Sabah kahveniz gezegene ne kadar zarar veriyor? Çekirdekten fincana kahvenin gizli karbon ayak izi

Yayın: 6 Aralık 2025 17:01
Güncelleme: 6 Aralık 2025 17:01
Fotoğraf Kaynağı: Philipp Hubert

Sabah ritüelimizin vazgeçilmezi olan kahvenin, kafein ihtiyacımızı karşılarken iklim değişikliği üzerindeki etkileri genellikle göz ardı ediliyor. Arizona Eyalet Üniversitesi Küresel Sürdürülebilirlik ve İnovasyon Enstitüsü direktörü Dave White’a göre, bir kilogram kavrulmuş kahve, en yüksek seviyede 40 kilogram veya daha fazla karbondioksit eşdeğeri üretebiliyor. Bu, tek bir paket kahve çekirdeğinin, benzinli bir arabayla kilometrelerce yol kat etmekle aynı emisyonu üretebileceği anlamına geliyor.

Peki, kahvenin karbon yoğunluğuna en büyük katkıyı sağlayan nedir; uzun deniz aşırı taşıma mı, yoksa kahve çekirdeklerinin tarladaki yolculuğu mu? Tüketiciler, market rafındaki bir kahvenin geçmişini bilmeden nasıl “iklim dostu” tercihler yapabilir? Uzmanların “karbon miyopluğu” olarak adlandırdığı ve yalnızca emisyonlara odaklanmanın riskleri nelerdir?

Fasulyeden fincana: Emisyonların yüzde 90’ı tarlada

Uzmanlara göre, kahve içeceğinizin karbon ayak izine en büyük katkıyı sağlayan aşama, şaşırtıcı olmayan bir şekilde, çekirdeklerin yetiştirilmesidir. Taşımanın aksine, tarım uygulamaları çok daha yüksek emisyon yoğunluğuna sahiptir.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

Karbon Yoğunluğunun Kaynakları:

  1. Arazi Kullanım Değişiklikleri: Kahve tarlaları açmak için karbon depolayan ağaçların kesilmesi (ormansızlaşma), atmosfere büyük miktarda sera gazı salımına neden olur.
  2. Gübre Kullanımı: Gübrelerin hem üretimi çok fazla emisyona yol açar hem de tarlalara uygulandığında ilave sera gazı salınımı gerçekleşir.

Ormansızlaşmayla Mücadele: Avrupa Birliği (AB), 2023 yılında ormansızlaştırılmış arazilerde üretilen kahve ve diğer ürünlerin ithalatını yasaklayan bir yasa çıkardı. Ancak küresel tepkiler ve ağır belge gereksinimleri nedeniyle yasanın uygulanması üst üste ikinci yıl ertelendi. Bu durum, sürdürülebilir kahve tedarik zincirinde ilerlemenin ne kadar zorlu olduğunu göstermektedir.

Etiketler ve “karbon miyopluğu” uyarısı

Tüketiciler için markette kahvenin geçmişini bilmek neredeyse imkânsızdır. İdeal çözüm, çiftlikten fincana çevresel etkileri izleyen bilimsel bir analiz olan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi‘ne başvurmaktır, ancak bu uzmanlar için bile zordur.

Araştırmacılar, bu karmaşıklık içinde sertifikaları bir kestirme yol olarak kullanmayı öneriyor. Rainforest Alliance ve Fair Trade USA gibi sertifikalar, doğrudan karbon emisyonlarına odaklanmasa da, genellikle sera gazlarını azaltmaya yardımcı olabilecek ormansızlaşmayı azaltmak gibi çevreye duyarlı uygulamaları teşvik eder. Columbia Sürdürülebilir Yatırım Merkezi’nden Lara Fornabaio, “Çevreye yardım ederseniz, iklime de yardım etmiş olursunuz” diyerek bu yaklaşımı destekliyor.

Ancak Columbia İklim Okulu’ndan Walter Baethgen, yalnızca emisyonlara odaklanıp kahve üretiminin diğer önemli sosyal ve çevresel etkilerini göz ardı etmenin, “karbon miyopluğu” olarak adlandırdığı duruma yol açtığı konusunda uyarıyor. Sosyal adalet, biyoçeşitlilik ve yerel ekosistem sağlığı gibi faktörler, sürdürülebilirlik değerlendirmelerinde göz ardı edilmemelidir.

Ulaşım etkisi abartılıyor

Kahvenin dünyanın dört bir yanına gönderilmesinin büyük bir emisyon kaynağı olduğu yaygın bir düşüncedir. Ancak uzmanlar bu etkinin abartılma eğiliminde olduğunu belirtiyor. Kahve gibi uçaklarla değil, büyük ölçüde gemilerle taşınan ürünler söz konusu olduğunda, ulaşım kaynaklı emisyonlar, çiftlikte ve mutfağınızda gerçekleşenlere kıyasla nispeten düşüktür.

Mutfağınızdaki fark yaratanlar: Demleme yöntemi ve ek malzemeler

Kahve çekirdekleri mutfağınıza ulaştıktan sonra, karbon ayak izini belirleyen en kritik aşama hazırlama şekliniz ve eklediğiniz malzemelerdir.

Demleme Verimliliği

  • Enerji Tasarrufu: Elektrikli kahve makinesi kullanılıyorsa, ısıtma modunda gereğinden fazla bırakılmamalı ve son fincan döküldükten sonra kapatılarak enerji tasarrufu yapılmalıdır. Prize takılan su ısıtıcısı veya indüksiyonlu ocak gibi elektrikli cihazlar kullanmak, gazlı cihazlardan muhtemelen daha iyidir.
  • Miktar Kontrolü: Sadece içilmesi planlanan kadar kahve demlemek, hem çekirdek hem de enerji tüketimini azaltır.

Kapsüllerin Şaşırtıcı Gerçeği

Tek kullanımlık kahve kapsüllerinin çevresel açıdan kötü olduğu yönündeki yaygın inanışa rağmen, araştırmalar farklı sonuçlar sunuyor:

  • Kanadalı araştırmacıların bir analizi, kapsül kahvenin, aynı miktarda içecek sağlamak için daha az çekirdek kullandığı için filtre kahveden daha küçük bir karbon ayak izine sahip olabileceğini gösterdi.
  • Wisconsin-Madison Üniversitesi’nden Andrea Hicks liderliğindeki bir araştırma da, tek kullanımlık kahve kapsüllerinin, damlama filtreli ve French press kahvelerle benzer çevresel etkiye sahip olduğunu ortaya koydu.

Ancak, kapsüllerin atık sorununa dikkat çekilmelidir: Kullanılıyorsa, geri dönüştürülebilir, kompostlanabilir veya tekrar kullanılabilir kapsüller tercih edilmelidir. Ayrıca, plastik kapsüllerin içeceğe mikroplastik salabileceği de unutulmamalıdır.

Süt Faktörü

Kahveye eklenenler, emisyonları dramatik şekilde artırabilir. Kâr amacı gütmeyen kuruluş Project Drawdown’dan James Gerber, latte’deki sütün, kahvenin kendisinden iki kat daha fazla emisyon üretebileceğini tahmin ediyor. Bu nedenle uzmanlar, daha az süt ürünü içeren içecekleri (macchiato yerine cappuccino) veya bitki bazlı sütleri denemeyi öneriyor.

Türkiye’de sürdürülebilir kahve tüketimi

Türkiye’de kahve tüketimi hızla artarken, bu global sorun Türkiye’deki tüketim alışkanlıkları için de geçerlidir. Türkiye, büyük oranda kahve ithal ettiği için, tüketim noktasındaki tercihler, bireysel karbon ayak izini doğrudan etkiler.

Uzmanlar şu noktaya dikkat çekiyor: Türk tüketiciler, yalnızca sertifikalı ve izlenebilir kahve markalarını tercih ederek değil, aynı zamanda evde ve kahve zincirlerinde daha az süt içeren (veya bitkisel süt içeren) içecekleri seçerek ve kahve telvelerini kompostlayarak (veya gübre olarak kullanarak) iklim dostu bir tavır sergileyebilirler. İthalat zincirinde şeffaflık talep etmek de, sürdürülebilir tarım uygulamalarının Türkiye pazarına girmesini hızlandıracaktır.

Seçimleriniz fark yaratır

Sabah kahvesi, iklimi en çok kirleten ürün olmasa da, bireysel tercihlerimizin birikimli etkisini gözler önüne seriyor. En büyük etki tarlada (arazi ve gübre kullanımı) başlasa da, mutfaktaki basit adımlar (enerji verimliliği, telvelerin kompostlanması) ve en önemlisi süt ürünlerinin azaltılması, bir fincan kahvenin karbon ayak izini önemli ölçüde düşürebilir. Tüketiciler olarak, yalnızca lezzete değil, aynı zamanda kahvenin etik ve çevresel geçmişine (sertifikalara) dikkat ederek, sorumlu bir kafein alışkanlığı geliştirmemiz mümkündür.

Kaynak: Arizona Eyalet Üniversitesi Dave White, Columbia Üniversitesi Lara Fornabaio ve Walter Baethgen, Project Drawdown James Gerber, Wisconsin-Madison Üniversitesi Andrea Hicks, Kanada Araştırmaları.

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Et

Çevre hikâyelerini kaçırma

İklim krizi, çevre kirliliği, deprem ve hava durumu haberlerini sosyal medyada da anlık olarak takip et.

Scroll to Top
×