Afrika’nın iklim değişikliğine karşı mücadelesi, sadece çevresel bir kaygı olmanın ötesinde, kıtanın ekonomik ve sosyal kaderini belirleyecek bir dönüşümün habercisi olarak öne çıkıyor. Bu hafta Etiyopya’da düzenlenen Afrika İklim Zirvesi, kıtanın potansiyelini ve yaşadığı zorlukları bir kez daha gündeme taşıdı. Afrika liderleri, Kasım ayındaki BM COP30 zirvesi öncesinde, zengin ülkelerden finansman ve teknoloji desteği talep ederek, kıtadaki yeşil ekonominin kırılgan bir temelde geliştiği uyarısında bulunuyor.
Peki, Afrika’nın yeşil ekonomiye geçişi neden bu kadar kritik? Bu süreçte Batılı ülkelerin rolü ne olmalı ve bu durum Türkiye için ne anlama geliyor?

Güneş enerjisinde artan ivme ve finansman açığı
Afrika’da yeşil enerjiye olan ilgi hızla artıyor. Düşünce kuruluşu Ember’ın verilerine göre, 2024 yılında 20 Afrika ülkesi, bir önceki yıla göre %60 artışla rekor miktarda güneş paneli ithalatı gerçekleştirdi. Bu artış, Güney Afrika dışındaki ülkelere yapılan ithalatın üç katına çıkmasıyla daha da dikkat çekici hale geldi. Bu etkileyici büyüme, kıtanın büyük potansiyelini gözler önüne serse de, başlangıç noktasının çok düşük olması nedeniyle küresel ölçekte hala yetersiz kalıyor. Geçen yıl küresel güneş enerjisi üretiminin sadece %4’ü Afrika’da gerçekleşti. Uluslararası Enerji Ajansı’nın raporu, Belçika’nın tek başına tüm Afrika kıtası kadar güneş paneline sahip olduğunu gösteriyor.
Bu durumun temel nedeni, devasa bir finansman açığı. Mercy Corps’tan Melaku Yirga, yenilenebilir enerjinin Afrika için bir “fırsat” olduğu kadar, aynı zamanda 600 milyon insanın elektriğe, bir milyar insanın ise temiz yakıta erişememesi nedeniyle “acil bir ihtiyaç” olduğunu vurguluyor. Ancak, özel sektör yatırımları tek başına yeterli değil. Yirga, daha güçlü uluslararası finansman ve uzun vadeli, güvenilir kamu taahhütlerinin olmadan özel sektörün kenarda kalacağını ve iklim hedeflerine ulaşılamayacağını belirtiyor. Zengin ülkelerden gelen kalkınma yardımlarındaki azalmalar, Covid-19 pandemisi ve faiz oranlarındaki artışlarla boğuşan Afrika hükümetleri için ek bir yük oluşturuyor.
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
-
-
Köşe YazarlarıNeden karbon depolama iklim krizini çözemez?
Küresel çözümün anahtarı: Kritik mineraller ve genç nüfus

Afrika’nın yeşil ekonomideki yükselişi, sadece güneş panelleriyle sınırlı değil. Kıta, lityum, kobalt, bakır ve nadir toprak elementleri gibi yenilenebilir enerji teknolojileri için hayati önem taşıyan “kritik mineraller” açısından zengin yataklara sahip. Bu durum, küresel güçler arasında kaynaklar için bir rekabeti tetiklese de, Afrika’nın bu zenginliğini kendi kalkınması için kullanma fırsatı da sunuyor. Ancak, bu kaynakların çıkarılması sırasında ortaya çıkan insan hakları ihlalleri ve çevresel tahribat, kıtanın kamu sektörünün yetersiz kaynaklarla mücadele ettiğini gösteriyor.
Öte yandan, Afrika’nın iklim krizine karşı alacağı pozisyon, küresel ölçekte sonuçlar doğuracak. Küresel sera gazı emisyonlarının yalnızca %4’ünden sorumlu olan kıta, iklim krizinin yükünü en ağır şekilde hissediyor. Tufts Üniversitesi’nden araştırmacı Abay Yimere, eğer Afrika’nın iklim kriziyle mücadele etmesine yardım edilmezse, bunun kontrol edilemez bir göç sorununa yol açacağı konusunda uyarıyor. Yimere, “Onlara iş sağlamaz ve iklim değişikliğine uyum sağlamazsak, etkisi çok büyük olacak ve kontrol edilemez hale gelecektir” diyerek, zengin ülkelerin bu konuya kendi ulusal çıkarları açısından da yaklaşmaları gerektiğini belirtiyor.

Türkiye için ne anlama geliyor?
Türkiye, Afrika kıtası ile tarihi, kültürel ve ekonomik bağları güçlü bir ülke olarak, bu yeşil dönüşümde aktif bir rol oynayabilir. Afrika’nın yenilenebilir enerji altyapısı, tarım teknolojileri ve su yönetimi gibi alanlardaki ihtiyaçları, Türk şirketleri için yeni iş birliği ve yatırım fırsatları yaratabilir. Türkiye’nin temiz enerji alanındaki tecrübesi ve teknolojik birikimi, Afrika’nın kalkınma hedeflerine ulaşmasına yardımcı olurken, iki taraf için de kazan-kazan durumu yaratabilir. Ayrıca, bu ortaklıklar, jeopolitik alanda Türkiye’nin rolünü pekiştirebilir.
Yorum
Afrika’nın yeşil ekonomi potansiyeli, küresel iklim mücadelesi için büyük bir umut kaynağı. Ancak bu umut, zengin ülkelerin finansal taahhütlerini yerine getirmesine ve Afrika’nın kalkınma ihtiyaçlarını gözeten adil bir uluslararası iş birliği modeline bağlı. Kıtadaki yeşil enerji yatırımları artarken, bu dönüşümün sosyal ve çevresel maliyetleri de göz ardı edilmemeli. Afrika’nın iklim krizine karşı güçlendirilmesi, sadece kıtanın değil, tüm dünyanın geleceği için kritik bir adımdır. Aksi takdirde, bu “gençlik depreminin” ve iklim krizinin sonuçları, küresel istikrarı tehdit edecektir.
Kaynak: The Guardian
Fotoğraf: David Ouma – Kenya/Nairobi





