Avrupa Birliği’nden tarihi iklim kararı: 2040’a kadar emisyonları yüzde 90 azaltma hedefi yasalaştı

Yayın: 10 Aralık 2025 09:41
Güncelleme: 10 Aralık 2025 09:41
Fotoğraf Kaynağı: Christian Lue

Avrupa Birliği (AB), küresel iklim mücadelesinde iddialı ve yasal olarak bağlayıcı yeni bir kilometre taşını onayladı. Avrupa Parlamentosu Çarşamba günü yaptığı açıklamada, üye ülkelerin, sera gazı emisyonlarını 2040 yılına kadar 1990 seviyelerine göre %90 oranında azaltmayı öngören bir iklim anlaşmasına vardığını duyurdu. Bu anlaşma, emisyon azaltımlarının bir kısmını (%5) karşılamak için yabancı karbon kredilerinin satın alınması seçeneğini de içermesiyle dikkat çekti. Bu karar, AB’nin yeşil gündemini hukuki zemine oturtarak, dünyanın diğer büyük ekonomilerine güçlü bir sinyal gönderdi.

Varılan bu hedef, ABD ve diğer büyük ekonomilerin emisyon azaltma taahhütlerinin çoğunu aşması açısından küresel bir liderlik örneği teşkil etti. Bu gelişme neden önemliydi? Yasal olarak bağlayıcı bu hedef, AB sanayilerini ve enerji sistemlerini köklü bir dönüşüme zorlayarak, 2050 Net Sıfır hedefine giden yolda kesin adımlar atılmasını sağladı. Peki bu dünya için ne ifade etti? AB, küresel emisyonların önemli bir kısmından sorumlu bir blok olarak, böylesine iddialı bir hedef belirleyerek uluslararası iklim müzakerelerinde baskıyı artırdı ve diğer ülkeleri benzer adımlar atmaya teşvik etti. Türkiye için ne anlama geldi? Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olan AB’nin bu sertleşen iklim yasası, özellikle çimento, demir-çelik ve alüminyum gibi enerji yoğun sektörler başta olmak üzere, Türk sanayisinin de Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) uyum süreçlerini hızlandırması gerekliliğini pekiştirdi.

Siyasi uzlaşma ve çekincelerle şekillenen hedef

AB’nin 2040 hedefi, aylarca süren zorlu müzakerelerin ardından varılan siyasi bir uzlaşmayı temsil etti. Bu uzlaşma, bir yanda daha derin kesintileri savunan ülkelerle, diğer yanda hedefi yerli sanayiler için “çok zorlayıcı” bulan hükümetler arasındaki gerilimi yansıttı. Polonya, Slovakya ve Macaristan hükümetleri de dahil olmak üzere birçok üye ülke, yüksek enerji maliyetleri, daha ucuz Çin ithalatı ve ABD gümrük vergileriyle mücadele eden sanayilerinin rekabet gücünün düşeceği gerekçesiyle daha derin karbondioksit kesintilerine karşı çıktı.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

AB İklim Komisyonu sözcüsü Wopke Hoekstra, anlaşmaya ilişkin yaptığı açıklamada, “Bu anlaşma, iklim, rekabet gücü ve bağımsızlığın el ele gittiğini gösteriyor ve küresel ortaklarımıza güçlü bir mesaj gönderiyor,” dedi ve güçlü ama gerçekçi bir iklim yasası üzerinde anlaştıklarını kaydetti. Ancak Hollanda, İspanya ve İsveç gibi diğer AB üyeleri, giderek kötüleşen aşırı hava olayları ve yeşil teknoloji üretiminde Çin’i yakalama ihtiyacını, bu yüksek hedefin gerekçeleri olarak gösterdiler. Uzmanlar şu noktaya dikkat çekti: Bu nihai hedef, AB’nin iklim değişikliği bilim danışmanlarının orijinal olarak önerdiği hedeften biraz daha zayıf kaldı, bu da siyasi anlaşmazlıkların bilimsel gerekliliklerin önüne geçtiği anlamına geldi.

Sanayi ve finansman detayları: Karbon kredisi kullanımı

Varılan anlaşmanın teknik detayları, AB’nin emisyon azaltım stratejisinde hem iç hem de dış mekanizmaları kullanacağını gösterdi:

  • Sanayi Azaltımı: Anlaşma, AB sanayilerinin emisyonlarını 2040’a kadar %85 oranında azaltmasını zorunlu kıldı. Bu, başta enerji, üretim ve ağır sanayi olmak üzere kilit sektörlerde büyük yatırımlar ve teknolojik dönüşümler gerektirecek.
  • Yabancı Karbon Kredileri: Hedeflenen %90 azaltımın kalan %5’ini karşılamak için yabancı karbon kredilerinin satın alınması seçeneği dahil edildi. Bu, AB ülkelerinin üye olmayan ülkelere, kendi adlarına emisyon azaltmaları (örneğin orman koruma veya yenilenebilir enerji projeleri) karşılığında ödeme yapmasını gerektirecek. Bu mekanizma, AB’nin maliyet-etkin bir şekilde küresel emisyon azaltımına katkıda bulunmasını sağladı ancak aynı zamanda bazı eleştirmenlerce “karbon kaçırma” olarak da görüldü.
  • Siyasi Taviz: Muhalif ülkeleri kazanmak için AB, yakıt için karbon fiyatlandırmasının başlatılması gibi siyasi açıdan hassas diğer iklim politikalarını da zayıflatmayı kabul etti. Bu, özellikle tüketicileri doğrudan etkileyecek olan karbon fiyatlandırmasının başlangıcını bir yıl erteleyerek 2028’e kadar uzatmak anlamına geliyordu.

Yasalaşma süreci ve formalite

Hedefin yasalaşması için, önceden kararlaştırılmış bu anlaşmanın formalite niteliğindeki adımlardan geçmesi gerekiyordu. Bu süreç, Avrupa Parlamentosu ve AB ülkelerinin her birinin anlaşmayı resmen onaylamasını gerektirdi. Politika yapıcılar arasında uzlaşı sağlandığı için, bu onay sürecinin genellikle önceden kararlaştırılmış anlaşmaların onaylanmasıyla sonuçlanan bir formalite olduğu belirtildi.

Türkiye’ye SKDM’ye Uyum Baskısı

AB’nin 2040 hedefini yasalaştırması, Türkiye’nin iklim politikaları üzerindeki baskıyı katlanarak artırdı. Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan AB, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile karbon yoğun ürünlerin ithalatını zaten vergilendirmeye başlamıştı. AB’nin 2040 hedefini %90 gibi iddialı bir seviyeye çekmesi, SKDM kapsamını ve fiyatlandırmasını zamanla daha da katı hale getireceği anlamına geldi.

Bu durum, Türk sanayicilerinin rekabet edebilirliklerini korumak için kömüre dayalı enerji üretiminden hızla uzaklaşarak yeşil enerjiye ve daha az emisyonlu üretim yöntemlerine geçiş yapmak zorunda olduğunu gösterdi. Türkiye’nin Paris Anlaşması’na taraf olmasına rağmen hala net bir “Net Sıfır” yol haritası oluşturmadığı düşünüldüğünde, AB’nin bu kararı, Türk hükümeti ve özel sektörü için enerji ve iklim politikalarını acilen hızlandırma ve uluslararası normlara uyum sağlama konusunda son bir uyarı niteliği taşıdı.

Yorum

AB’nin 2040 için %90 emisyon azaltma anlaşması, iklim kriziyle mücadeledeki kararlılığının bir göstergesiydi ancak aynı zamanda küresel iklim politikasının karşılaştığı temel zorlukları da gözler önüne serdi. Siyasi uzlaşmanın gerektirdiği tavizler (özellikle bilimsel hedeften geri adım atılması ve karbon fiyatlandırmasının ertelenmesi), iddialı hedeflerin ekonomik gerçeklikler ve siyasi muhalefet karşısında ne kadar kırılgan olabileceğini gösterdi.

Bu hedef, AB’nin yeşil dönüşümde maliyetli de olsa liderlik etmeye hazır olduğunu kanıtladı. Ancak, yabancı karbon kredilerine başvurulması, bu dönüşümün tamamen AB içinde gerçekleşmeyeceği ve çevresel maliyetin bir kısmının gelişmekte olan ülkelere aktarılacağı anlamına geldi. Küresel ortaklara gönderilen güçlü mesaj ise şuydu: 2050 Net Sıfır hedefi ciddiye alındı ve diğer büyük ekonomilerin de benzer, yasal olarak bağlayıcı taahhütler vermesi artık kaçınılmaz hale geldi.

Kaynak: Avrupa Parlamentosu ve AB İklim Komisyonu Açıklamaları.

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Et

Çevre hikâyelerini kaçırma

İklim krizi, çevre kirliliği, deprem ve hava durumu haberlerini sosyal medyada da anlık olarak takip et.

Scroll to Top
×