Ekonomi büyüyor, karbon baÄŸlantısı kopuyor: Dünyanın %92’si iklim politikalarının etkisiyle ‘ayrışma’ yaşıyor

Yayın: 12 Aralık 2025 07:53
Güncelleme: 12 Aralık 2025 07:53

Paris İklim AnlaÅŸması’nın 10. yıldönümü öncesinde yayımlanan çarpıcı bir araÅŸtırma, bir zamanlar ekonomik büyüme ile karbon emisyonları arasında var olan sıkı bağın, artık dünyanın büyük çoÄŸunluÄŸunda koptuÄŸunu ortaya koydu.

Enerji ve İklim İstihbarat Birimi (ECIU) tarafından hazırlanan bu rapora göre, küresel ekonominin %92’sini temsil eden ülkeler, tüketime dayalı karbon emisyonlarını GSYİH büyümesinden ayırmış (decoupling) durumdaydı. Bu “ayrışma” eÄŸilimi, güçlü hükümet iklim politikalarının ve uluslararası iÅŸbirliÄŸinin etkinliÄŸini gözler önüne seriyor ve özellikle Küresel Güney’deki büyük emisyon kaynakları arasında hızlanıyordu.

Bu geliÅŸme neden önemliydi? Bu, ekonomik büyümenin fosil yakıt bağımlılığı olmadan da sürdürülebilir olduÄŸunu gösteren küresel bir yapısal deÄŸiÅŸimin kanıtıydı. Ayrışma, küresel iklim hedeflerine ulaÅŸma yolunda en büyük engelin (ekonomik maliyet) aşılabileceÄŸine dair güçlü bir sinyal veriyordu. Peki bu dünya için ne ifade ediyordu? Bu eÄŸilim, Paris AnlaÅŸması gibi uluslararası anlaÅŸmaların, hükümetlere ve iÅŸletmelere iklim bozulmasına neden olan enerji kaynaklarına alternatifler bulmaları gerektiÄŸi sinyalini baÅŸarıyla ilettiÄŸini ve küresel ısınma tahminlerini 4°C’den 2,6°C’ye düşürme baÅŸarısında kritik rol oynadığını gösteriyordu. Türkiye için ne anlama geliyordu? Türkiye’nin, büyüme hedeflerini sürdürürken yeÅŸil dönüşümü hızlandırma ve özellikle enerji sektöründe fosil yakıtlardan bağımsızlaÅŸma politikasını daha da güçlendirme gerekliliÄŸini vurguluyordu.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

Küresel ayrışma hızlanıyor: Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki durum

ECIU raporu, ayrışma eğiliminin farklı ülke grupları arasında nasıl ilerlediğini detaylandırıyordu:

1. Ayrışmayı başaran gelişmiş ekonomiler

Küresel GSYİH’nın %46’sını oluÅŸturan geliÅŸmiÅŸ ekonomiler, artık emisyonları azaltırken ekonomilerini büyüten ülkelerden oluÅŸuyordu.

  • En Belirgin Ayrışmalar: İngiltere, Norveç ve İsviçre’de yaÅŸandı.
  • Sürekli BaÅŸarı: ABD, Japonya, Kanada ve Avrupa BirliÄŸi ülkelerinin çoÄŸu da dahil olmak üzere 22 ülke, 2015 öncesi ve sonrasında on yıllar boyunca sürekli olarak ekonomik ayrışmayı baÅŸarmıştı. ABD’de Donald Trump’ın politikalarına raÄŸmen son yirmi yılın büyük bölümünde emisyonlar düşüş gösterdi.

2. GeliÅŸmekte olan ekonomilerde iyileÅŸme

Son on yılda toplam 21 ülke iyileÅŸme kaydetti; bu, ekonomik büyümeyi emisyon azaltımıyla birleÅŸtirmede yeni oyuncuların sahneye çıktığını gösteriyordu. Bu ülkeler arasında, Brezilya, Kolombiya, Mısır, Avustralya, BirleÅŸik Arap Emirlikleri, İtalya, Meksika ve Güney Afrika gibi hem Küresel Güney’den hem de geliÅŸmiÅŸ ülkelerden önemli ekonomiler yer alıyordu.

3. Çin’in dönüşümü: Emisyon zirvesine yakınlık

Dünyanın en büyük emisyon kaynağı olan Çin’deki deÄŸiÅŸim, küresel iklim eylemi açısından en önemli geliÅŸme olarak öne çıktı.

  • Emisyon YoÄŸunluÄŸunun Azalması: 2015 ile 2023 yılları arasında Çin’in tüketim bazlı emisyonları %24 artarken, bu oran ekonomisinin büyümesinin ( %50’den fazla) yarısından daha azdı.
  • Plato AÅŸaması: Son 18 aydır Çin’in emisyonları plato çiziyordu ve birçok analist, ülkenin emisyon zirvesine ulaÅŸmış olabileceÄŸine inanıyordu. EÄŸer Çin bu dönüm noktasını aÅŸabilirse, küresel emisyonların düşüşe geçmesi hızlanacaktı.

4. Geriye düşenler

Yeni Zelanda, Letonya, Litvanya, Dominik Cumhuriyeti ve COP29’a ev sahipliÄŸi yapan Azerbaycan gibi sekiz ülke, 2015’ten önce fosil yakıtlardan bağımsızlaÅŸmasına raÄŸmen, o zamandan beri büyümeleri yeniden fosil yakıtlara bağımlı hale gelmiÅŸti.

Uluslararası anlaşmaların etkisi ve gelecek hedefleri

Rapor, Paris AnlaÅŸması’nın ve BirleÅŸmiÅŸ Milletler COP toplantıları gibi uluslararası görüşmelerin, küresel enerji geçiÅŸini nasıl desteklediÄŸinin altını çiziyordu.

  • Emisyon Büyümesinde YavaÅŸlama: Paris AnlaÅŸması’ndan önceki on yılda yıllık CO2 emisyonlarındaki büyüme oranı %18,4 iken, bu oran 2015’ten sonra %1,2’ye yavaÅŸladı.
  • Isınma Tahminlerinin Düşüşü: Bu ilerlemeler sonucunda, yüzyıl sonu küresel ısınma tahmini 4°C’den 2,6°C’ye düştü.

ECIU raporunun yazarı John Lang, bu geliÅŸmeleri “son derece heyecan verici” olarak nitelendirerek, “Dünya artık yapısal gerilemenin öncesinde bir ön hazırlık aÅŸamasında. Emisyonların düşmeye baÅŸlayacağı tarihi bir noktaya yaklaşıyoruz,” dedi. Ancak iklimi istikrara kavuÅŸturmak için önümüzdeki on yılda daha hızlı önlemler alınması gerekiyordu.

Türkiye’ye yeşil büyüme fırsatı

Bu küresel ayrışma eÄŸilimi, Türkiye için ekonomik ve çevresel hedefleri birleÅŸtirme konusunda büyük bir fırsat penceresi açıyordu. Türkiye, 2053 Net Sıfır hedefi doÄŸrultusunda, YeÅŸil Mutabakat uyumu ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) baskıları altında bulunuyordu. Rapordaki bulgular, ekonomik büyümeyi emisyon azaltımıyla sürdürmenin mümkün olduÄŸunu kanıtladığı için, Türkiye’nin de bu küresel yapısal deÄŸiÅŸime ayak uydurması kritik önem taşıyordu:

  • Enerji Dönüşümünü Hızlandırma: Brezilya ve Kolombiya gibi geliÅŸmekte olan ekonomilerin iyileÅŸme kaydetmesi, Türkiye’nin de yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırarak ve enerji verimliliÄŸini artırarak ayrışmayı baÅŸarması için bir yol haritası sunuyordu.
  • Politika Kararlılığı: Ayrışmayı kalıcı hale getiren faktörün “güçlü hükümet iklim politikaları” olması, Türkiye’nin uzun vadeli ve istikrarlı iklim düzenlemelerine öncelik vermesi gerektiÄŸini gösteriyordu. Bu, aynı zamanda Türkiye’nin SKDM gibi uluslararası düzenlemelere uyumunu kolaylaÅŸtıracaktı.

Kritik zirveye yaklaşırken

ECIU raporu, küresel ekonominin ve iklim eyleminin ulaÅŸtığı kritik bir dönüm noktasını iÅŸaret ediyordu. On yıl önce hayal bile edilemeyecek bir ölçekte, dünyanın büyük bir çoÄŸunluÄŸu, kalkınma ve çevresel sorumluluÄŸun birbirini dışlamak zorunda olmadığını kanıtlamıştı. Özellikle Çin’in emisyon yoÄŸunluÄŸunu azaltması ve emisyon zirvesine yaklaÅŸması, küresel mücadelede tarihi bir eÅŸiÄŸin geçilmek üzere olduÄŸu umudunu artırıyordu.

Ancak heyecan verici bu ilerlemeye raÄŸmen, bilimsel gerçeklik aciliyetini koruyordu. Küresel emisyonların nihayet düşüşe geçmesi (zirve yapması), iklimi stabilize etmek için gereken derin ve hızlı kesintilerin sadece baÅŸlangıcı olacaktı. Dünya, ısınmayı 1,5°C hedefinde tutmak için gereken ivmeyi yakalamakta hâlâ zorlanıyordu. Bu rapor, atılan adımların cesaret verici olduÄŸunu, ancak önümüzdeki on yılın, “ön hazırlık aÅŸamasından” “yapısal gerilemeye” geçiÅŸi saÄŸlamak için en hızlı ve en kararlı eylemlerin gerçekleÅŸtirileceÄŸi dönem olması gerektiÄŸini net bir ÅŸekilde gösteriyordu.

Kaynak: Enerji ve İklim İstihbarat Birimi (ECIU) Raporu, Küresel Karbon Bütçesi Verileri.

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Et

Çevre hikâyelerini kaçırma

İklim krizi, çevre kirliliği, deprem ve hava durumu haberlerini sosyal medyada da anlık olarak takip et.

Scroll to Top
×