ABD’de 24 eyalet, Trump yönetiminin 7 milyar dolarlık güneş enerjisi programını iptalini mahkemeye taşıdı

Yayın: 17 Ekim 2025 08:13
Güncelleme: 17 Ekim 2025 08:13

ABD’de iklim politikaları üzerinden alevlenen siyasi çekişme, bu kez düşük gelirli vatandaşların elektrik faturalarını hafifletmeyi amaçlayan devasa bir programın ortadan kaldırılmasıyla zirveye ulaştı. Başkan Donald Trump yönetimi tarafından, Çevre Koruma Ajansı (EPA) aracılığıyla sonlandırılan 7 milyar dolarlık “Herkes İçin Güneş Enerjisi (Solar for All)” hibe programına karşı, aralarında Kaliforniya ve Arizona’nın da bulunduğu 24 eyalet ve Washington D.C. toplu bir yasal mücadele başlattı. Bu hamle, sadece bir çevre politikasının değil, aynı zamanda dar gelirli Amerikalıların temiz ve uygun fiyatlı enerjiye erişim hakkının da mahkeme salonlarına taşınması anlamına geliyor.

Bu gelişme neden önemli? Programın iptali, ülke genelinde yaklaşık 900.000 düşük gelirli haneyi doğrudan etkiliyor ve enerji faturalarında %20’ye varan artış riskini beraberinde getiriyor. Bu karar, Trump yönetiminin yenilenebilir enerjiye karşı takındığı sert tavrın somut bir sonucu olmasının yanı sıra, Demokrat Başsavcıların federal politikaları yargı yoluyla durdurma çabalarının da bir parçası. Amerika’nın enerji geleceği ve iklim taahhütleri için ne ifade ettiği tartışılırken, bu hukuki mücadele, ABD’nin iklim krizine yaklaşımının yönünü belirleyebilir.

Güneşin enerjisi mahkemede: Düşük gelirliler için ayrılan 7 milyar dolarlık fona kim kilit vurdu?

Eyaletler, EPA Yöneticisi Lee Zeldin’in Ağustos ayında duyurduğu Solar for All programının feshine karşı iki ayrı dava açarak hukuki süreci başlattı. Program, eski Başkan Joe Biden döneminde 2022 tarihli Enflasyon Azaltma Yasası (IRA) kapsamında oluşturulmuş ve düşük gelirli topluluklarda güneş enerjisi projelerinin yaygınlaştırılması için 60’tan fazla kuruluşa, eyalete ve kabileye fon sağlamayı hedefliyordu.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

Arizona Başsavcısı Kris Mayes, programın iptalinin, eyalette yaklaşık 11.000 düşük gelirli hanenin enerji faturalarında ortalama %20’lik bir artışa yol açacağını ve Arizona’nın potansiyel $156 milyonluk bir hibeyi kaybedeceğini belirtiyor. Benzer şekilde Kaliforniya Başsavcısı Rob Bonta da eyaletinin yaklaşık $250 milyonluk bir kayıp yaşayacağını vurguluyor. Bu kayıplar, temiz enerjiye geçişi yavaşlatmakla kalmıyor, aynı zamanda zaten ekonomik zorluklarla boğuşan kesimlerin yükünü daha da ağırlaştırıyor.

Trump yönetiminin fosil yakıt vurgusu ve ‘tek güzel yasa tasarısı’

Programın iptalinin arkasındaki resmi gerekçe, Başkan Trump’ın Temmuz ayında yasalaştırdığı ve Zeldin’in “boşuna” olarak nitelendirdiği projelerin finansman kaynağını ortadan kaldırdığı iddia edilen “Tek Büyük Güzel Yasa Tasarısı” (One Big Beautiful Bill Act). Ancak davacılar, yasanın sadece ‘yükümlülük altına alınmamış’ idari fonları iptal ettiğini, eyaletlere ve diğer alıcılara neredeyse bir yıl önce tahsis edilmiş olan 7 milyar dolarlık ana hibe fonunu kapsamadığını savunuyor. Kaliforniya Başsavcısı Bonta’ya göre bu hamle, yönetimin ülkeyi “fosil yakıt şirketlerine bağlı tutarak geçmişe bağlama” çabasıdır ve “Amerika’yı daha pahalı ve daha kirli hale getiriyor”. Bu durum, Trump’ın yenilenebilir kaynakları pahalı ve güvenilmez olarak nitelendiren ve federal desteği geri çekme politikasının doğrudan bir yansıması olarak görülüyor.

Dezavantajlı topluluklar ve kabileler ilk vurulanlar oldu

İptal kararının en çok etkilediği kesimler, temiz enerjiye erişim konusunda zaten dezavantajlı olan topluluklar oldu. Arizona Başsavcısı Mayes, Kuzey Arizona’daki Hopi kabilesini örnek göstererek, bu kabilenin güneş panelleri ve pil depolama sistemleri kullanarak yüzlerce eve ilk kez elektrik getirmek için $25 milyonluk bir ödül almaya hazırlandığını ancak iptal kararıyla bu hayalin suya düştüğünü ifade ediyor. Bu örnek, Solar for All programının sadece fatura düşürme değil, aynı zamanda temel altyapı eksikliklerini giderme misyonunu da ortaya koyuyor. Programın iptali, aynı zamanda potansiyel istihdam yaratma ve yeşil iş gücü geliştirme fırsatlarını da engellemiş durumda. Birçok eyalet, bu hibelerle birlikte binlerce yeni istihdam yaratmayı ve yerel ekonomileri canlandırmayı planlıyordu.

Hukuki cephe genişliyor: İki farklı dava yolu

Siyasi ve hukuki mücadelenin boyutunu gösteren bir diğer önemli nokta, eyaletlerin iki farklı dava açmasıdır:

  1. Maddi Tazminat Davası: Federal mahkemeye sunulan bu ilk dava, sözleşmenin ihlali nedeniyle uğranılan mali kayıpların telafi edilmesini talep ediyor.
  2. Yeniden Başlatma Davası: Washington eyaletindeki federal mahkemede açılması beklenen bu ikinci dava ise programın tamamen yeniden başlatılmasını amaçlıyor.

Bu davalar, bir grup güneş enerjisi şirketi ve işçi sendikasının programın yeniden başlatılması için açtığı davadan sadece 10 gün sonra geldi. Bu geniş cephe, iptal kararının sadece siyasi değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal açıdan da büyük bir tepki topladığını gösteriyor.

Davaya Katılan Eyaletler: California, Arizona, Maryland, Colorado, Connecticut, Hawaii, Illinois, Kentucky, Maine, Massachusetts, Michigan, Minnesota, Nevada, New Jersey, New Mexico, New York, Kuzey Carolina, Oregon, Pennsylvania, Rhode Island, Vermont, Washington, Wisconsin ve Washington DC. Bu liste, çoğunluğu Demokrat başsavcılara sahip eyaletlerden oluşuyor ve federal politikaların eyalet düzeyinde nasıl güçlü bir direnişle karşılaştığını kanıtlıyor.

Türkiye’ye veya bölgeye bağlantı: İklim politikalarının küresel yansıması

ABD’deki bu 7 milyar dolarlık güneş enerjisi fonu krizi, Türkiye ve bölgesi için önemli bir küresel emsal teşkil ediyor. Türkiye, yenilenebilir enerji potansiyeli yüksek bir ülke olmasına rağmen, enerji politikaları sık sık fosil yakıtlara olan bağımlılık ve maliyet tartışmaları arasında sıkışıp kalıyor. ABD’deki “Solar for All” programının iptali, hükümetlerin siyasi öncelikleri değiştirdiğinde, sosyal fayda odaklı temiz enerji projelerinin ne kadar kırılgan olabileceğini gösteriyor.

Türkiye’de de düşük gelirli hanelerin enerji yoksulluğu önemli bir sorun. ABD’deki bu program, dezavantajlı kesimlere uygun fiyatlı ve temiz enerji sağlama modeli sunuyordu. Bu modelin siyasi çekişmelerle durdurulması, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerdeki iklim finansmanı ve enerji adaleti çabaları için bir uyarı niteliğindedir: Sadece teknik yeterlilik değil, uzun vadeli siyasi istikrar ve hukuki güvence de yeşil dönüşümün olmazsa olmazıdır.

Yorum

Bu gelişme, ABD siyasetinin ve iklim mücadelesinin karmaşık bir özeti niteliğinde. Bir tarafta, iklim krizine karşı somut adımlar atmayı ve enerji yoksulluğunu azaltmayı hedefleyen, Kongre tarafından ayrılmış devasa bir fon; diğer tarafta ise fosil yakıt yanlısı bir yönetim ve idari kararla bu fonu “boşuna” ilan edip iptal etme çabası.

Yargı sürecine taşınan bu çatışma, ABD’nin iklim politikalarının ne kadar derin bir ideolojik ayrışmaya sahne olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Özellikle kabileler ve düşük gelirli toplulukların uğrayacağı zarar, bu kararın sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal adalet boyutunu da vurguluyor. Programın yeniden başlatılması için açılacak ikinci dava, hukuki bir zaferden öte, ABD’nin küresel iklim taahhütlerine ve kendi vatandaşlarına verdiği sözlere sadık kalıp kalmayacağının da turnusol kağıdı olacak.

Başsavcıların bu kadar geniş bir cephede birleşmesi, yasama ve yürütme organlarının karşıt kutuplara ayrıldığı bir dönemde, yargının siyasi dengeyi sağlamadaki kritik rolünü de net bir şekilde gösteriyor. Sonuç ne olursa olsun, bu dava, temiz enerjiye geçişin maliyetinin sadece teknolojik değil, aynı zamanda hukuki ve siyasi bir bedeli olduğunu ispatlıyor.

Kaynak

Kaynak: The Guardian

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Et

Çevre hikâyelerini kaçırma

İklim krizi, çevre kirliliği, deprem ve hava durumu haberlerini sosyal medyada da anlık olarak takip et.

Scroll to Top
×