetlerin yılda yaklaşık 1 milyar avro azaltılabileceğini tahmin ediyor. Bu adım, Komisyon’un şirketlerin raporlama yükünü 2029 yılına kadar yüzde 25 oranında azaltma hedefine ulaşma çabasını gösteriyor.
Bu karar, aynı zamanda AB’deki bazı şirketler ve hükümetlerden gelen, yeşil önlemlerin Çin ve ABD’deki rakiplerle rekabeti engellediği yönündeki baskılara bir yanıt olarak görülüyor. AB, son zamanlarda benzer tavizler vermek zorunda kalmıştı:
- Ormansızlaşma Yasasının Ertelenmesi: Bu yıl ormansızlaşma karşıtı yasa ertelenmişti.
- Sürdürülebilirlik Muafiyetleri: Binlerce şirket, sürdürülebilirlik raporlaması ve gerekli özen kurallarından muaf tutulmuştu.
- Tarım Koşullarının Zayıflatılması: Tarım sübvansiyonlarına bağlı yeşil koşullar zayıflatılmıştı.
Çevre aktivistlerinin tepkisi: İklim riski yönetimine darbe
Çevre aktivistleri ve bazı çevreci şirketler ile yatırımcılar, Brüksel’i, iklim değişikliğinden kaynaklanan riskleri yönetmeye ve sermayeyi yeşil dönüşüme yönlendirmeye yardımcı olan yasaları ortadan kaldırmakla suçluyor.
Bu eleştiriler, Komisyon’un temel iklim hedeflerini korumasına rağmen, hükümetlerin CO2 emisyonlarını azaltmaya yönelik bazı politikaları (örneğin, bloğun 2035 yılında yeni CO2 emisyonlu araçları yasaklaması gibi) zayıflatması yönündeki baskısıyla karşı karşıya kalmasından kaynaklanıyor. Şeffaflığın ve detaylı raporlamanın kaldırılması, sermayenin yeşil projelere yönlendirilmesi için gerekli olan güvenilir veri akışını tehlikeye atma potansiyeli taşıyor.
Yeşil mutabakatın geleceği
AB’nin çevre raporlama kurallarını zayıflatma hamlesi, AB Yeşil Mutabakatı’na uyum sürecinde olan ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) gibi regülasyonlara hazırlanan Türkiye için kritik bir gelişmedir.
Uzmanlar şu noktaya dikkat çekiyor: AB’nin kendi içindeki bu geri adımlar, bir yandan SKDM gibi regülasyonların gelecekteki olası zayıflatılmasına dair sinyaller verebilirken, diğer yandan Türkiye’deki şirketlerin rekabet gücü üzerindeki raporlama yükünü azaltma yönünde bir beklenti yaratabilir. Ancak, Türkiye’nin AB ile ticaretini sürdürmek ve uluslararası yatırım çekmek için sürdürülebilirlik ve emisyon raporlama standartlarını yükseltme ihtiyacı devam etmektedir. AB’nin bu hamlesi, Türkiye’deki şirketler için raporlama kurallarının hafifletilmesine yönelik bir emsal oluşturabilir, ancak bu, aynı zamanda ülkenin iklim hedeflerine ulaşma hızını da olumsuz etkileyebilir.
Verimlilik uğruna şeffaflıktan taviz
Avrupa Komisyonu’nun bu taslak teklifi, kârlılık ve bürokrasiyi azaltma hedefleri ile çevresel koruma ve iklim değişikliğiyle mücadele hedefleri arasındaki gerilimi keskin bir şekilde gözler önüne seriyor. Yıllık 1 milyar avroluk idari tasarruf cazip görünse de, tehlikeli kimyasalların açıklanması, iklim dönüşüm planları ve tarımsal su-enerji kullanımı raporlaması gibi temel şeffaflık gerekliliklerinden vazgeçilmesi, Avrupa’nın çevre hedeflerine ne kadar “akıllıca” ulaşılacağı konusunda büyük soru işaretleri yaratıyor. İklim değişikliği risklerini yönetmek, öncelikle doğru ve detaylı veri toplamayı gerektirir; bu verilerin kısıtlanması ise AB’nin yeşil dönüşümünün temelini sarsabilir.
Kaynak: Reuters, Avrupa Komisyonu Taslak Belgesi.





