Kömür devinin kâbusu: Çin, milyonlarca işçiyi bekleyen enerji geçişinin ağır bedeliyle karşı karşıya

Yayın: 15 Aralık 2025 08:14
Güncelleme: 15 Aralık 2025 08:14
Fotoğraf Kaynağı: Freepik

Çin, küresel çapta yeşil teknolojiye en hızlı yatırım yapan ülke olsa da, bu dönüşümün merkezinde dünyanın en büyük kömür sektörünü tasfiye etmenin ağır ekonomik ve sosyal maliyeti yatıyordu. İç Moğolistan’daki Yimin madeninde otonom kamyonların insan müdahalesi olmadan çalışması gibi teknolojik ilerlemeler verimlilik sağlarken, bu durum ülkeyi devasa bir ekonomik yapıyı yıkma ve bu yapıyı ayakta tutan milyonlarca işçinin geleceğini yeniden inşa etme sorunuyla baş başa bırakıyordu.

Bu gelişme neden önemliydi? Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre, küresel kömür madenciliği iş gücünün neredeyse yarısı Çin’deydi ve bu yoğunlaşma toplumsal riskler yaratıyordu. Pekin Üniversitesi Enerji Enstitüsü raporu, sadece kömürün kalbi sayılan Shanxi eyaletinde 2030’a kadar 350.000’e kadar doğrudan iş kaybı yaşanacağını öngörüyordu. Bu dünya için ne ifade ediyordu? Dünyanın en büyük kirleticisi olan Çin’in bu geçişi hızlı ve “adil” bir şekilde yönetme yeteneği, sadece kendi iç istikrarı için değil, aynı zamanda küresel iklim değişikliğiyle mücadelenin kaderini belirlemek için de hayati önem taşıyordu.

Teknolojik ilerleme ve iş gücü krizi: Kömür kuşağının çözülüşü

Çin’in kömür bağımlılığı, ucuz, bol ve yerli enerji kaynakları sağlaması nedeniyle Komünist Parti’nin erken dönem ekonomik kalkınmasının temel direğiydi. Ancak bu yapı şimdi, yeşil endüstrilerin hızla büyümesiyle karşı karşıyaydı. Her ne kadar yeşil sektörler şimdiden 7 milyondan fazla iş imkanı yaratmış olsa da, bu iş imkanları, kömürle geçimini sağlayan ve genellikle daha yaşlı olan işçiler için doğrudan bir karşılık sunmuyordu.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

Yimin madeninin müdürü Shu Yinqiu, teknolojik gelişmeleri iş kayıpları değil, güvenlik ve verimlilik artışı olarak görse de, istatistikler farklı bir tablo çiziyordu. Shanxi’deki yüz binlerce doğrudan iş kaybına ek olarak, daha geniş ekonomiye olan dolaylı zincirleme etki hesaba katıldığında, kuzeydeki ilgili sektörlerdeki iş kayıplarının 2030 yılına kadar 1,5 ila 1,7 milyonu aşabileceği tahmin ediliyordu.

New York Şehir Üniversitesi’nden Doçent Gang He, “Kömür, birçok Çin topluluğunun ekonomik ve sosyal dokusuna derinden işlemiş durumda,” diyerek, dönüşümün sadece enerji değil, aynı zamanda dikkatle yönetilmesi gereken bir ekonomik ve istihdam dönüşümü olduğunu belirtiyordu. ABD’deki Appalachian veya İngiltere’deki Güney Galler vadilerindeki başarısız geçiş girişimleri düşünüldüğünde, dünyanın en büyük kömür tüketicisi ve üreticisi olan Çin’deki bu dönüşümün ölçeği, benzeri görülmemiş bir zorluk teşkil ediyordu.

Sosyal riskler ve politika ikilemi

Kömürden uzaklaşmanın yarattığı sosyo-ekonomik baskı, Çin’de daha önce halk öfkesi patlamalarına neden olmuştu. 2009’da Tonghua Demir ve Çelik Grubu’ndaki işçi protestoları, iş kayıpları korkusuyla bir yöneticinin öldürülmesiyle sonuçlanmış ve hükümetin devralma planını iptal etmesine yol açmıştı. Dünya çapındaki deneyimler ise kötü yönetilen geçişlerin, ABD Senatörü Joe Manchin örneğinde olduğu gibi, iklim politikalarının sulandırılmasına yol açtığını gösteriyordu; bu, dünyanın en büyük kirleticisi olan Çin için çok daha ciddi küresel sonuçlar doğurabilirdi.

Bu belirsizlik ortamında, Çin hükümetinin planlarında da geri adımlar gözlemleniyordu. Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in 2021’de kömür kullanımının kademeli olarak azaltılacağını söylemesine kıyasla, Parti yetkilileri Ekim ayında, 2026-2030 döneminde kömür kullanımında zirve yapılmasını teşvik edeceklerini söyledi. Bu küçük ama önemli değişiklik, tüketimde hızlı bir düşüş yerine uzun bir durağan dönem yaşanabileceğine işaret ediyordu. Devlet Konseyi, hızla büyüyen rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinden gelen dalgalanan üretimi desteklemek için yeni kömürle çalışan enerji santrallerinin hala onaylandığını ve inşa edildiğini belirterek, elektriğin sürekli kullanılabilirliğini garanti etmek için kömürden tamamen vazgeçilemeyeceğini vurguluyordu.

Geçiş deneyleri: Fuxin ve Datong paradoksu

Pekin, bu zorlukları yönetmek için tek bir plan yerine, kaynak çıkarımına bağımlı bölgelerde ekonomik çeşitlendirme, iş gücünün yeniden geliştirilmesi ve çevresel iyileştirme amaçlı düzinelerce politika geliştirmişti.

1. Fuxin: Dönüşümün yarım kalmış örneği

Liaoning eyaletinde bulunan Fuxin şehri, Çin’in “adil geçiş” deneylerinin ilk örneklerindendi. Neredeyse 200 yıllık kömür madenciliği tarihine sahip şehrin Haizhou açık ocak madeni, rezervleri tükendiği için 2005 yılında kapatılmıştı. Yetkililer, tarım, rüzgar enerjisi ve turizme milyarlarca yuan yatırım yaparak, 4 kilometre uzunluğundaki devasa çukuru milli parka dönüştürmüştü. Ancak kasaba sakinleri, şehrin rahat ve uygun fiyatlı olmasına rağmen, eski canlılığı ve istihdam yaratma gücünden yoksun olduğunu belirtiyordu. Yerel bir girişimci olan Zhang Haotian, okul arkadaşlarının çoğunun daha iyi fırsatlar için büyük şehirlere göç ettiğini vurgulayarak, “Şehrin ekonomik kalkınma için temel bir gelir kaynağı yok… Burada teknoloji şirketi yok,” diyordu.

2. Datong: Turizm ve kömür arasında sıkışma

Çin’in kömür başkenti sayılan ve Almanya’dan daha fazla kömür üreten Shanxi eyaletindeki Datong, turizme milyarlarca yuan yatırım yapan bir başka geçiş deneyiydi. 1500 yıllık Yungang Mağaraları çevresine dükkanlar ve oteller inşa edildi, ayrıca 16 milyar yuan harcanarak kömür işçileri eski yurtlarından yeni topluluklara taşındı. Bu durum, şehirde hava kalitesini iyileştirirken (bir restoran sahibi, “Şimdi gökyüzü masmavi,” diyordu), ekonomiye de yeni bir boyut kazandırdı. Ancak Datong’un madenleri yılda 159 milyon ton üretime devam ediyordu. Bir muhasebeci, turizmin mevsimlik olduğunu belirterek, “Kömürü bir gecede değiştirmek imkansız,” diyordu. Şehir, 2016’daki maden kapanmalarıyla nüfusunun 200.000 kişi azalması ve kömür fiyatlarındaki düşüşlerle ücret kesintileri yaşanması gibi sektörün kaprislerine açık kalmaya devam ediyordu.

4. Eleştiriler ve kömüre yeni bağımlılık

Akademik araştırmalar, Pekin’in politikalarının kapsamlı olmasına rağmen, hükümet kaynaklarını genellikle devlete ait kömür şirketleri aracılığıyla dağıtma eğiliminde olduğunu ortaya koyuyordu. Weila Gong ve Joanna Lewis’in araştırmasına göre, bu durum, kömürden kimya veya metalurji gibi kirletici ilgili sektörlere yatırım yapılmasını teşvik ederek, yerel ekonomilerin kömüre olan bağımlılığını uzatabilirdi. Fuxin’de on yıldan fazla bir gecikmenin ardından 25 milyar yuan değerindeki kömürden doğal gaza dönüştürme kimyasal tesisinin inşaatına yeniden başlanması, bu riskin somut bir kanıtıydı. Uzmanlar, hükümetin geçişte öncelikle kömür işçileri ve topluluklarının yükünü azaltmaktan ziyade, kömür işletmelerinin yükünü azaltmaya odaklandığını öne sürüyordu.

Türkiye’ye adil geçiş modeli ve istihdam örneği

Çin’in kömürden çıkış sürecindeki bu zorlu ikilemleri, Türkiye’nin de kömüre dayalı enerji üretimini azaltırken karşılaşacağı kritik zorluklara ışık tutuyordu. Türkiye, kömür madenleri ve termik santrallerin yoğun olduğu Zonguldak, Kahramanmaraş gibi bölgelerde Çin’in yaşadığı iş gücü kayıpları ve ekonomik durgunluk riskleriyle karşı karşıya kalabilirdi.

Çin’in Fuxin ve Datong şehirlerindeki deneyler, Türkiye için hem bir uyarı hem de bir ders niteliği taşıyordu. Başarısız geçiş girişimlerinden kaçınmak için, Türkiye’nin de adil geçiş stratejilerini merkezi hükümet ve kömür şirketleri üzerinden değil, doğrudan etkilenen işçiler ve topluluklar üzerine inşa etmesi gerekiyordu. Aksi takdirde, Çin’de olduğu gibi, ekonomik çeşitlendirme çabaları yetersiz kalabilir ve kaynaklar, yerel ekonomiyi temiz enerjiye taşımak yerine, daha fazla kirlilik yaratan kömürle ilgili kimya gibi sektörlere kaydırılabilirdi.

Kader anı

Çin’in devasa kömür sektörünü dönüştürme mücadelesi, sadece bir ekonomik reformdan çok daha fazlasıydı; bu, toplumsal istikrar ile küresel iklim sorumluluğu arasında denge kurma çabasıydı. Fuxin ve Datong gibi şehirlerdeki deneyimler, turizm ve ekolojik iyileştirme gibi parlak spotlar sunsa da, kömürün “hava gibi” olduğu, ekonomik düşüşle her şeyin etkilendiği gerçeği hâlâ geçerliliğini koruyordu.

Bu durum, Çin’in bir yandan küresel liderlik iddiasını sürdürürken, diğer yandan yerel düzeyde derinleşen sosyal ve ekonomik yaraları sarmak zorunda olduğu bir kader anını temsil ediyordu. Hükümetin, kömürden çıkış hedefini gevşetme eğilimi, kısa vadeli ekonomik ve sosyal istikrarı tercih ettiğini gösteriyordu. Ancak Doçent Gang’ın da uyardığı gibi, Çin’in bu geçişi hızlı, adil ve etkili bir şekilde yönetme becerisi, sadece 1,7 milyondan fazla işçinin kaderini değil, aynı zamanda dünyanın en büyük kirleticisinin gelecekte enerjiyi nasıl kullanacağını ve iklim krizine karşı küresel tepkiyi de büyük ölçüde belirleyecekti.

Kaynak: Uluslararası Enerji Ajansı, Pekin Üniversitesi Enerji Enstitüsü, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Doçent Gang He (Baruch Koleji), Weila Gong (Kaliforniya Üniversitesi), Joanna Lewis (Georgetown Üniversitesi), China Huaneng Group Co., China Datang Corp.

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Et

Çevre hikâyelerini kaçırma

İklim krizi, çevre kirliliği, deprem ve hava durumu haberlerini sosyal medyada da anlık olarak takip et.

Scroll to Top
×