Kurak iklimiyle bilinen Avustralya’da, her yıl baraj ve barajlardan yaklaşık 1.400 gigalitre su buharlaşıyor. Bu miktar, Sidney Limanı’nı üç kez doldurmaya yetecek kadar büyük bir kayıp anlamına geliyor. Deakin Üniversitesi araştırmacılarının vurguladığı bu durum, ülkenin tatlı su kaynakları üzerindeki baskıyı artırıyor.
Bu devasa su kaybını azaltmak amacıyla Avustralyalı enerji şirketleri, göl ve baraj göllerinde yüzen güneş enerjisi sistemlerine yöneliyor. Bu teknoloji, su kütlelerinin yüzeyinin büyük bir kısmını panellerle kaplayarak hem buharlaşmayı azaltıyor hem de elektrik üretiyor.
İklim değişikliğinin koşulları daha da sıcak ve kurak hale getirdiği ve tatlı suyun kıt olduğu bir ülkede, bu tür çözümler giderek daha cazip hale geliyor.
Buharlaşma: En büyük su kaybı nedeni
Deakin Üniversitesi’nde elektrik ve yenilenebilir enerji mühendisliği alanında kıdemli öğretim görevlisi olan Saman Gorji, “Buharlaşma, Avustralya barajlarındaki su kaybının en büyük nedenidir,” dedi. Gorji, bunun sızıntı, sızma veya altyapı yetersizliği nedeniyle kaybedilen sudan daha fazla olduğunu belirtti.
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
-
-
Köşe YazarlarıNeden karbon depolama iklim krizini çözemez?
Yüzen güneş panelleri Avustralya’ya geliyor
TotalEnergies SE ve Gaia Impact Fund tarafından desteklenen Singapur merkezli Canopy Power, teknolojiyi Avustralya’ya getiren şirketler arasında yer alıyor. Şirket, geçtiğimiz Aralık ayında, yüzen güneş panellerinin önde gelen geliştiricilerinden Norveçli Ocean Sun AS tarafından geliştirilen bir sistemin ülkede dağıtımı için özel haklar elde etti.
Ocean Sun sistemindeki modifiye polipropilenden üretilen her yüzen halka yaklaşık 70 metre çapında olup, yaklaşık 670 kilovat güneş enerjisi üretiyor. Halkalar ayrıca yağmur suyunu toplayan entegre pompalarla donatılmış.
Canopy Power’ın Avustralya Genel Müdürü Mahasti Motazedi’ye göre şirket, şu anda Victoria’daki beş su idaresiyle görüşmelerde bulunuyor ve önümüzdeki aylarda eyaletteki ilk projesini başlatmayı bekliyor. Motazedi, bir rezervuarın yüzeyinin yaklaşık %70’ini kaplayarak buharlaşmanın %55 oranında azaltılabileceğini söyledi. Güneş ışığını ve oksijeni engelleyerek yosun oluşumunu tetikleyebilen tam örtülü çözümlerin aksine, yüzen halkalar buharlaşmayı sınırlarken suyun temiz kalmasına yardımcı oluyor ve daha büyük projelerden elde edilen fazla elektriğin bir kısmı şebekeye satılabiliyor.
Küresel ölçekte uygulamalar ve gelecek potansiyeli
Buharlaşmayı azaltmak için yüzen güneş enerjisi sistemleri, Maldivler de dahil olmak üzere tatlı su kıtlığı çeken diğer yerlerde de araştırılıyor. Bu sistemler, fosil yakıtlara alternatif bir enerji kaynağı olarak hizmet verebilir ve yüksek su maliyetini dengeleyebilir. Ocean Sun, bu teknolojiyi ilk olarak Norveç kıyılarında ve su ürünleri yetiştirme alanlarında konuşlandırdı. Ocean Sun İcra Kurulu Başkanı Kristian Tørvold, “Başlangıçta kıyıya yakın bölgelere odaklandık, ancak daha sonra en büyük pazarın aslında rezervuarlarda ve göllerde olduğunu fark ettik,” dedi.
Teknoloji, Avustralya’nın diğer bölgelerinde de araştırılıyor. Batı Avustralya eyalet hükümeti, Büyük Güney Buharlaşma Denemesi olarak bilinen bir pilot proje için 2,8 milyon Avustralya doları (yaklaşık 1,8 milyon ABD doları) yatırım yaptı. 19 aylık program, Danimarkalı Hexa-Cover ApS şirketi tarafından geliştirilen yüz binlerce birbirine geçen altıgen diskin eyaletteki barajlarda kullanımını test ediyor.
Melbourne Mühendislik Teknoloji Enstitüsü’nde inşaat mühendisliği öğretim görevlisi olan Mustafa Abed, “2000’li yılların başından bu yana artan sıcaklık ve düşük nem nedeniyle Avustralya’nın bazı bölgelerinde buharlaşma %5 ila %15 arttı,” dedi. İklim ısındıkça buharlaşma oranlarının %30 ila %40’a kadar artabileceğini de ekledi. Bu veriler, yüzen güneş enerjisi sistemleri gibi çözümlerin uygulanmasının potansiyel getirilerini daha da cazip hale getiriyor.





